~BÖLÜM ON SEKİZ ~

49 6 0
                                    

“Peki, Joe, kabul ediyorum. Ne zaman yapacağız?” diye sordu Ann.

“Eğer istemezsen doğumdan sonra yapabiliriz Ann. Seni strese sokmak istemiyorum.” Dedi Joe.

“Lacy için her şeyi yaparım. Ki bu sadece Lacy için olmayacak, hepimiz kurtulacağız.”

“Sana çok teşekkür ederim Ann.”

“Peki, gerçekten öldürmek zorunda mıyız? Yani sakat kalmasını sağlasak olmaz mı?”

“Öyle olsa bile, Manfrid Lacy’yi asla rahat bırakmayacaktır.”

“Pekâlâ. Olayların gidişatına göre ayarlarız her şeyi. En önemlisi, soğukkanlı olmalıyız, Lacy için.” Dedi Ann.

Joe, eğilip Ann’in elini tuttu.

“Sen çok iyi bir arkadaşsın Ann. Lacy, seni tanıdığı için çok şanslı.” Dedi Joe.

“Bende onun gibi bir dostum olduğu için çok şanslıyım.” Dedi Ann.

Joe, Ann’e şefkatle sarılıp odadan çıktı.

★★★★★★★★★★

Will ve Lacy oturmaya devam ediyorlardı.

“Hadi artık gidelim, hava soğumaya başlar birazdan.” Dedi Will.

“Peki.” Dedi Lacy ve ayağa kalktılar.

Will’in cebinden bir zarf düştü, Lacy eyere eğilip zarfı aldı.

“Bu ne Will?” diye sordu.

“Ah, o mu? Önemli bir şey değil.” Dedi Will.

“Bi kızdan mı?” diye sordu Lacy, bunu söylerken yüzü kızarmıştı.

“Ah, hayır. Amcamdan.” Dedi Will gülümseyerek.

“Öyle mi, peki.”

“Kıskandın mı yoksa?”

“Bilmem.. Hadi yarışalım.” Dedi Lacy ve koşmaya başladı.

Will, arkasından güldü ve oda koşmaya başladı. Her şey düzeliyordu artık.

Binaya girdiklerinde biraz durup Lacy’nin odasına doğru yürüdüler. Sohbet edip gülüşüyorlardı.

“Seni gülerken görmek ne güzel.” Dedi arkalarından biri.

İkisi de dönüp arkalarına baktı; Manfrid. Başka kim böyle güzel bir anı bozmaya yeltenirdi ki?

“Oysa ben hala yas tutuyorsundur diye düşünmüştüm.” Dedi Manfrid.

“Ömrümün sonuna kadar yas tutamam ya.” Dedi Lacy.

“En azından biraz daha bekleyebilirdin. Neyse, yarın Nora ve Joe ile birlikte benim odama uğrayın. Konuşmamız gereken şeyler var.” Dedi Manfrid ve arkasını dönüp gitti.

Lacy’nin gözleri dolmuştu. İlk defa Manfrid’e hak veriyordu. Yasın etkisini çok çabuk atlatmıştı. Will, Lacy’nin elini tutup sıktı.

“Onu dinleme. Seni kızdırmak istiyor sadece. Zayıf olmanı istiyor. Şimdi, Taylor’ın yasını tutacak zamanımız yok. Önce seni bu pislikten kurtaracağız.” Dedi Will, Lacy’nin gözlerine bakarak.

“Be-ben..” dedi Lacy ve Will’e sarılıp ağlamaya başladı.

Beraber Lacy’nin odasına gittiler ve Lacy sakinleşince yemeğe indiler. Yemekte Manfrid yoktu. Ve herkes, hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Yemeklerini bitirdiler ve Lacy ile Will odalarına çıktılar.

“Lacy.” Dedi Will, Lacy’nin odasının önüne geldiklerinde.

“Efendim?” dedi Lacy.

“Kapını kilitle.”

“Olur kilitlerim. Sende kilitle.” Dedi Lacy ve gülümsedi.

“Şey, bir de..”

“Evet?”

