BÖLÜM 16

76 8 6
                                    


"Gerçekleri öğrenecek kadar güçlüysen bekle. Sadece bekle yakında tüm gerçeklerle karşında olacağım......!   "Yazıyordu, Muhammed Emin şok olmuş bir şekilde masadan uzaklaştı. Mesajın geldiği numarayı defalarca aradı ama numara artık kullanılmıyordu. Polis arkadaşını arayıp numarayı araştırmasını istedi ve tekrar masaya döndü.

- Ne oldu lan bir problem mi var? Diye sordu Samet.

- Yok önemli değil. Dedi Muhammed Emin.

- Evetttt anlatın bakalım  tanışma hikayenizi. Dedi Muhammed Emin' in arkadaşı.

Muhammed Emin ve Asi birbirine bakıp sustu. Kısa sessizliğin ardından Muhammed Emin uydurduğu hikâyeyi anlatmaya başladı.

- Ben memlekete  gittiğimde dolaşmaya çıktım. Ayaklarım mı kalbim mi bilmem ama beni Asi' nin çalıştığı tarlaya götürdü. Orada Asi'yle çarpıştık. Tabii aramızda ufak bir tartışma oldu. Tartışmanın etkisiyle ben yanlışlıkla onun telefonunu almışım. Eve döndüğümde anladım telefonların karıştığını. Bir şekilde evini bulup götürdüm telefonu. Sonra biraz sohbet ettik. Hayat işte bizi tesadüf adı altında defalarca karşılaştırdı. Ve aşık olduk. Sonrası malum zaten  yıldırım nikahıyla evlendik.

- Vavvv çok romantikmiş ilk görüşte aşk. Dedi Samet.

- Yok bizim ki ilk kavgada aşk. Deyince Asi masadakiler gülmeye başladı.

Mert derin bir nefes alarak çaldı kapıyı. Son birkaç haftadır İlayda ile sürekli tartışıyorlardı. İlişkileri çıkılmaz bir hal almadan bu sorunu konuşup çözmeleri gerekiyordu. Zilin bir kaç çalmasının ardından açıldı kapı.

İlayda üzerinde eşofman takımıyla karşıladı Mert' i.
- Girebilir miyim? Diye soğuk ses tonuyla sordu Mert.

İlayda hiç cevap vermeden kapıyı açık bırakıp salona geçti. Mert kapıyı kapatıp İlayda' nın arkasından salona geçip koltuğa oturdu.

- Neden böyle olduk İlayda? Diye sordu Mert.

- Bilmiyorum. Dedi İlayda.

- İlayda bu sen değilsin? Bu benim aşık olduğum kadın değil. Ne yaptın ona ? Nasıl bir kaç hafta da bu kadar değişti? Bir haftadır işe de gitmiyormuşsun. Ne oluyor İlayda?

İlayda ayağa kalkıp bağırmaya başladı.
- Çık git evimden.

- Nee? Diye şaşkın bir şekilde sordu Mert.

- Sana çık git evimden dedim.

- Beni kovuyor musun? Senin neyin var İlayda?  Diye sordu Mert.

- Hiçbir şeyim yok. Seni hayatımda istemiyorum. Yalnız kalmak istiyorum. Çık git evimden de hayatımdan da. Dedi İlayda.

- Bir problemin varsa bana anlatabilirsin İlayda. Birlikte olduğumuz müddetçe hayatla tek başına mücadele etmene gerek yok.  Anlat bana anlat ki sana yardımcı olabileyim. Dedi Mert.

Dans şarkısı çalmaya başlayınca masadaki herkes dansa kalktı. Masada bir tek Muhammed Emin ve Asi kalmıştı. Samet bunu farkedince masaya dönüp.

- Hadi kardeşim dansa kalkın. Dedi itiraz etmelerine fırsat vermeden Muhammed Emin ve Asi' nin ellerinden tuttuğu gibi piste çıkardı.

Yavaş adamlarla birbirlerine yaklaşırken ikisininde kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Elleri kavuştuğunda ise artık ikiside orda değildi. Belki bir deniz kenarında çıplak ayakla koşuyor belki de günbatımını izliyorlardı. Şu an bulundukları yer ve zamandan çok fazla uzaktaydılar. Farketmeden o kadar yakınlaşmışlardı ki Muhammed Emin belkide ilk kez  kalbini dinleyip Asi' yi kendine doğru çekti. Nefesleri birbirine karışmıştı.  Asi usulca başını Muhammed Emin' in göğsüne bastırdı. Bu dünya da sahip olmak istediği tek şeyin atışını ilk kez bu kadar yakından hissediyordu Asi.

Mert bir umut karşısında hissiz bir şekilde oturan İlayda' ya baktı. Onların çok iyi giden bir ilişkisi vardı. Birbirlerini deli gibi seviyorlardı. Sevgi dünyanın en güçlü duygusu değil miydi ? İlayda konuşsa, sorununu anlatsa yine sevgiyle çözebileceklerini düşünüyordu Mert.

- Mert lütfen beni yalnız bırak. Seni istemiyorum. Seni gercekten istemiyorum.  Dedi İlayda.

