Gördüğüm rüyadan sonra bol küfürlü bir sabah geçirip okula gelmiştim.
Üç gündür tanıdığım çocuğu rüyamda o şekilde görmek tuhaf ve utanç vericiydi.
Onu göreceğim için çok çekiniyordum ancak şanslıydım ki sırasında yoktu."Uykusuz görünüyorsun."
"Uykusuzum zaten Hoseok."
"Ne olduğunu anlatmak ister misin?"
Rüyamda gecenin bir yarısı sınıftaki yeni çocukla öpüşüyorduk. Revirde.
"Şey, uyumadan hemen önce yediğim cipsten olmalı, midemi bulandırdı da."
Bana inanmadığına dair bakışlar yolladığında gözlerimi kaçırıp etrafıma bakındım. Taehyung'u görmemle elimi kaldırıp onu yanımıza çağırdım.
Bu şekilde sorgudan da kurtulmuş olurdum. Umarım."Selam gençler, nasılsınız bakalım?"
"İyidir senden?"
"Ben de iyiyim. Ah sormayı unuttum dizin şimdi daha iyi mi?"
"Teşekkürler Taehyung bazılarının aksine dalga geçmek yerine sorduğun için."
İmalı bir şekilde Hoseok'a baktığımda gözlerini devirmişti.
"Taehyung düşüşlerine şahit olsa o da güler, Winnie the Pooh gibi düşüyorsun Jimin."
"Bu ayı birazdan seni bıçaklayacak Hoseok."
"Pekala, pekala sakin olalım. Ben kahvaltı etmedim ve kantine ineceğim gelin de bir şeyler atıştıralım ne dersiniz?"
Ve Taehyung'u takip etmeye başladık.
🌼🌼
Önümüzdeki iki günde de Jungkook yoktu. Evet, utanıyor olabilirdim ancak onu merak etme dürtümü de bastıramıyordum.
Gördüğüm rüya bir saçmalıktı ve ben bunu kendime kabul ettirdiğimde her şey daha güzel olacaktı.Dersler bitmişti ve ben etüt bahanesiyle kütüphaneye kapanmış resim çiziyordum.
Küçüklüğümden beri çizimi sevmiştim ve mimar olma hayalini kurmuştum.
Ancak annem hala fikrimin değişebileceği konusunda ısrarcıydı. Etütlere kalıp dersleri iyi dinlersem bir süre sonra alışacağımı ve doktor olma yolunda hızla ilerleyebileceğimi söylüyordu. Resim çizmeye okulda kalıyorum dediğimde ise "ders çalışmak varken boş işlerle vakit kaybetmemem gerektiğini" söylüyordu.Küçükken babamın anneme "bırak da neyle mutlu olacaksa onu yapsın" demesi kulağımda yankılanmıştı.
Onu gerçekten çok özlemiştim. Onun ortadan kaybolması benim için en büyük kırılma noktalarımdan biriydi."Sen harika birisi olacaksın Jimin, benden de harika"
"Harika bir erkek olacağım baba. İri kaslarım ve uzun bir boyum olacak"
"Önemli olan erkek olman değil oğlum insan olman. Kalbinin olduğu yer boş olduktan sonra iri kaslarının ya da uzun boyunun olmasının bir anlamı yok. Bu dünyanın temiz insanlara ihtiyacı var, senin gibi insanlara."
Aramızda geçen son konuşmamız böyleydi. Dokuz yaşındaydım. Ve onu kahramanım olarak görüyordum. Benim için söylediği her sözün bir kıymeti vardı.
Anneme bunu yansıtmasam da hala nereye gittiğini yaşayıp yaşamadığını merak ediyordum.
Yaptığımız son konuşma terk etmekten çok veda gibiydi. Belki de bu yüzden, gitmesine rağmen ondan tam anlamıyla kopamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy Days | Jikook
FanfictionPark Jimin, çizip unuttuğu papatya resmini ertesi gün bulduğunda üstünde gerçek bir papatyayla karşılaşır.