jeongguk 17, taehyung 19
zaman kavramı jeongguk için ergenliğe girdiğinden beri belirsizleşmişti. taehyung'a körkütük aşık olduğunu fark etmesinin üstünden çoktan iki sene geçmiş, bu aşk onu kökten bir değişime sürüklemişti.
biraz geriye saracak olursak, kısaca olan biten şöyleydi: jeongguk'un ilk aşk itirafını almasının ardından kendi ilk aşkından da kalbini çarptırıp onu mahvedecek nitelikte bir cümle kapmıştı. taehyung ona, "başkasına gitme." demişti. evet, buraya kadar her şey mükemmel görünüyor olabilir, doğrusu jeongguk da başta öyle devam edeceğini düşünmüştü.
ne büyük yanılgı.
o günden sonra, kendisine "başkasına gitme." diye çocuk, daldan dala konar olmuştu. o zamana dek yüz vermediği kim varsa hepsini elinden geçirmiş, kısa süreli ve öylesine olduğu belli ilişkilerle vaktini geçirmişti. bu sırada da, jeongguk'a eskisinden çok daha mesafeli yaklaşıp aralarındaki çok yakın arkadaşlığı sınırlandırmıştı. bu jeongguk için çok kalp kırıcıydı. taehyung'un ona aralarındaki mesafeyi hatırlattığı her günün sonunda içi çıkana kadar ağlıyordu. kalbi hiç olmadığı kadar kırıktı ve en büyük umudu tam olarak bir enkaza dönüşmüştü.
ancak günler geçiyordu, taehyung öyle ya da böyle, başkalarıyla gönül eğlendirmekle meşguldü. sıradan kızlarla, hatta bazen erkeklerle takıldığı olurdu. jeongguk ona inat, "başkasına gitme." diyişine inat hayatına birilerini sokmak istemişti, ondan intikamını almayı, kendi üzüldüğü kadar üzmeyi çok fazla istemişti. ama kırık ve çoktan güçsüz olan kalbine sokamadığı hiçbir kişiyi hayatına da sokamamıştı. zaten pek fazla ilgi çektiğini de düşünmüyordu, önceden okul dolabında bulduğu tek tük mektuplardan bile artık eser yoktu.
eh, tabii jeongguk için zamanın hızlandığı anlara kadar bu, böyleydi.
sürekli ağlayan ve artık onu umursamayan oyun arkadaşının onu manevi anlamda terk edişinin ardından yeterince yas tuttuğunu düşünmüştü. artık kendisini göstermesi gerektiğini biliyordu, öyle veya böyle, onu ortada bırakmış olan hyungunu bin pişman edecek şekilde davranmak için çok fazla vakti yoktu. öylesine takıldığı insanların birine aşık olursa jeongguk için hiç umut kalmayacaktı.
bu yüzden değişiminin ilk adımı olarak saçlarını kahvenin açık bir tonuna boyamayı tercih etmişti, aynı gün içinde dudağının kenarında bir piercing ve her kulağında üçer delikle eve dönmüştü. bir başına kaldığı zamanlardan beri yanından azıcık bile ayrılmayan arkadaşı jaehyun ve her ne kadar taehyung'un daha yakın arkadaşı olsa da o zamanlardaki davranış şekli yüzünden sürekli arladaşına sövüp duran jimin, jeongguk konusunda biraz endişeli sayılırdı. çünkü jeongguk'un tüm bu umutsuz çabalarının altında yatan şeyi biliyorlardı.
yine de onu engelleyebilecek güce sahip olmadıklarından, sadece jeongguk'un yanında durarak olacakları bekliyorlardı. ve tabii beklendiği gibi, ikili arasındaki tartışmayı gergin bir şekilde izleyen iki tanık olmaya da hak kazanmışlardı.
"bu halin ne?"
taehyung da değişmiş denilebilirdi. saçlarını sarıya boyamış, biraz kas çalışmış, eskiden olduğu gibi gömlek giymek yerine kalın askılı atletlere terfi etmişti, böylelikle sol kolundaki şerit şeklinde dövme ortaya çıkıyor ve jeongguk için daha fazla kalp ağrıtan bir herif haline geliyordu.
ancak kendi tarzına yakınlaşmış küçük çocuğa kaşları çatık halde bakarken karşısında dikilmiş çocuk hiç de hoşuna gitmiş gibi görünmüyordu.