#14

379 12 0
                                    

İyi okumalarrr

"Hey! Ne kadar sarhoş olduğunu bilmiyorum ahpab ama o bardak benimdi."

**************************

"Öyle mi?" Dedi buz mavisi, uzun kirpikli gözlerini açık tutmaya çalışarak. Bu sırada ne kadar sarhoş olduğunun cevabını veriyordu.

Gözlerimin içine bakarak bardağımdan bir yudum daha aldı ve dudağında sallanmakta olan ve onu feci derecede seksi gösteren piercingiyle oynadı.

"Gecenin sonunda benim olacaksın. Dolaylı açıdan bu birada benim." Diyerek ekledi.

Gözlerimi şaşırdığımı gösterircesine açtım ve ona ağzının payını vermek için ağzımı araladım ama eve yalnız dönmeme isteği ağzımdan farklı bir söz dökülmesine sebep olmuştu. "Fazla iddialısın sanırım."

"Hayır. Sana planımı söylüyorum."

"Planlarımız uyuşmuyor bence."

"Ah hadi ama! Şu gözlere ve saçlara bir bak bana hayır diyemezsin. Hem bir çok kadın şu piercingi dişlemek için bile benimle öpüşüyor."

"Öyle mi?"

"Öyle."

"Pekala. Belki seni bir boşluğa sıkıştırabilirim."

Size eve tek dönmek istemediğimi söylemiştim.

Önündeki bira bardağını kendime doğru çektim ve içinde kalmış olan yudumluk birayı ağzıma döktüm.

Diğer elimle kalan elimle adını bile bilmediğim çocuğun yakasından tuttum ve dolgun dudaklarını kendiminkilere bastırdım. Bir süre böyle bekledikten sonra siyah piercingini dişlerim arasına aldım ve çekiştirdim. Kısa inlemeleriyle dudaklarımı dudaklarından ayırdım. "Haklısın. Bu eğlenceliymiş."

"İstersen..-"

"İsterim

Popomu rahatsız sandalyeden kaldırdım ve sarışını kolundan tutarak barın çıkış kapısına ilerledim. Üzerinize üzerimize dans eden ve yiyişen insanları atlatarak kapıya geldik. Sarışın ağır kapıyı açmama yardım etti ve hemen ardında duran adamların çekilmesiyle dışarı ulaştık. Bir kaç adımın ardından sarışın büyük eliyle kolumdan tutarak beni durdurdu. Elinin soğuk olması beni ürpertmişti.

"Bir dakika."

"İsmin ne?"

diyerek ekledi.

Sorduğu soru derin bir oh çekmeme neden olmuştu çünkü çok farklı bir şey bekliyordum.

"Oh! Lana. Lana Roberts."

"Sende?"

"Luke. Soy adını bilmene gerek olmayan Luke."

Kıkırdayıp hafif zıplayarak önüne ilerledimve beni takip etmesini bekledim. Sarışın , yakışıklı ve piercingli bir çocuk bana asılmıştı , pekala bende biraz asılmış olabilirim, alışık olduğum bir şey değil tabi ki mutluyum.

"Pekala.. Lana evin.. Buralara yakın mı?"

Dedi tek elini cebine koydu ve diğeriyle de saçlarıyla oynadı.

"Şansım varsa öyledir"

diyerek de ekledi.

"Sokağın sonundaki üçüncü ev. Şanslıymışsın."

Dedim evin yerini parmağımla göstererek.

Dişlerini göstererek güldü ve siyah halkasının sallanmasına izin verdi.

Hakkını vermeliyim fazla yakışıklıydı. Bir süre sessizce ilerledikten sonra eve varmıştık. Luke'un önüne geçtim ve beni takip etmesine izin verdim. Kadife çantayı açtım ve anahtarları buldum.

İlk defa eve sarhoş olmadan geldiğim için anahtar deliğini tutturabilmiştim. Anahtarı delikte çevirdim ve kapıyı araladım. Uzunca bir süre kapıyı açmadığımdan , o sırada İçimden herkesin odasında olması için dua ediyordum. , Luke ellerimin üzerinden anahtarı tuttu ve kapıyı açtı. Kapıyı açtığımda bir çok surat bize bakıyordu. Kıvırcık ve kumral olan dışında. O kafasını aşağı eğmişti. Bir süre daha içeriye göz gezdirdikten sonra içeridekilerin şu beşli olduğunu fark ettim. Ana Zaynle birlikte sarmaş dolaş oturuyordu ve tahminimce tabu gibi bir şey oynuyorlardı. Çünkü içeri girdiğimiz sırada Louis, heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu.

Onlara cevap vermemek için hızla Luke'un kolundan tutup odaya ilerlemeye başladım ama duymak istemediğim ses -Zayn- "nereye?" Diye bir soru yöneltti. Pardon? Benim evimde ne zamandan beri söz hakkına sahip. Herneyse. Luke benim konuşmayacağımı fark etmiş olacak ki konuştu. "Odaya." . Liam ve Niall'ın ağzından ooo sesleri yükselmeye başlamıştı. Ama şu an dikkatimi çeken Harry'nin bizi siklemiyor ya da bizi umursamamaya çalışıyor oluşuydu. Liam'ın sesi dikkatimi dağıtmıştı. "Televizyonun sesini açsak iyi olur.".

Luke'un kahkahası kulağımı doldurmuştu.

Kolundaki elimi bırakmadan onu odamın kapısına çektim.

Luke kapıyı ittirdi ve bizi içeriye çektikten sonra kapıyı sertçe kapadı.

Kapımın arkasındaki kıyafetleri umursamadan beni sert göğsü ve kapı arasına sıkıştırdı. Bir süre bakışlarını dudaklarım ve gözlerim arasında gezdirdikten sonra dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı ve aramızda olan kısa mesafeyi tam olarak kapadı.

Göğsünü ve alt tarafını rahatsız edici derecede tekrar bastırdı . Ağzımın küçük bir inleme sebebiyle açılmasıyla dilini ağzıma soktu ve gezdirdi.

Hala soğuk olan elleriyle kalçamdan tuttu ve kucağına aldı. Bunu yaparken dudaklarını dudaklarımdan ayırmamıştı.

Ellerimi saçlarına götürdüm ve ipeksi sarı saçlarını parmaklarım arasına aldım.

Bir süre olduğumuz yerde kaldıktan sonra rotasını yatağa doğru çevirdi. Oraya ulaştığında yatağa fırlatıldım. Ceketini çıkardıktan sonra şükürler olsun ki zıplamadan(!) üzerime atladı.

Bulunduğumuz pozisyonu tersine çevirdim ve onu alt tarafa aldım. Kalçamı üzerinde hareket ettirdiğimde çıkardığı sesler zafer gülüşümü ortaya çıkarıyordu.

Beni üzerinden itti ve ayağa kalktı. Üzerindeki Metallica yazılı siyah tişortünü kollarıyla sıyırarak çıkardı ve karın kaslarını sergiledi.

Tekrar üzerime doğru yattı ve siyah kısa elbisemi kalçalarımdan yukarı çıkarttı. Ellerini bir süre orada eğlendirdikten sonra gülümsemesine engel olamadı. Ellerimle ve herne kadar elbise olsa da karnımla kaslarını hissediyordum.

Ellerini bacaklarını saran dar siyah pantolonunun fermuarına götürdü ve fermuarı aşağı indirdi.

Biraz utanmıştım ve korkuyordum.

Ardından ellerini pantolonun iki tarafına götürüp indirmeye başladı.

Yatakta doğruldum ve ellerimi büyük ellerinin üzerine götürdüm.

"Bekle."

BAR MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin