sınır; 5 yorum + 5 vote
'gerçekleri şimdi öğreneceksin güzelim. beni sakın affetme, babanı hayatta tutamadım.'
ellerinin titreyişi şiddetlenmişti, bu da ne demekti? annesi, babasının öleceğini biliyor muydu? ama nasıl? küçük kağıdı zorlukla olsa da bıraktı ve büyük kağıdı eline aldı. babasının el yazısını hemen tanımıştı, sadece bir kaç cümle yazılmıştı.
'sooyeon, sevgilim.. yanına gelemediğim için çok üzgünüm ama chae'yi bırakamam... senin de bir oğlun olduğunu duydum, adını daha bilmiyorum ama ne kadar güzel olduğunu hayal edebiliyorum. sana mektuplar yazıp göndereceğim, umarım onları okursun.
seni özlüyorum.'
gözyaşları yanaklarından durmaksızın akarken bir kaçı kağıda düşüp onları ıslatmıştı. babası başka bir kadına aşıktı. peki, ölümünün bu kadınla bir ilgisi var mıydı?
hemen masanın çekmecesini açtı, içinde bir sürü mektup vardı. hepsini çıkarırken, içinde dolan berbat bir his ile onları masanın üzerinde bıraktı.
'gerçekleri' öğrenmeye gerçekten hazır mıydı? peki ya, annesine verdiği sözü tutabilecek miydi?
hazır değildi, sözünü de tutamazdı. en azından şimdilik.
ayağa kalktı, hızlı adımlarla odadan çıktı ve kapıyı sertçe kapattı. kalbinde bir ağırlık vardı, nefes alışını engelliyordu. doğru şeyi mi yapıyordu? bilmiyordu. hazır olmadığını biliyordu ancak içinden bir ses o mektupları okuması gerektiğini söylüyordu.
yapamazdı, yapmayacaktı. derin bir nefes verip gözlerini sildi, yavaşça kapının önünden uzaklaştı ve koşarak banyoya gitti. kalbi hala hızla gibi çarpıyordu, bütün vücudu deli gibi yanıyordu. aynaya bakıp bir süre kendini izledi, berbat görünüyordu. gözlerinin altı mordu, kitaplar ve ödevler yüzünden doğru düzgün uyuyamıyordu, yüzü kırmızıydı ve gözlerinde korku dolu bakışlar vardı.
soğuk suyu açtı, bir kaç yanan yüzüne suyu çarptı ve derince bir kaç kez nefesler aldı. biraz sakinleşmişti, yüzünü silerken kapının sesini duydu.
'junhoe gelmiş olmalı,' diye düşünüp banyodan çıktı.
junhoe ile şevhetli bir şekilde öpüşen kadını fark edince donakaldı. onlar odaya ilerken junhoe ışığı açmak geri çekilince gözlerinden koca koca yaşlar düşen ve orada sadece dikilip onları izleyen kızı gördü.
"siktir," dedi chaeyoung'a doğru yaklaşırken. "bebeğim-"
"sakın bana dokunma!" diye bağırarak geri çekildi. junhoe ona sarılmak için bir haraket yapınca onu geri itti ve telefonunu alarak kapıya yürüdü. junhoe'nin yanında getirdiği kız onları sessizce izlerken chaeyoung ona baktı. "umarım evimde eğlenirsiniz çünkü geri geldiğimde ikinizinde buradan defolmasını istiyorum." gözlerinden yaşlar hala akıyordu ama sesi vahşi ve keskindi.
junhoe bir kez daha konuşmaya başladı. "chae, güzelim-"
"bana onlarla seslenme sakın, seni iğrenç herif. eşyalarını toplayıp buradan ve hayatımdan siktir git."
bunları dedikten sonra evden çıktı. evden çıkar çıkmaz çığlık atarak ağlamaya başladı. neden? neden sürekli gözyaşı döken o oluyordu? neden acı çeken hep o oluyordu?
"bunların hiç birini istemedim," dedi ağzından bir hıçkırık kaçtıktan sonra. "babamın ölmesini, annemin beni terk etmesini, zorbalığa uğramayı, aldatılmayı bunların hiç birini ben istemedim!"
junhoe'nin seslenişlerini duyduğunda gözlerini sildi ve koşmaya başladı. onu görmek istemiyordu, aklına gelen anıları onu parçalara ayırıyordu. arkasından geldiğini biliyordu ama umursamadan koşmaya devam etti.
bir parkın içine girmişti, insanlara çarpmamaya çalışıyordu ancak en sonunda birine çarpıp durmuştu.
"üzgünüm," dedi, kime çarptığına bakmadan ve arkasına baktı. junhoe'yu artık kaybetmişti. derin bir nefes aldı ve yaşların gözlerinden bir kez daha akmasına izin verdi. arkasındaki kişinin onu yargıladığını biliyordu ancak bu anda umursayacağı son şeydi.
"chae," tanıdık bir ses duyduğunda arkasına döndü ve gerçekten kime çarptığını görüp şansına küfür etti.
"ah, jaehyun.. sen olduğunu fark etmemiştim," güçsüz sesiyle konuşurken havanın soğukluğuyla titremeye başlamıştı.
"neden bu soğukta böyle dışarı çıktın? ve neden ağlayarak birinden kaçıyordun?" jaehyun bunları tek kaşını kaldırarak sorduğunda chaeyoung ona cevap vermeden biraz bekleyip bir anda ona sarıldı ve hıçkırmaya başladı.
"sadece.. bir süreliğine böyle kalmamıza izin ver," fısıldayarak konuştu. jaehyun'un kollarında garip bir şekilde kendini rahat hissediyordu. bu his yabancıydı, junhoe ile sayısız kez sarılırken bu hissi hiç hissettiğini hatırlamıyordu.
jaehyun bir süre kendine sarılan kıza bakıp gülümsedi ve kollarını kızın bedenine sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
all night • jaehyun x rosè
Fanfictionaralarındaki gereksiz nefret, onları birbirine bağlamıştı. [#jaerose 1.]