BAR MELEĞİ

Muhtemelen bunu bitirdiğinizde bana küfürler yağdıracaksınız. Pekala pek güzel bir son olmadı. Umarım beğenirsiniz. Artık kaç kişi okuyorsa ya da okuyacaksa teşekkür ederim umarım beğenirsiniz. Şimdiye kadar için teşekkürler❤️! Belki tekrar görüşürüz...

"N-ne yapıyorsun sen?!"

Hadi ya nereye gitti şu suçluyla dalga geçen kız. Ah pardon işte buradaymış.

"Bilmem. Bakacağız işte. Üzerinize afiyet biraz acemiymişim de."

************

Hala boynumda duran çakının sivri ucu, yutkunduğumda boğazıma batıyordu. Yüzüme bakan buz mavisi gözler rahatsız ediciydi ama asıl rahatsız edici olan konuşmamasıydı. Sadece bakıyordu, hızlı ve derin nefesler alıp veriyordu, sinirle çenesi kasılıyordu.

Ağzımı zorlukla açarak sağır edici sessizliği bozdum.

"Öldürsene beni."

Dedim. Sesim çaresiz çıkmıştı.

Acı çekmek istemiyordum çünkü.

"N-ne? Burada bana yalvarman gerekmiyor muydu?"

Dedi aklı karışmışa benziyordu.

"Sana zaten yalvarıyorum. Öldür beni."

Dedim az öncekinden daha kesin ve net bir sesle.

"Neden? Daha yiyişeceğin bir çok pislik vardır minik sürtük."

Dedi gülerek. Güldüğünde piercingi sallanmıştı.

"Oh! Bu pisliklerden biri dün gece sendin hatırlarsan."

Dedim. Bana sürtük demesi hoşuma gitmemişti. Bunun için boynuma değen çakıyı umursamadan sertleşmiştim.

Lana abartma lütfen herkes ona sürtük denmesini sever zaten(!)

Tamam burada haklı olabilirsin kimse sevmiyor. Dolayısıyla bende öyle.

"Bir sebebim vardı."

Dedi ve kaşlarını çattı.

Devam etmesini sağlamak için tek kaşımı kaldırdım.

"Cassandra'yı hatırlıyorsun herhalde. Şu chris'in sevgilisi olan."

Dedikten sonra evet anlamında başımı salladım. Ardından devam etti.

"Ve en iyi arkadaşı. İsmini bilmene gerek yok. Sadece şunu bil o benim kız arkadaşımdı. Biliyor musun bilmiyorum ama arabayı cassandra sürüyordu. Ve o pislik aramasaydı cassandra kontrolü kaybetmeyecekti ve uçurumdan aşağı uçmayacaktılar.

Anladın mı?"

Diyerek sorarak baktığında kafamı olumsuz anlamında salladım. Çünkü anlamamıştım başka bir şeyden değildi.

"Yani o arabadaki kişi hayatta en çok değer verdiğim kişiydi ve senin o pislik arkadaşının dikkat dağıtmasıyla o gitti. Sonsuza dek. Bende ondan değer verdiği birini alacağım."

Dedi çakıyı boğazıma daha çok bastırarak.

"İyi de aynı arabada onunda değer verdiği biri vardı. Oda onu kaybetti. Yani, eşitsiniz."

Dedim boynumu geriye iteklemeye çalışırken.

"Ama bu onun suçuydu!!"

Cümleyi bitirdiğinde boynumda duran çakıyı boynumda bir kesik olacak şekilde sürterek kaldırdı.

Kesiğin verdiği acıyla gözlerimi sıktım.

"Peki..... Neden ben?"

Dedim sorarcasına.