sınır; 5 vote + 5 yorum
jisoo, jennie ve lisa ile başladığı yeni arkadaşlıkta alışması gereken bir çok şey vardı ki, jaehyun haftalar boyunca bir kez bile aklına gelmemişti. junhoe okula şehir dışında gidiyordu bu nedenle tatiller hariç, chaeyoung evde tek başınaydı ve kabul edecekti; yalnızlık bir yerden sonra canını sıkmaya başlamıştı. kızlar haftanın neredeyse her gününde yanında kalmaya başladığında, gerçekten mutlu olmuştu.
bir gece, chaeyoung'u daha iyi tanımak için genç kızı soru yağmuruna tutmuşlardı. chaeyoung'un korktuğu soru jennie'den gelmişti. "peki, ailen ne iş yapıyor?"
jennie'nin kesinlikle kötü bir niyeti olmadığını biliyordu ama yine de bunu hiç sormamış olmasını diledi. kalbine saplanan acıyı hafifletmek için derin bir nefes aldı ve cevap verdi.
"babam öldü, annem ise beni bıraktı."
jennie anında soruyu sorduğu için pişman olurken o dahil üç kızın şokla gözleri açılmıştı. "chae, aman tanrım, çok üzgünüm... amacım-"
"sorun değil, jen!" yüzünde hüzünlü bir gülümseme ile konuştu. "geçmişte ne olduğunu değiştiremeyiz, değil mi?"
kızlar aynı anda chaeyoung'a sarılınca onların gerçekten iyi arkadaşlar olduğunu anladı.
ama, bu arkadaşlığın zor tarafları da vardı. jaehyun'un arkadaşları ile kendi arkadaşları hepsi bir ilişki içinde olduğu için sık sık jaehyun'u görmek zorunda kalıyordu.
yine de, bu fırsatları jaehyun'u incelemek için kullanmaya karar vermişti. jaehyun, soğuk görünüşlü biriydi; sarsılmaz delici bakışları vardı. en azından uzaktan gördüğünde böyleydi, buluşmalarda sıkça gülüyordu, şakalar yapıyordu. chaeyoung bazen bu kişi ile ona zorbalık yapanın aynı kişi olduğuna inanamıyordu.
jaehyun'da garip olan bir şey vardı ancak, ne olduğunu tam olarak bilemiyordu.
kızlar evlerine gitmişlerdi yani bu gece yek başınaydı. kristen hannah'ın uzak kıyılar kitabına kendini kaptırmışken, telefonundan gelen bildirim sesiyle sıçradı. telefonunu eline aldı ve gelen bildirime bakınca gözleri doldu.
'babamın ölümünün 2.yıldönümü'
kaldığı yeri işaretleyip kitabını bir kenara kaldırdı. aniden ayağa kalktı ve bir anda kendini babasının çalışma odasına buldu. chaeyoung ölümünden önce burayı fazla görmemişti. bir kaç kere babasına yemeğin hazır olduğunu ya da bir sınavdan yüksek aldığını söylemek için girmişti, her seferinde babası bir şeyler yazıyordu; gözlerinde birikmiş yaşlar ile. kızını fark ettiğinde yüzüne sahte bir gülümseme koyup,
"güzelim, biraz işim var seninle sonra konuşalım mı?" der ve kızını odadan kovardı. ancak soruş şekli o kadar yumuşaktı ki, chaeyoung bir kez bile babasına bu yüzden alındığını hatırlamıyordu.
ama bu yıl bir karar vermişti, o odaya girip babasını daha iyi tanıyacaktı. kapının önünde bekliyordu, kalbi hızla çarpıyor, elleri hafifçe titriyordu.
"gerçekten girmeli miyim?" diye sesli düşündü. sesi kırılgan ve güçsüzdü.
sonra bir anda annesi ile olan bir anısını hatırladı.
babasının ölümünden bir hafta önceydi, chaeyoung okuldan geldiğinde annesini salonda görmüştü. elinde bir içki şişesi vardı, dolu eli şiddetle titriyor, gözlerinden yaşlar ardı ardına süzülüyor, içkisinden bir yudum almadan önce hep bir hıçkırık kaçıyordu dudaklarından.
chaeyoung hızla annesinin yanına gitti ve ne olduğunu sordu, annesi ise sadece saçlarından onu öpmüş ve şu sözleri söylemişti.
"bir gün, babanı tanıyacağına söz ver."
chaeyoung pek bir şey anlamamıştı ama annesi o kadar kötü duruyordu ki, dudaklarından küçük bir "söz" düşmüştü.
aniden kapıyı açtı ve içeri girdi. içerisi hala bildiği gibiydi. masaya doğru ilerlerken üstünde bir kağıt olduğunu gördü, kağıdın üzerinde de bir post-it vardı. chaeyoung önce post-it'i alıp okudu.
'gerçekleri şimdi öğreneceksin güzelim, beni sakın affetme. babanı hayatta tutamadım.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all night • jaehyun x rosè
Fanfictionaralarındaki gereksiz nefret, onları birbirine bağlamıştı. [#jaerose 1.]