Kesinlikle pişman değildim.Onu öptüğüm için en ufak bir vicdan azabı bile çekmiyordum.
Ama okulda benden kaçtıkça yanlış bir şey yapıp yapmadığımı düşünüyordum.
Ona "Hala arkadaş mıyız?" dediğimde bir süre gözlerimin içine bakmış sonra gözlerini kocaman açıp ayaklanmıştı."Ben-biz görüşürüz!"
Ve kelimenin tam anlamıyla konuşmama izin vermeden topuklamıştı. Çok utangaç bir yapısı olmadığını gözlemlemiştim.
Ancak benimle olduğunda aynı şey geçerli değildi. Tatlı tatlı kızarıyor, sıklıkla kekeliyordu.Bayılıyordum.
Bazen isteyerek ve bilerek bile yaptığım oluyordu. Ancak dün olanlar farklıydı belki de kendisini kötü hissetmesine neden olmuştum.
"Beni dinliyor musun sen velet tavşan?"
"Elbette dinliyorum!"
"Bana söylediğim son kelimeyi söyle velet."
"Velet dedin."
Enseme sertçe geçirdi.
"Kafan nerede senin?"
Derin bir nefes aldım.
"Bilmiyorum hyung, belki de çok hızlı davrandım, yapmamalıydım."
Yoongi hyunga her şeyi dökülmüştüm.
Elbette beni tehdit etmemişti.
"Sana karşılık verdiğini söylemedin mi? Ben burada yanlış bir şey göremiyorum. Korkan ya da istemeyen insan itemese dahi karşılık vermez."
"Benden uzakta duruyor. Hem de kendime bir şeyleri yeni yeni kanıtlamaya başlamışken."
"Jungkook..Çocuk sana baktığında suratı bir domatesle yarışacak hale geliyor. Öpüştükten sonra sana güzel bir yumruk geçirmediyse sorun yok.
Bana sorarsan sadece utanıyor.""O günden beri sınıf grubuna bile girmiyor. Yüzlerce salakça mesajlar göndermelerine rağmen. Ya da arkadaşlarıyla da mı konuşmuyor? Belki de beni engellemiştir?"
"Seni aptal onu hiç aramayı denedin mi?"
Açık ara hayatımdaki en güzel andı.
Öyle sıcak ve özgür hissetmiştim ki ..Onu öpmek, pembeliklerine dokunmak.
Dolgun dudaklarını kavramak, dişlerimle çekiştirmek..Adeta kafayı yememe neden olmuştu.
Öte yandan tek utanan o değildi.
O yüzden onu aramayı hiç istememiştim.
O gün yaptıklarımızı düşündükçe ben de yanına gitmeye çekiniyordum. Ama ondan uzak da duramıyordum. Bir şekilde onunla tekrar konuşmak istiyordum. Tekrar onu görmek ve belki de biraz kızarmasına neden ol-
Kafama inen ikinci bir şaplakla yüzümdeki sırıtış kaybolmuştu.
"Hyung! Vurup durmasana bana!"
"Haklısın. Kafana vurdukça nöronların ölüyor ve sen şuanki halin yetmiyormuş gibi geçen her gün de çok daha aptal bir şekilde karşıma çıkıyorsun."
"Kalbimi kırıyorsun ama."
"Sus da bana cevap ver. Onu aramadın öyle değil mi seni salak?"
"H-hayır, aramadım."
Gözlerini belertip bana şaşkınlıkla bakmaya başladı.
"Tanrım, sen az önce kızardın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy Days | Jikook
FanfictionPark Jimin, çizip unuttuğu papatya resmini ertesi gün bulduğunda üstünde gerçek bir papatyayla karşılaşır.