“Tom, balkonlarımızın birleşik olduğunu söyledi. Yani, bir şey olursa, balkon kapısını açık bırakacağım.”

“Pekâlâ.” Dedi Lacy ve Will’in yanağına bir öpücük kondurup odasına girdi.

Will, yatağına uzanıp beklemeye başladı. 2 saatin sonunda Lacy gelmeyince uyuya kaldı.

Lacy’de kısa bir süre uyuyup kalktı ve hızlı bir duş aldı. Üzerine, dolaptan bulduğu saten bir gecelik gidi ve onun takımı olan bir sabahlık geçirdi. Aynada kendine baktı ve derin bir nefes aldı.

Kapısının kilidini kontrol edip balkon kapısına yöneldi. Kapıyı açtı ve balkona çıktı. Odası 2. kattaydı ve sabah gezdiği bahçe ile nehre bakıyordu. Manzarayı biraz izledi ve Will’in odasının kapısına yöneldi. Kapının dışarıdan kolu yoktu. Kapıyı itti ve içeri girip kapıyı kapattı.

Will, uyuyordu. Yanına girip yatağını başındaki komidinin üzerine oturdu ve Will’i izledi. Sonra elini saçlarına götürdü ve saçlarıyla oynadı. Will, onun dokunuşuyla ürperdi ve yataktan sıçradı.

“Su ister misin?” diye sordu Lacy.

Will, aniden arkasını döndü ve ay ışığı teninde parladı. Yarı çıplak bir halde uyumuştu. Lacy, göğsünün ve kaslarının inip kalkışını izlerken nefesi kesilmiş gibi hissetti.

“Ah, sen miydin? Beni korkuttun.” Dedi Will.

“Şeyy, ben uyuyamadım da. Acaba seninle uyuyabilir miyim?” dedi sırıtarak Lacy. Kızarmıştı da.

“Düşünmeliyim.” Dedi Will gülümseyerek. Lacy’nin suratının düştüğünü görünce elinden tutup yatağa çekti ve kendiside geri gitti. Will, elini Lacy’nin yanağına götürdü ve yanağını okşadı. Gözlerini birbirine kenetlemişlerdi. Solukları birbirine karışıyordu ve ikisinin de kalbi hızlanmıştı.

Lacy, dudağını Will’in dudağına yapıştırdı. Çok uzun ve şiddetli bir öpücüktü bu.

Yan yana, birbirlerine sarılarak uzanmışlardı. Lacy, birden gülmeye başladı.

“Ne oldu?” diye sordu Will.

“Hiç..” dedi Lacy ve tekrar Will’i öpmeye başladı.

“Senden korkmaya başlıyorum.”

“Seni sevdiğim için mi?”

“Karşı konulmaz olduğun için.” Dedi Will ve Lacy’nin dudaklarına masum bir öpücük kondurdu.

“Daha çok zamanımız olacak. Şimdi kimse bir şey fark etmeden odana gitsen iyi olur.” Dedi Will.

“Benden sıkıldığını söylesene açık açık.” Dedi Lacy.

“Senden sıkılmak mümkün değil. Ama kurtulmamız gereken bir bela varken tepki almamız doğru olmaz.” Dedi Will ve tekrar Lacy’yi öptü.

Will haklıydı. Öpüşünde sıkılma değil; tutku vardı, aşk vardı.

Sonunda ayrıldılar ve Lacy yataktan kalkıp balkon kapısına yöneldi.

Will, Lacy’nin sutyenini eline aldı.

“Hey, bunu unuttun.” Dedi.

“Sende kalsın. Hatıra.” Dedi Lacy ve gülümseyip göz kırptı.

Will, yataktan kalkıp Lacy’nin yanına gitti ve onu son kez öptü. Ve Lacy gitti.

Zamanlama mükemmeldi. Çünkü tam o anda kapı çaldı. Will, tişörtünü üzerine geçirip kapının arkasına geçti ve derin bir nefes alıp kapıyı açtı.

╬•✫۵♪♫★•δ♥δ•★♫♪۵✫•╬

GELECEKTEN KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin