Altıncı Bölüm

22 4 0
                                    

Gün benimle ağarıyor yine. Sabahı etmiştim. Şu an evimde, sıcak bir kahve ile güneşi rahatça selamlamak için her şeyi verebilirdim. Herkes uyuyordu tahminimce. Kalktım, bir bardak su içtim. Elimi yüzümü yıkadım, bir nebze kendime gelebilmiştim. Camın önüne geçtim yeniden. Kuşların sesini duymak bana huzur veriyordu. Cıvıltılar eşliğinde, camı da biraz aralayıp demir parmaklıkların ardında kitabımı elime aldım. Hızlı hızlı okuyup bitirmeyi seven biri değildim. Eskiden belki öyleydim lakin şu sıralar en çok sahip olduğum şeydi boş zamanlarım. Sindire sindire okumayı ve okuduklarıma farklı açılardan bakmayı oyun gibi canlandırıyordum zihnimde. Düşünmeye ayıracak vaktim çoktu. Aslında bu odada yapılabilecek her şey için bolca zamanım vardı. Kitapların çoğunu okumuştum, kimisini ikinci, üçüncü kez baştan okuyordum. Her defasında farklı şeyler öğreniyordum. Burada canımın sıkılması için bir sebep yok. Bunu çoktan aşmıştım. Kanepede uzanmış kitabın sayfalarını çevirirken, gökyüzüne döndüm yüzümü. Güneş doğmak üzereydi. Birden aklımda bir soru belirdi. Acaba buradan gidebilir miydim? Kurtulup, aileme dönebilir miydim? Ancak öncesinde neler olduğunu hatırlamam gerekiyordu. Belki gidecek bir kapım, ailem yoktu. Annemi ve babamı asla unutmadım. Bazı şeyler zihnimize kazınıyor. Emin olamıyordum. Belki büyük bir hata etmiştim. Belki onların hayatını da zora sokmuştum. Düşünceler bir bir yiyip bitiriyordu. Kapıda tıklama sesi. Aleyna. Gülümsedim. Günaydın dedi. Günaydın mavi gözlü. "Günaydın Aleyna." Nasılsın bu sabah diye karşılık verdi. İyiyim, sen nasılsın? dedim. Yorgun gözlerle ve ufak bir tebessüm iliştirerek; "Sence?" dedi. Gülüştük biraz. Sonra yanıma oturdu. Kitabıma ilişti gözü bir an. Sonra camdan dışarı baktı. Gökyüzüne. Dalmışım, onu seyrediyordum. Yüz hatları çok düzgündü. Pürüzsüzdü. Al dudakları ve beni ilk an etkileyen masmavi gözleri. Yumuşak bir ses tonuyla ismimi her söyleyişinde içimde bu yaşadığım tüm kötü şeyleri götürür gibi bir his. Dalmışım işte. Fark etti, güldü. Gözlerinin içiyle birlikte. Kendime gelmem için "Burayı çok seviyorsun değil mi? Yani bu camdan dışarıyı izlemeyi. Gökyüzüne bakmayı. Kim bilir neler geçiyor aklından. Kim bilir neler yaşadın. İnsan sana bakınca yorgunluğunu anlıyor Oğuz, biliyor musun? Peki neden? Mücadele ettin mi? Dışarıda yaşanası harika bir hayat var. İnsanlar isyan etse de, problemlerle boğuşsak da, sen ne yaptın Oğuz? Sana bakınca, anneme katılıyorum. Suçsuzluğun yüzünden okunuyor. Gözlerinden. Sana yapılan haksızlığa burada katlanma. -Dışarıyı göstererek- Orada katlan." Kelimelerin tane tane dökülüşünü izlerken içimde bir şey uyandırmıştı. Haklıydı. Hatırladığım şeylerden biri hiç mücadele etmediğimdi. Madem bu kadar çok hasrettim aileme, neden mücadele etmedim ki? Sonra bir soru daha çıktı aklımda gezerken karşıma; ne yapabilirdim ki?

RANZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin