19 | Beni Ne Kadar Özledin?

1.7K 76 12
                                    


Bu bölümde barışmaları için beni tehdit eden canım arkadaşlarıma ithafen :)) (Not, aşkı memnu gibi 10 bölüm uzatma beni ikna ettikleri cümle kfkfmmfm)

Gizem

Cengiz'in benden ayrılışının üzerinden iki hafta geçmişti. O günden sonra Cengiz ile değil konuşmak, yüz yüze bile gelmemiştik. Çağlar ve Enes ile buluştuğum zamanlarda bazen onları arıyordu, sadece sesini duyabiliyordum. Onun benim sesimi duymaya bile katlanacağını düşünmüyordum. Sonuçta beni artık istemiyordu, benden sıkılmıştı. Her şey üst üste gelmişken birde şampiyonlar liginde Roma ile eşleşmiştik, birkaç saat sonra Cengiz ile karşı karşıya gelecektim. Antrenörlerim performansımın oldukça düştüğünü söylüyordu fakat bugün elimden gelenin de fazlasını yapacaktım ki Cengiz bana zarar verebileceğini düşünmesin, her zaman ayakta olacağımı fark etmesi gerek. Dinlenme odasına girdiğim gibi masanın üzerinde duran gazeteyi elime aldım,

'Cengiz Ünder'li Roma ve Gizem Şen'li Galatasaray karşı karşıya geliyor, bu tarihi maçta E grubunun galibi değişiyor! AS Roma - Galatasaray karşılaşması bu akşam saat 21.30'da.'

Gerginliğim her geçen saniye çok daha fazla artıyordu. Herkesin heyecanla bu maçı beklemesi ve benim performansımın düşük olması hiçte iyi olmamıştı. Taraftarın gözünde iyi bir yer edinemeyeceğim kesindi. Üstelik ilk maçımdı, hüsranla sonuçlanmasını istemiyordum. Gazetenin elimden çekilmesiyle arkamı döndüğümde Olsen ile karşılaşmıştım. Kaşlarımı kaldırıp şaşkınlıkla ona baktım.

"Güzel yazı."

"Türkçe biliyor muydun?"

"Çok az, Cengiz öğretti."

Cengiz'in ismini duymamla kalbimde hissettiğim acı kendini tekrarladı. Hemen ardından gözlerim içeriye girenin o olduğunu anında fark edebilmişti. Sanki onu yıllardır görmüyor gibi hissettim o an, bakışlarını telefonundan çekmeden yavaşça bize doğru geliyordu. Olsen el sallayarak ismini söylediğinde hafifçe gözlerini bize doğru çevirdi. Dizlerimin bağı çözülüyor gibi hissettim, göz altları kararmış, o güçlü halinden eser kalmamıştı. Onu bu haliyle gördüğümde istemsizce başımı yana doğru eğdim. Cengiz'e sarılma isteğiyle dolup taşan kalbimi susturmak adına benden ayrılırken sarf ettiği o sözleri getirdim aklıma, kalbim bir yandan benim ona söylediklerimi de bana hatırlatmaktan çekinmiyordu. Kendimle savaş verirken Cengiz karşımda durdu ve Olsen'e baktı. O sırada Selçuk abi gelerek omzuma dokundu.

"Cengiz, nasılsın kardeşim?"

İkisi sarıldıktan hemen sonra güç almak adına Selçuk abinin kolunu sıkıca kavradım.

"Bu sıralar sizin milli takım iyi değil galiba kaptan."

Cengiz ile göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırarak yere sabitledim bakışlarımı.

"Beğenmiyorsun demek takımımızı Olsen." dedi Selçuk abi alaycı bir tavırla.

"Cengiz şu aralar iyi değil. Anlaşılan Gizem'de öyle."

Olsen beni süzerken anında başımı kaldırıp kaşlarımı çattım.

"Herkes kendi adına konuşursa sevinirim. Gayet iyiyim, maçta anlarsınız zaten."

Selçuk abi sessizce gülerken Olsen gözlerini büyütüp ellerini 'tamam, sakin' anlamında kaldırıp yavaşça takım arkadaşlarının yanına gitti. Cengiz'e bir an olsun bile bakarsam bu kadar güçlü durabileceğimden hiç emin değildim. Ona bakmadan Selçuk abinin solundan geçerek takımımın yanına gittim, Cengiz'in bakışlarının üstümde olduğunu hissetmem beni yeterince geriyorken bir kız sesinden Cengiz'in ismini duyduğum an kendime engel olamayarak başımı o yöne doğru çevirdim. Seslenenin kim olduğunu tahmin etmek hiçte zor olmadı. Roma'nın biricik kadın futbolcusu, Jenny'di. Ondan nefret ediyordum, kendini beğenmiş tavırları vardı. Üstelik Cengiz'e çok yakın davranıyordu. İlgilenmemeye çalışsam da ikisinin fazla yakından konuşmaları sinirlerimi alt üst etmişti. Derin bir nefes aldım ve gülümsemeye çalışarak odadan çıkmak üzere hareketlendim. Oradan çıktığım gibi balkona çıkıp derin derin nefesler aldım. Cengiz canımı acıtmasını çok iyi biliyordu...

F U T B O L   A Ş K I     (Cengiz Ünder✨) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin