BÖLÜM 4

132 26 18
                                    

Merhaba İstanbul' un güneşi  ben Asi... Annem bana derdi ki herkes gibi olma farklı ol. Bir yanlışı bin kişi savunsa da sen hayır deyip doğruyu savunmayı bil kızım kim bilir belki de Asi Nehrinin aktığı yön doğrudur herkes aksini iddia etse de. Şimdi ise konuşmama bile izin verilmiyor, kimse duymuyor beni  hayır diyorum oysa hemde çığlık çığlığa bu adamla evlenmek istemiyorum diye. Babamın hayatına karşılık hiç tanımadığım bir insanla evlendirildim hiç tanımadığım bir şehre gidiyorum.

Asi kulaklığını çıkarıp defteriyle beraber çantasına koydu. Nikahtan sonra hemen arabaya binip yola çıkmışlardı. Yol boyunca Muhammed Emin tek kelime konuşmamıştı. Şimdi ise taksiyle Muhammed Emin' in evine gidiyorlardı.

Bir binanın önünde durduklarında Muhammed Emin' in ücreti ödemesiyle arabadan indiler. Şoför  valizleri  kaldırıma indirip taksiye binerek uzaklaştı. Muhammed Emin kendi valizini alıp binaya doğru ilerledi Asi kaldırımda duran valize bakıp burukca gülümsedi orada bırakılan valiz ne çok anlam ifade ediyordu.

Henüz binaya bile geçmeden anlamıştı bu evde iyi günlerin kendisini beklemediğini. Çantasını sırtına takip zorda olsa valizini kaldırarak binaya girdi. Muhammed Emin asansör kapısında durmuştu asansör gelince kendi valizini asansöre koydu ve Asi' ye cebinden çıkardığı yedek anahtarı verip " Kat 2 daire 2 " diyerek asansöre bindi ve asansörün kapısını kapattı. Aynı asansöre binmeye bile tahammül edemeyen bir adamla aynı evde yaşaması ve bir hayatı paylaşması bekleniyordu.

Eve girdiğinde Muhammed Emin salonda televizyon izliyordu. Senin bir nefes alıp anına gitti.

- Benim odam neresi ?

Muhammed Emin bakışlarını televizyondan ayırmadan cevapladı.
- Koridorun sonundaki oda.

Asi valizini odaya yerleştirip üzerini de değiştirdikten sonra salona geçiyordu ki Muhammed Emin' i çıkarken gördü. İçinde bulundukları durumu konuşmadan öylece çıkıp gidecek miydi yani ?

- Gidiyor musun ? Hiçbir şey konuşmadan öylece çekip gidecek misin yani ?

Muhammed Emin kapıyı kapatıp
Asi' ye doğru döndü.
- Ne sandın babamın katilinin kızıyla sevişeceğimi mi sandın?

Asi duyduklarını şok içerisinde dinledi bu sözleri hakedecek bir şey yapmamıştı. Ondan korkmadığını artık Muhammed Emin' e hissettirmesi gerekiyordu.

- Neden böyle davranıyorsun ? Neden bu kadar nefret dolusun ? Babanı ben öldürmedim. Dahası hiç kimse öldürmedi. Baban kazara öldü anlıyor musun ? Babanın ölümünde kimsenin bir suçu yok ....

Asi' nin söyledikleri Muhammed Emin' i daha fazla sinirlendirmişti. Asi' nin kollarından tutup duvara yasladı. Gözlerinin içine nefretle bakıp kustu öfkesini.

- Benim babamın ne suçu vardı ? Benim ne suçum vardı ? Bak kimsesiz kaldım demek ki hayat sandığımız kadar adil değil. Bu hikayedeki kurban sensin. Senin hayatını mahvedeceğim babanın tek varlığı olan senin, hayatını mahvedeceğim anlıyor musun yaşayan bir ölü olacaksınız.

Deyip Asi' yi hışımla itip evden çıktı gitti.

Mert bugun iki aydır görüştüğü müzik öğretmeni olan kız arkadaşını annesiyle tanıştıracaktı heyecandan kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Çünkü ilk kez bir kız arkadaşıyla annesini tanıştıracaktı. Marketten alışveriş yapıp eve giderken bu güzel haberi Muhammed Emin' e de vermek istedi konuştuklarına göre çoktan evde olması gerekiyordu. Kapıyı birkez çalıp bekledi.

Asi  gözyaşlarını tutamadı. Böyle bir hayatı hak edecek ne yapmıştı ki ? Eksik geçen çocukluğuna birde acılarla geçen bir gençlik mi eklenecekti ? Son zamanlarda yaşadıklarını anlayamıyordu bir ölü vardı Allah' ın yazdığı kader sonucu ölen ama önce babası suçlanmış şimdi de kendisi kurban seçilmişti. Hiç suçu yokken hayatı mahvolmuştu. Belkide tek suçu kadın olmaktı.
Babası onu sözde gelin ederken
" Çaresizim " demişti. Bu nasıl bir çaresizlikti ki hiç suçu olmayan bir insanın hayatı kararıyordu. Usulca akan gözyaşları içinde bunları düşünürken birden kapı çaldı. Gözyaşlarını silip kapıyı açtı Asi.

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin