Darmadağındım.Gerçi onu gördüğüm her an darmadağındım zaten.
Ellerimi bir an olsun çekmek istemediğim sarı, yumuşak tutamları,
Adeta derinliklerinde binlerce kutup yıldızının parlaklığını barındıran bakışları,
Ruhunun güzelliklerinin yansıması olan o papatya kokusu..Uzak kalamazdınız ki, böyle güçlü bir güzellikten uzak duramazdınız.
Ne kadar zorunda olsam da dokunamadığım her an parmaklarım karıncalanıyordu.
Boynunda nefeslenemediğim sürece ne anlamı vardı ki zaten?Hele ki bana bu kadar şaşkın ve buruk bakarken nasıl elim, ayağım birbirine karışmazdı?
Adeta boğazım düğümlenmişti ancak burada olmazdı, burada kendimi salamazdım."Park Jimin."
Narin çiçeğim.
"Seni yeniden görmek hoş."
Üstünden şaşkınlığını atıp anlamayan gözlerle bana baktı.
Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Bastıramadığı bir şekilde gözleri olduğundan çok daha büyük duruyordu."J-Jungkook, sen, burada ne-"
"Şuraya otur oğlum biz de seni bekliyorduk."
Yapmacık gülüşümü suratıma takıp Jimin'in sol yanında yerimi aldım.
"Pekala neler yemek istersiniz?Burasının bifteği oldukça lezzetlidir."
"O halde ben biftek alabilirim ve Jimin'e de bir biftek alabiliriz öyle değil mi tatlım?"
Jimin burnunu iğrenirmiş gibi kırıştırdığı sırada farkında olmadan konuştum.
"Naengmyeon ve dana eti."
Masadakiler bana döndüklerinde bir an duraksadım.
"Buranın yaptığı bir diğer güzel yemekler."
Jimin bana bakıp hafif dolu gözlerle önüne eğildi ve yüzünde buruk bir sırıtış belirdi. Kaşları hafifçe yukarı kalkmıştı. Sorguluyor gibiydi.
Unutup unutmadığımı sorguluyor gibiydi.Unutamazdım ki.
"Ah, Jimin bu yemekleri çok sever."
Annesine "gerçekten mi hiç bilmiyordum" bakışımı atıp menüye döndüm.
"Pekala ben de tavuklu pizza alacağım."
Yemekler gelene kadar Bayan Park ve babamın kısık sesli sohbetleri ve arada sordukları sorular haricinde sessiz geçmişti.
Ben ise gözlerimi alamıyordum. Diğerlerine çaktırmadan baksam da kelimenin tam anlamıyla ellerim titriyordu.
Ne zamandır dokunamıyordum ona?
Onun gözüyse masadan ayrılmıyordu.
Yemekler bitti, turtalar sessizce yendi ve benim tek yaptığım onun her bir hareketine dikkat etmek oldu.
"Ee Jimin, belirli bir hobin var mı?"
Jimin dünyaya yeni dönüyormuş gibi boğazını temizleyip kısık sesiyle cevap verdi.
"Çizim yapmak."
"Ah aslında gereği yok ancak küçüklüğünden kazandığı bir alışkanlık işte."
Bu kadını anlamakta zorluk çekiyordum.
"Hobi olması için illa gerekli olmalı diye bir şart yok Bayan Park."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy Days | Jikook
Hayran KurguPark Jimin, çizip unuttuğu papatya resmini ertesi gün bulduğunda üstünde gerçek bir papatyayla karşılaşır.