9. Bölüm

3.5K 251 1
                                    

     Kocası birden gülmeye başladı. Hafif, iç gıdıklayıcı ve sevimli bir sesti. Tanıdık gelen bir şeyler vardı sanki ama belki de duyduğu korku yüzünden böyle düşünüyordu. 

     Adam gelip arkadan kollarını Diana'nın titreyen bedenine doladı. Düşündüğünün aksine göbekli falan değildi. Gayet düz bir vücuda sahipti. Bedenini biraz daha ona bastırdı. Kaslıydı da. 

"İnsan değer verdiklerinin canını neden yaksın ki?" diye mırıldandı burnunu ensesine sürterken. Nefesi tertemizdi. Lanet olsun, ter de kokmuyordu. Şimdi neyle kötüleyecekti bu adamı! 

"Değer vermek... Siz benim değerimi parayla biçtiniz. Satın aldığınız bir mal gibi..." Sesine olabildğince zehir katmaya çalıştı ama adamın elleri yumuşacık içini ürperten dokunuşlarla kollarını okşarken bunu başarabilmesi mucize olurdu. Adam bir şey söylemedi. Sadece güldü.

     Kahretsin, dokunuşları o kadar deneyimli ve kendinden emindi ki daha hiçbir şey yapmadığı halde Diana'nın kalbi heyecanla atmaya başlamıştı. Dokunuşları kalçalarının hemen altında biten mor kombinzonunun üzerinden göğüslerine kayarken inleyip ona doğru kıvrılmamak için dudaklarını ısırdı. 

     Lanet olsun Diana, kendine gel! 

     Vücuduna hakim olmak o kadar zordu ki... Kendini tutamıyordu. Her hareketinde nefes alış verişi daha da hızlanıyordu. Üstelik sadece göğüslerini okşuyordu. Hayır, onlarla oyun oynuyordu. 

     Boştaki eliyle kızın ince belini kavradı ve kendi sert bedenine yasladı. Kalçasına değen şeyi hissedince Diana korkmak yerine daha da heyecanlandı. Tate'le bir kaç saat önce olanları saymazsak hayatında ilk defa hissediyordu bunu. Çok yabancı bir şeydi. Ama çok güzeldi. 

     Kocası boynuna ufak öpücükler kondurmaya başladı. Sıcak nefesi kollarını doladığı ufak vücudun baştan ayağa titremesine neden oluyordu. Dudakları kulağının altındaki hassas bölgeye kayınca genç kadının ağzından ufak bir inleme kaçtı. Kendini çok sabırsız hissediyordu. Başını hafifçe oynatarak dudaklarını kocasınınkilerle birleştirdi. Adamın kıkırtısını vücudunun derinliklerinde hissetti. 

     Karanlıkta hiçbir şey göremiyordu. Tek bir ışık zerresi bile yoktu. Ama bu onu tanıma isteğine engel değildi. Dudaklarını onunkilerden ayırdı. Bedenini döndürerek yüzüze olmaları gereke bir pozisyona getirdi. Kör karanlıkta dikkatle elini uzatarak yüzünü aradı. Parmakları yanağına denk gelmişti. 

     Yanağı gergin ve pürüzlüydü. Anladığı kadarıyla kirli sakalı vardı. Ama bu kötü değildi. Sert tüyler avcunu gıdıklıyor, kolundan başlayarak tüm vücuduna elektirik akımları gönderiyordu. Yoluna devam etti. Çenesi düzgün, belki biraz köşeliydi. Sakalından dolayı emin olamıyordu.Biraz daha yukarı hareket ederek düzgün burnuna ulaştı. Oradan gergin alnına vardı. Erkeksi bir yumuşaklığı vardı teninin. Yakışıklı gibi duruyordu. Eğer sakallarının altında pürüzlü, iğrenç bir yara izi yoksa yüzü çok çekici olmalıydı. Diana kendini olması için dua ederken buldu. Bu adama bu kadar çekilmesi yanlıştı. Soğuk olmalı, ondan uzak durmalıydı. Yanağında boydan boya mafya filmlerindeki gibi kocaman bir dikiş belki bunu sağlayabilirdi. Ahh, kimi kandırıyordu ki? 

"Araştırman bitti mi?" diye sordu adam o muhteşem ingiliz aksanıyla. Konuşması sesindeki muziplik ve merakla birleşince Diana gözlerini yumup onu dinlerken buldu kendini. Sabahtan akşama kadar onu dinleyebilirdi. 

    Bunun yerine sağ elini uzatıp yanağını okşadı. "Kimsin sen?" diye fısıldadı. Ama kocası kıkırdadı ve onu kucağına alarak yatağa taşıdı. Kucağındayken Diana onun kaslarının gücünü hissettmişti.Çok güçlüydü. İstese boynunu kibrit gibi iki parmağıyla kırabilirdi. Halbuki dokunuşları ne kadar da nazik ve yumuşaktı! 

     Diana biraz kendine gelmişti. Artık planını uygulama zamanıydı. Yakışıklı olması kendini satın aldığı gerçeğini değiştirmiyordu. Yatağa sırt üstü uzandı. Hiç kıpırdamadan yatacak ve onun işini bitimesini bekleyecekti. Korkusu yok denecek kadar azalmıştı. Kocasının ona karşı nazik olacağı belliydi. Onun hakkında bu kadar şey biliyorsa bakire olduğunu da biliyor olmalıydı. Elbette ki hareketlerini buna göre ayarlardı. Değil mi? 