Mert İlayda' nın gözlerinin derinine baktı tüm bunların yalan olmasını. Kulaklarının yanlış duymasını diliyordu. Ama İlayda' nın gözlerinde pişmanlık yoktu, vazgeçmişlik vardı. Vazgeçmişti İlayda.....! Tek taraflı ayrılmıştı Mert' ten.

- Keşke böyle olmasaydı İlayda. Keşke seni kaybetmeseydim. Keşke gözlerinde ki o vazgeçmişliği görmeseydim. Keşke karşıma çıkıp cesurca ben vazgeçtim diyebilseydin. İlişkimizi bu kadar harap etmeseydin. Mahvoldum ben İlayda kaç haftadır düşünmekten çıldırıyorum. Sana ulaşamıyorum.  Neden diyorum neden böyle davranıyor? Acaba kalbini mi kırdım? Binlerce soru binlerce düşünce dolaşıyor beynimin içinde. Biz bunu haketmedik İlayda. Dedi Mert.

- Özür dilerim.

- Son sözün bu mu?

- Mert her ilişki sonsuza kadar sürmez. Üzülme lütfen. Dedi İlayda. Ne diyeceğini şaşırmış haldeydi. Mert sonuna kadar haklıydı doğru dürüst bir veda bile edememişti İlayda.

Mert hiçbir şey söylemeden çıktı evden. Ne kadar inkar etsede haftalar öncesinden ayrılık çalmıştı kapıyı. İlayda eski İlayda değildi. Arabasına binip hayatında ki tek insanın, annesinin yanına doğru sürdü.

Gece bitmiş herkes arabalara binip eve doğru yol almıştı. Arabanın içinde ki sessizliği bozan Asi oldu.

- Muhammed Emin biliyor musun bugün neyi farkettim.

- Neyi? Diye sordu Muhammed Emin. Aklında hala o mesajın sahibi vardı.

- Sen bir korkaksın. Dedi Asi. Muhammed Emin' in gözlerine bakarak.

Muhammed Emin şaşkın bir şekilde baktı
- Ben mi? Ne diyorsun sen! Dedi öfkeyle.

- Ben seni seviyorum Muhammed Emin. Bak korkmadan çekinmeden söylüyorum. Bugüne kadar beni girmediğini, duymadığını sanıyordum. Bugün gözlerinin içinde kendimi görünce, sana dokunduğumda ki kalp atışlarını duyunca  farkettim ki sen beni görüyorsun, duyuyorsun. Fakat korkuyorsun. Beni sevdiğini söylersen babana ihanet edeceğini sanıyorsun. Muhammed Emin babanı ben öldürmedim. Duyuyor musun beni? BABANI BEN ÖLDÜRMEDİM! Yapma ne olur artık bize cehennemi yaşatmaktan vazgeç.

Muhammed Emin Asi' nin söyledikleriyle elinin altında ki direksiyonu daha fazla sıkmaya başladı.
- SUS ASİ SUS! Diye öfkeyle bağırdı Muhammed Emin. 

- Hayır susmayacağım bizim geleceğimizi mahvediyorsun. Buna seyirci kalmayacağım. Dedi Asi.

Muhammed Emin ani fren yapıp apartmanın önünde durdu.
- Asi kendince bir dünya kurmuşsun, bir sürü şeyi kafanda kurgulamışsın ama şunu bil ki biz diye bir şey yok. Asla da olmayacaktı. Ne yaparsan yap bu değişmeyecek anladın mı? Bizim bir geleceğimiz olamaz. Çünkü ben babamla birlikte bütün dünyamı kaybettim. Ben o mezara geleceğimi, hayellerimi herşeyimi gömdüm. Bende babamla birlikte öldüm.... Bunu kafana sok ve o saçma sapan düşüncelerden vazgeç. Şimdi in araban.  Dedi Muhammed Emin.

Asi arabadan iner inmez bastı gaza. Nereye gideceğini ne yapacağını bilmiyordu. Asi'nin gaza basmadan önce ki son sözleri yankılandı Muhammed Emin' in beyninde. "Vazgeçmeyeceğim anlıyor musun beni öldürene kadar senden vazgeçmeyeceğim...."

Bundan sonra ne yapacaktı Muhammed Emin? Kalbiyle aklı arasında sıkışıp kalmıştı. Bunca yaşanan şeyden sonra mutlu olması mümkün müydü gerçekten? Bütün bu karanlıkların içinde ışık saçan tek şeydi Asi. Ama yanlıştı. Kalbini öfke kaplamışken aşk besleyemezdi. Bunu yapamazdı. Bu berbat hayatına Asi' de ortak etmeye hakkı yoktu. Bir an önce kendinden uzaklaştırması gerekiyordu. Aklına gelen şeyle telefonuyla bir numarayı aradı.

- Alo Pınar seninle konuşmam lazım. Yok telefonda olmaz. Yarın her zaman ki mekana gelir misin? Tamam saat 10' da orda olurum. Yok yok iyiyim merak etme görüşürüz. Deyip kapattı telefonu Muhammed Emin.

Ne kadar acı olsa da Asi' nin iyiliği için bunu yapmak zorundaydı. Gözlerini kapatıp "Affet beni Asi yaptıklarım ve  yapacaklarım için affet" dedi Muhammed Emin.





KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin