Canım anneciğim seni öyle çok seviyorum ki...
Annemle ev olayını saatlerce telefonda konuştuk. İkna etmek tahminimden daha kolay oldu. Aslında Eda'nın ikna etmesi diyebilirim. Telefonda öyle güzel konuştu ki annem evlatlık bile verebilirdi beni. Kıza hayranlığım gidgide artıyordu.Olgunluğu ve havasını bütün hücrelerim imrenerek izliyordu sanki.Onu kendimle kıyasladığımda negatif düşüncelerin esiri olmuştum. Çirkindim ben oysa o güzeldi... Ben çocuk gibiydim o olgun bi kadındı...O çok çekici bir hatundu bense görünmeyen bir bakteri... Onun geçtiği yollarda rüzgar esiyordu , benim geçtiğim yollarda ise asfalt beni dışlıyordu sanki...
Evimiz biraz eski ama artık benim evim olduğu için sevincimden her odasını zıplaya zıplaya gezdim . 2+1 ,salonu bahçeye bakan eski eşyalı bahçe katı bir evdi. Küçük olan odayı hemen kaptım. Küçük odaları hep çok sevmişimdir. Bana daha samimi ve sıcak gelmiştir.Kırmızı siyah ekose çizgili bez bir dolap vardı odamda hiç görmediğim,kullanmadığım bir eşyaydı. Hemen valizlere sıkıştırdığım eşyaları özenle yerleştirdim.Komidinin üzerine kül tablası ve ayna koydum.Düzenlemelerimi bitirdikten sonra yatağıma uzanıp tavana baktım uzun uzun.Kendimi hayallerimin eline bıraktım.Evimde geçireceğim güzel günleri düşledim.Arkadaşlarımla eğlendiğim anların resimlerini çektim kafamda,sonra onlara uzun uzun baktım.
Herşey çok güzel gidiyordu. Evim oldu.Ev arkadaşımı çok sevdim. Hayallerimin okulunu kazandım.Çok mutluydum.Sanki binlerce balona bağlıyım,rüzgarın bedenime üflemesiyle gökyüzünü karış karış geziyordum.
Kızım Başak dedim kendi kendime , asıl hikayen şimdi başlıyor...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatı İçtim
Teen Fiction... Hissizliği hissediyorum.Kafamda milyonlarca hayal, dibi görünmeyen düşüncelerim var... Gerçek hayat nedir anlayamıyorum.Sadece elimde kalan bir kaç saatlik sahte mutluluk. İlacını almış bir hasta gibi mutluluğu istiyorum... 18 yaşında,uyuşturucu...