      Diana'nın kararlılığının sadece on saniye sürmesi içler acısıydı. Kocası kombinezonunun üstünü çıkarıp göğüslerinden birini dudaklarıyla okşamaya başladığı an kıvranmaya başlamıştı bile. Vücudu sıcak bir denizin ortasına düşmüştü sanki. Zevk dolu bir deniz. Dalgaları bedenine vurdukça bedeninin hakimiyetini gittikçe daha da çok kaybediyordu. 

     Sihirli ve deneyimli parmakları takımın ikinci parçasının içine süzülünce tamamen kendini kaybetti. Parmak uçları hassas kıvrımlarında ustalıkla gezinirken kıpırdamadan yatmasının imkanı yoktu. Bedeni iradesi dışında hareketleniyor, ona cevap veriyordu. Belini kaldırarak elini daha çok hissetmek istiyordu. 

     Bir an sonra parak uçları öyle bir nokta buldu ki tüm vücudu kapıldığı zevk akımıyla titremeye başladı. İnlemelerini içinde tutamıyordu artık. Kalbi göğüs kafesinde gümbürdüyor ama bacaklarının arasında atıyordu. Kendini sakinleştirmek için o da kocasının bedenini okşadı. Ellerini güçlü göğsünde, sert sırt kaslarında ve belinde gezdirdi. Biraz daha aşağı inerek kadınsı bir iç güdüyle düğmelerini çözerek pantolonunun içine süzüldü. 

      Kocası derinden gelen bir sesle inledi. Elini iterek kendinden uzaklaştırdı. Tek hareketle üstünde ne var ne yoksa çıkardı. çıplak olarak Diana'nın üzerine uzandı. Kızın korkuyla beklediği an gelmişti. Acıdan olmasa bile üzerindeki adamın ağırlığıyla ezilip ölecekti. Ama hiçbir şey hissetmiyordu. Kocası ağırlığının çoğunu dirseklerine yüklemişti. Elini uzatarak kızın saçlarını okşadı. 

"Bana güveniyor musun?" diye sordu o harika, tutkudan boğuk çıkan sesiyle. Diana cevap için düşünmemişti bile.

"Evet." diye fısıldadı. İşte o an Diana hissettiği sertlikle gözlerini yumdu. Adam çok yavaş hareket ediyordu. Kaslarının gerilişinden bunun onu ne kadar zorladığını anlayabiliyordu. Bir an sonra hissettiği acıyla kaskatı kesildi. Artık bakire değildi. Bundan pişmanlık duymuyordu. Zaten acı geldiği gibi yok olmuştu. Yine de adam kıpırdamamış, yüzünü ve saçlarını okşayarak Diana'nın acısının geçmesini bekliyordu. 

    Oysa ki Diana onu beklerken titremeye başlamıştı. Arzu, ihtiras ve tutkuyla istiyordu onu. Bir sürprizle onu karşılamaya karar verdi. Kalçalarını kaldırarak adamın işini kolaylaştırdı. İnlemeleri bedenleri gibi bir çıkmıştı. Yavaş yavaş başlayan hareketleri gittikçe daha hızlı, vahşi ama tutkulu olmaya başladı. Ritmi çok çabuk kapmışlardı. Aynı anda hareket ediyor, karşısındakinin zevkini kendilerininkinden öne koyuyorlardı. Bir süre sonra ikisi de kontrolden çıktılar.

      İlk önce Diana bir çığlık eşliğinde yürek parçalayan o muhteşem hissi yaşadı. Hemen ardından kocası da kendini zevke bıraktı. İkisi de kaslarını hissetmiyordu. Genç adam kendini zolayarak kadını daha fazla incitmemek için yana yuvarlandı. Ama ondan uzak kalmaya dayanamıyordu. Diana'yı da yanına çekerek kollarının arasına hapsetti. 

"İyi misin? Canını yakmadım, değil mi?" diye sordu. Sesindeki endişe aksanını daha da belirgin hale getirmişti. Diana'nın gözlerinden bir damla süzüldü. Ama bu sefer mutluluktan ağlıyordu. Bu... az önce aralarında geçen şey o kadar mükemmeldi ki. Dünya üzerinde daha güzel bir şey olamazdı. Evet, biraz vahşi ve sertti. Ama bir o kadar da tutku dolu ve yumuşacıktı. İçinde her güzellikten bir parça vardı. 

"Ben iyiyim." dedi yorgun ama mutlu bir tonda. "Canımı yakmadın." 

     Kocası iç geçirdi ve daha sıkı sarıldı. Diana o güçlü kollarda olmaktan memnundu. Orada kendini sevilmiş ve korunmuş hissediyordu. Çok uykusu gelmişti ve bedeni sıcacıktı. Kendini ona daha çok bastırarak huzurla gözlerini yumdu. Uykuya dalmadan hemen önce kocasının "Ben sana değer biçmedim Diana. Tüm servetimi ayaklarının altına serdim." diye fısıldadığını duydu. Ve sonra mutluluk dolu karanlık onu sararak başka alemlere sürükledi. 

Aşk OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin