Her yeni mekan
Yeni başlangıç değildir...
Yeni sınıfıma doğru ilerliyordum. Dün gece eve gelmemize rağmen bugün okula gelmiştim. Kesinlikle okul meraklısı değilim ama burada ki ev beni fazla sıkıyordu. Babam bunu bildiği için okula gelmeme hiçbir şey demedi.
Koridor boyunca sınıfımı arıyordum ama bir türlü bulamıyordum. Müdür bey her ne kadar ikinci katta dediysede bu katta hiç on ikinci sınıf yoktu. Çözümü birine sormakta buldum.
Sonunda akıl edebildin
Sen sus Nazike !
Elindeki telefon ile ilgilenen, kıvırcık saçlı bir çocuğa yaklaşarak "pardon 12/D nerde?" Diye sordum. Çocuk beni baştan aşağı süzdü. Elini uzatarak "Emre Özkan aynı sınıftayız." İyi bir çocuğa benziyordu. Bende elimi uzatarak "Zehra Arslan sevindim." diye kendimi tanıtmış oldum. Emre "Birazdan zil çalacak birlikte çıkarız sınıfa" dediğinde "bana uyar" demek durumunda kaldım.Elimdeki anahtarlarımı ceketimin cebine koydum. "Arabamı kullanıyorsun?" Böyle bir soru beklemediğim için şaşırdım. "Evet bir sakıncası mı var?" dedim. "Peki ehliyetini var mı?" Kafamı evet anlamında sallayarak onayladım. Beni tekrar süzüp "kaç yaşındasın" diye tekrar bir soru daha yöneltti. "19" diye yanıtladım. "sınıfta mı kaldın" ders zili resmen imdadıma yetişmişti. Ne kadar çok soru soruyordu. "Fazla merak iyi değildir Emre" dedim.
Sınıfa girdiğimizde herkes bana bakıyordu. Utanmış mıydım? Tabi ki hayır. Emre'ye dönerek "neresi boş" esmer bir çocuğu göstererek "Boran tek oturuyor. Yaş konusunda sıkıntı yaşamazsın" diyerek göz kırptı. Boran'ın yanına doğru ilerledim. Sıranın tam ortasında oturuyordu. Beni görünce ilk yüzüme sonra da bedenimi süzmeye başladı.
Bugün ne çok süzüldün be
Sana sus demiştim Nazike!
"Gel otur ufaklık" dediğinde göz devirdim. Yanına oturduktan sonra cebimden anahtarlarımı ve telefonu çıkarttım. Karşımdaki duvara bakarak "aynı yaşta olduğumuzu duydum" dedim. "ne yani 19 yaşında mısın?" Hiç tavrımı bozmadan "evet" dedim. Sırada bana dönebildiği kadar döndü. "İki yıl sınıfta mı kaldın?" Bende ona hafif yan dönerek "çok meraklısınız ve ben bu sorularınıza asla cevap vermeyeceğim. Ben sana sormuyorsam sende bana sorma!" Göz devirip önüme döndüm. Tam bir şey diyecekti ki hoca sınıfa girdi. Hoca selam verdikten sonra herkes eski pozisyonunu aldı. Boran bana fazlaca yaklaşıp kulağıma "ben sormadan da öğrenirim." Diye fısıldadı. Kendimi bir an geri çekip Boran'a dönerek "şansını fazla zorlama bence" Hocanın" arkadaki ikili önünüze dönün" demesi ile önüme döndüm. Hoca tekrar bana dönerek " Sen yenisin sanırım kızım kendini tanıtta kim olduğunu bilelim." dedi.Hocanın sesi çok tanıdık geliyordu. Birden donup kaldım hem de Boran'a bakarak. Hocaya bakıp ve bakmamak arasındaydım. Hoca tekrar "kızım sana diyorum" deyince dönmek zorunda kaldım. Titreyerek ayağa kalktım yüzü çok tanıdıktı ama kim olduğu aklıma gelmiyordu. İçgüdülerim 'hiç iyi zamanlarda tanımıyorsun' diyordu. Hoca da bana 'seni bir yerden tanıyorum' bakışları atıyordu.
"A adım Zehra Arslan. Amasra'dan geliyorum." Diyebilmiştim sadece. Hoca biraz bize doğru gelerek "babanın adı Hakan mı?" Diye sordu. Babamı nerden tanıyordu ki bu hoca.
Sorsana kızım
haklısın nazike"Şey evet siz nerden tanıyorsunuz babamı?" diye sorarken sesim kısılmıştı "Zehra adım Sevde ve babanı sonradan tanıdım" derken gözleri doldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktaki Kızıl
ChickLitÇocukken geçirdiği hastalık... Annesinin ölümü... Ve o esrarlı olay... Zehra Arslan 19 yaşında ama lise son sınıf öğrencisi. Babasının mesleğinden dolayı çok kez okul değiştirmiş biri.... Kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştıkça sürekli karşısına...