11 -Aşağılık-

366 16 26
                                    

Ben titrerken Başkomiser Eren etrafındakilere bir şeyler söylüyordu. Gözlerim açıktı, bilincim de öyle. Elimde sıcak bir ten hissediyordum. Gözlerimi evimizin balkon kapısına dikmiştim. Gözlerimi bile oynatamıyordum.

Titrememe engel olamazken ayaklarım yerden kesildi. Sarsılmadan bir yere taşınırken hala titriyordum. Lanet olsun. Korkuyordum.

---

Gözlerim kapaklarıyla savaş verirken inleyerek doğrulmaya çalıştım. Sonunda etrafı bulanık bir şekilde görmekten kurtulunca hastane odasında olduğumu anladım. Kolumdaki ağırlık serum bağladıklarının işaretiydi. Kollarım ve bacaklarımı çok güçsüz hissediyordum. Sesler kulağımda uğuldarken gözlerimi kıpırdatabildiğimi fark ettim. Hafifçe başımı sağa döndürdüğümde odada abimin olduğunu gördüm. Yanımdaki koltuğa oturmuş elleriyle şakaklarını ovalıyordu. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatıp konuşmayı denedim. Kuruyan sadece dudaklarım değildi. Boğazım da kurumuştu ve sesim hırıltı şeklinde çıkmıştı.

“Abi.” Ellerini şakaklarından çekip merakla bana dönerken boğazımı temizlemeye çalıştım. Fark etmiş olacak ki hemen baş ucumda duran pet şişedeki suyu bardağa doldurup bana uzattı. Kolumu kaldırmaya yeltendim ama başaramadım. Öyle doluydum ki. Bu zayıflığım iyice beni yıpratıyordu. Gözlerim dolmaya başladığında abim yavaşça belimden tutarak beni doğrulttu. Suyu kuruyan dudaklarıma götürdü ve yavaşça içirmeye başladı.

Suyu kısa sürede bitirdim. Daha iyi hissediyordum.

“Küçüğüm. Bizi çok korkuttun.” Dedi ve koltuk yerine yattığım yatağın kenarına oturdu. Elimi avucunun içine alıp sıkıca kavradı. Ellerim buz gibiydi. Ya da abimin elleri çok sıcaktı.

“Kuzey nerede?” abimin kaşları çatıldı. Birden onun gerginliği bana geçti. O kadar korkmuştum ki. Hastaneye getirmişlerdi. Aslında atlatırdım ama arkamı döndüğümde Kuzey’i görmem son noktaydı.

“Çağla, anlayamıyorum. Birileri suçu Kuzey’e atmaya çalışıyor gibi. Şu an ifade veriyor. Biraz önce bende verdim. Muhtemelen buraya da gelecekler. Sakin ol küçüğüm tamam mı? Ben buradayken sana kimse bir şey yapamaz.” Abimin amacı beni sakinleştirmekti ama daha da gerilmiştim. Biri neden sürekli Kuzey’e suç atmaya çalışıyordu?

Aklımdan bir an geçen saçma düşünceleri hızla kovdum. Kuzey’e bundan sonra güvenecektim. Asla bundan sonra bunları onun yaptığını düşünmeyecektim. O iyi bir çocuktu. Ve bunları, bu kahpe oyunu sadece kötü çocuklar yapabilirdi.

“Ne zaman kurtulacağız abi? Tamamen ne zaman kurtulacağız bu katilden?” gözyaşlarım artık akmıyordu. Onlarda benim gibi güçsüzlerdi.

“Bilmiyorum. O piçi polislere bırakmak doğru mu bilmiyorum. Belki de en başından beridir kendim halletmeliydim.” Korkarak abime baktım. O katile birini daha kurban veremezdik değil mi? Asla izin vermezdim. Bu kişi her kimse üstün bir zekaya sahipti ve abimi alt edeceği açıktı.

“Hayır! Sakın abi! Bu iş polisin işi. Sakın karışma.” Kaşları iyice çatıldı. Burak Güvenle Kuzey Kara’nın benzer tek bir huyu vardı. Kafasına koyduğunu yapmak.

“Söz ver bana! Abi korkuyorum. Evimize giren biri var, oyun değil bu.” Evet kesinlikle oyun değildi. Bu çocuğu durduracak tek kişi vardı. O da hayatta değildi. Ne yapacaktım?

“Çağla dinle. Elim kolum bağlı şekilde senin gördüğün zararları izleyemem. O piç seni tehdit ediyor. Ya sana bir şey yaparsa? Ne yaparım o zaman söyle! Sen benim ailemsin. Benim kız kardeşimsin. Gerekirse ölürüm ama o piçin sana dokunmasına izin vermem! Anladın mı beni?” boğazımdaki yumru beklemeden yerini almıştı. Ağlayamadığım zaman hep benimle olurdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 05, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kimseye GüvenmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin