8 | Yapamazsın Cengiz.

3.8K 148 64
                                    

"Uyandın mı sen?" dedim gülümseyerek.

"İçim geçmiş öyle, biri mi geldi yoksa?"

"Eee, apartman görevlisi. Bir şeyleri karıştırmış sormaya geldi."

"Cengiz?"

"Hı?" dedim elimi saçlarımdan geçirirken.

"Bana neden yalan söylüyorsun?"

"N-ne?"

"Emre'ydi değil mi? Gelen."

Derin bir nefes verdim ve,

"Evet." dedim kapıya yaslanarak.

"İkiniz arasında sürekli bir anlaşmazlık var. Neden?"

"Bilmiyorum, sanırım Emre'yi kuruntuları bu hale getiriyor."

"Belki de aranızda bir şey vardır?"

"Nasıl yani?"

"Aranıza biri girmiştir. Belki."

"Yok öyle bir şey." dedim gözlerimi kaçırarak.

"Kavga etmeniz hoşuma gitmiyor."

Bana doğru yaklaştı ve elini göğsüme koydu,

"Siz takımdaki en iyi arkadaşlarımsınız. Böyle olmanızı hiç istemem. Hem, oyuna yansırsa-"

"Merak etme. Yansımayacak." dedim ve göğsümdeki elini tutarak,

"Üzülmeni ikimizde istemeyiz." dedim.

Gülümsedi,

"Hadi hazırlanalım. Zaman geldi."

"Ha, Emre orada da can sıkacak hareketler yaparsa-"

"Cengiz, başımın çaresine bakabilirim."

Gizem'in bu çıkışı beni şaşırtmıştı. Emre'den çok bana daha yakın olduğunu düşünüyordum. Ama o ikimize de eşit yaklaşmaya kararlıydı. Belki de bu aşkım hep karşılıksız kalacaktı. Hep böyle uzaktan sevecektim onu.

-

Gizem

"Tamam Ece abla, gelir gelmez oradayım."

Gülümseyerek telefonu kapattım ve cebime attım. Arkadan bir el omzuma değince irkildim ama Cenk abiyi görünce derin bir nefes aldım.

"Korktum birden Cenk abi."

"Ece miydi arayan prenses?"

"Hı hı. Cenk abi, Ece ablayı gerçekten iyi seçmişsin." dediğimde güldü.

"Ece seni çok seviyor. Kısa zamanda çok iyi anlaştınız."

"Seninle de öyle abi. İkinizde çok sıcakkanlısınız."

Gülümsedi ve omzuma bir iki kez hafifçe vurdu,

"İlk 11 oynayacaksın kardeşim. İnanıyorum."

"Belki ikinci maça."

O sırada uçağın kalkış anonsu yapılmıştı. Cenk abiyle adımlarımızı hızlandırarak uçağa girdik. Çağlar'ın yanına hızlıca oturup telefonumu kapattım. Çağlar arkasını dönünce birilerine baktığını anlamıştım. Cengiz hemen yanıma gelip elindeki kitabı bana uzattı,

"Uzun yolculuklarda hep bunu okurum."

Elinden kitabı alırken mümkün olduğunca ifadesiz kalmaya çalıştım çünkü Emre bize bakıyordu. İkisi arasında ayrım yapıyor gibi gözükmek istemiyordum. Gözüm kitabın ismine gittiğinde soğuk elim Cengiz'in sımsıcak eliyle temas etmişti. Yanaklarıma basan ateşle tüm kurallarımı yıkarak gülümsedim. Başımı biraz kaldırdığımda Cengiz'in gözlerinin gülümsememde kaldığını fark ettim. Aramızdaki bu an, kalbimi sımsıcacık yapmıştı. Belki dünden dolayıydı, beni korumacı tavrını kulaklarımda hissettim yeniden. Kısa sürmesi gereken bir şeydi bu ama biz dakikalardır ellerimiz birbirine değerken gözlerimize bakıyorduk. Bakışlarım arada kitaba kayıyordu. Uyarı yapıldığında Cengiz elini çekti ve hafifçe bana eğildiği kısımdan kalktı.

"Teşekkür ederim Cengiz." dedim yanaklarımı saklayarak.

"Aşk mı? O kitap çok güzeldir."

Yanımda oturan Aslı antrenörümün sözleri sanırım tam anlayabildiğim son sözdü. Kitabı açıp kendimi okumaya verdim. Her cümleyi içimde iki kez tekrarlıyordum. Kitabın diğer sayfalarını çevirdiğimde eğik yazılarda takılı kaldım.

Jane aşkı ilk defa tadıyor, bu hissin büyüsüne kendini kaptırmaktan korkuyor, bu nedenle hislerini örtbas ediyordu. Oysa ki aşk örtbas edilecek en son histi. Çünkü sen istemesen bile, en olmayacak anda olur yine de seni büyüsüne çekerdi.

Cengiz'e dönüp başımı salladım,

"Çok güzel." diye fısıldadım. Geri döndüğümde Çağlar'ın bize baktığını anladım. Az önceki andan kopup biraz kendime geldim ve biraz düzeltmeye çalıştım kendimi. Yol boyunca kitabı okumuştum ki bir ara uyuyakaldığımı fark etmemiştim. Uzun bir yolculuk olduğu için uçak biraz mola vermişti fakat kimse beni uyandırmadan çıktığı için molanın yarısında uyandım. Etrafıma bakınıp hemen üstüme hırkamı geçirdim ve uçaktan indim. Uçakta sadece hostesler kalmıştı. Soğuk hava birden yüzüme çarpınca hırkama biraz daha sarıldım. Sabaha karşı olmalıydı, hava hala biraz kararıktı. Sağıma döndüğümde Oğuzhan abi ve antrenörüm Aslı'yı gördüm. Birbirlerine hararetli bir şekilde bir şeyler anlatıyorlardı. Anlam veremeden biraz daha ilerledim. Enes ve Çağlar'ın yanına gittim ve hırkamın fermuarını sonuna kadar çektim.

"Üşüyorsun." dedi Enes.

"Hadi ya." dedim gözlerimi devirerek.

"Kanka herkes sana laf sokuyor." dedi Çağlar gülerken.

"Evet ya, beni üvey evlat gibi bakıyorsunuz takımda." dedi aynı şekilde gülerek.

"Sana devlet baksın kardeşim."

İkisi gülerken benim gözüm ilerideki Cengiz'i buldu. Gözlerimi yalanlamak adına biraz daha yaklaştım. Bir kızla sarılıyordu, onu alnından öptü ve saçlarını geriye attırdı. Bana neden öyle samimi ve yakın davranmıştı? Kızı seviyordu, belliydi. Özlemle bakıyordu ona. Ama neden? Neden bana umutla bakmıştı, o kitabı neden vermişti? O koruyucu tavrı kimeydi? İçimde ona olan hoş bir his, aşk değildi biliyordum. Ama hoş bir his vardı, işte o hissi şu an Cengiz karşımda yaptığı gibi yıkıyordu. Bunu yapamazsın Cengiz, bana bunu sende yapamazsın.

-

Sonunda Gizoş sende anladın dediğinizi duyuyorum merak etmeyin😂😂

F U T B O L   A Ş K I     (Cengiz Ünder✨) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin