Trans halinde kurdukları bu cümleler geniş hastane odasında yankılandı. Yankılanan sesler yerde duran 4 kişiye de ulaştı. Yemeklerinden başını kaldıran 4 kişi de seslerin merkezine döndü. Tek tek ellerinde tuttukları yemeğin parçalarını bıraktılar. Aralarında sadece bir tanesi kadındı. Uzun sarı saçları dağılmış ve özensiz görünüyordu. Üzerinde eski olduğu belli olan yıpranmış kırmızı bir kazak vardı. Aynı şekilde birkaç yeri yırtık bir pantolonuyla evsizlere benziyordu. Tıpkı diğerleri gibi. Ağır hareketlerle yavaşça ayağı kalktılar. Hepsi dik bir şekilde sabit bir noktaya bakıyorlardı. Can ile Havva'ya. İlk adımı atmalarıyla ikisi de silahlarını doğrultmuştu.
' Onları öldürecek miyiz?'
Bir adım daha attılar.
' Bünyamin'e yaptıklarını bize de mi yapmalarını tercih edersin Havva?'
Bir adım daha atmışlardı.
' HAYIR! Uzuvlarımı seviyorum. Özellikle vücudumdayken' kararlı başlayan sesi kararsızca ve biraz tereddüt ederek devam etti.' Halüsinasyon görüyor olabilirler. Belki de bizi canavar falan olarak görüyorlardır ya da ne bileyim onlara işkence edecek ajanlar olduğumuzu falan düşünüyorlardır. Şube de bunlardan kaç tanesine rastladık hatırlasana'
Bir adım daha...
' Daha önce hiç bir insanı yemeye ya da öldürmeye çalışanla karşılaşmamıştık ama'
Bir adım daha... Neredeyse yolu yarılamışlardı.
' Görmüyor musun Havva?'
' Neyi?!'
' Gözlerinde ki açlığı... Onlara ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var ki oda artık... İnsan olmadıkları'
Bir adım daha...
'Seri katil değildi çok düşük bir ihtimaldi zaten o yüzden diğer teoride... Haklıydık... Kurtulmuşlar... Hepsi... Ama bir şeyi atladık... Hepimiz onların canlı kurtulduğunu düşündük... Mucizevi bir şekilde hayatta kalabileceklerini düşündük...'
Bir adım daha aralarında iki metre bile kalmamıştı artık.
' Ama onlar çoktan ölmüşler Havva... Şuan karşımızda duranlar sadece cesetleri... O yüzden geldiğimizden beri yardım çığlıkları duymadık... O yüzden kapılar hiç zorlanmadı... O yüzden tüm sistemi kapatmışlardı... O yüzden asansörler buraya inmesin diye kilitlenmişti... Dışardan biri içeri girmesin diye değil... İçerden biri dışarı çıkmasın diye...'
Aralarında bir kol mesafesinden bir daha fazla mesafe kaldığında, Can bir tanesiyle göz gele geldi. Onlar artık kurtarılması gereken birer kurban değildi. Onlar artık kurtunulması gereken birer cesetlerdi.
Bir adım daha... Atamadılar... Odada yankılanan 4 el silah sesinin de bunda etkisi büyüktü. Birer birer domino taşı gibi düşmüşlerdi yere... Alınlarının ortasından sızan küçük kırmızı sıvı artık tam anlamıyla birer ceset olduklarının nişanesiydi. İşte ölüm sessizliği dedikleri buydu. Ölüm hiç bu kadar hayat dolu olmamıştı... Havva onlara doğru ilerledi ve yere çömeldi hepsinin gözleri açıktı tek tek hepsinin gözlerini kapattı.
' Vücutları çok soğuk, ben de kendimi hissiz sanırdım. Uzun zamandır çoğu şeye tepki vermeyi bırakmıştım ama... Şunlara baksana Can. Meğer şımarıklık ediyormuşum sadece.'
Can yerdeki cesetlere bakarken, yakasındaki küçük mikrofona konuştu.
' Arkadaşlar hasta odalarında kayıp deneklerden birkaç tanesiyle karşılaştık... Onları öldürmek zorunda kaldık. Onlardan uzak durun tehli-'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B24
Ficção CientíficaKaradeniz kıyılarında keşfedilen yeni bir tür çiçek ; misistis oderem mortis ( ölüm kokusu ) ilaç ( ! ) testi için seçilen 100 denek hayata geçirilmeyi bekleyen bir proje B24 Kapak tasarımı @Esranurner7'e aittir.