Ulusun için, benim için hizmet edeceksin demişti Oswald. İlgimi çeken ulusuma yada Oswald'a hizmet etmek değildi . İlgimi çeken ailem hakkında ulaşabileceğim bilgilerdi. Onları hatırlayamıyordum. Çok istiyordum ama olmuyordu işte. Aklıma yeniden onun adı geldi, Meredith. Onun adını duyduğum an hissettiğim duygular ufak bir toz bulutu gibi bir anda yok olmuştu. Sanki hiç var olmamışlar gibi. Sanki o isim hiçbir anlam ifade etmiyomuş gibi...
Sonuçta ne yapmıştım? Oswald'ın üstü kapalı bu emrini hemen kabul etmiştim. Aslında bu önüme konulmuş bir seçenek olsaydı da bunu seçerdim. Askerlerden haz etmesemde ailem için seçmek zorunda olurdum. Odama doğru yürürken kafamda bu düşünceler dönüp duruyordu. Kapımın önüne geldiğim anda başka bir şeyi idrak ettim. Ailem için seçtiğim yolda arkadaşlarımdan vazgeçmiştim. Onlar adeta benim ikinci ailemdi ve bir asker olacaksam bu onları göremeyeceğim anlamına gelirdi. Bahsettiğim şey onlarla aynı odada kalmak, birlikte derslere girmek yada aynı yemekhanede oturmak değildi. Bahsettiğim şey onların bir ay sonra bölgeden gidecek olmalarıydı. Hemde bir daha dönmemek üzere. Bense burada kalmaya mahkum olacaktım. Ailem hakkındaki bilgiler için neler feda etmiştim ben böyle?
Şortumun cebinden çıkardığım metal kartı kapının hemen yanındaki bölgeye okuttum ve içeri girdim. Chris ve Taylor'da kızlarla birlikte beni bekliyorlardı. İçeri girer girmez hepsi üzerime atladı.
"Yansıma aşkına, Crystal! Bir an hiç gelmeyeceksin sandım!" dedi Mae sıkıca sarılarak.
"Meraktan ölüyorduk! Orada aklından ne geçiyordu senin?! Bizi öldürmek mi istiyorsun?!" Olivia beni azarladıktan hemen sonra sıkıca sarıldı.
"İyi misin, canım? Oswald'ın elinden nasıl kurtuldun?" dedi Chris bir elini omzuma koyarak.
"Sana bir şey olacak diye çok korktum!" dedi Taylor bir yandan ağlayıp bir yandan da hepimize sarılırken. Bir iki adım geriledim ve ellerimi sakinleşmeleri için hafifçe kaldırdım.
"Tamam, sakin olun. Her şey yolunda ve gayet iyiyim. Bakın, hala tek parçayım." dedim gülümseyerek. Taylor burnunu yüksek sesle çekti ve gözyaşlarını koluyla sildi. Artık hepsi daha rahatlamış bakıyordu.
"Peki o zaman her şeyi en ince ayrıntısıyla anlatıyorsun. Hadi." dedi Mae yatağının üstüne oturarak. Herkes bir yere oturdu ama ben ayakta kaldım. Anlatmak zorunda olduğum şey yerimde durmamı güçleştiriyordu bu yüzden kıpır kıpırdım.
"Tamam anlatacağım ama önce siz. Ben gittikten sonra önemli bir şey oldu mu? Sözde hainle ilgili?" Olivia anlatmaya başladı.
"Siz gittikten hemen sonra bir kargaşa koptu. Herkes delirmiş gibiydi. Herkesi geç biz delirmiştik. Sen götürülmüştün ve bizim elimizden gelen tek şey gidişine bakmak olmuştu. Garip olan şeyse partide haini tanıyan bir kişi bile olmamasıydı. Herhalde çocuk süper asosyal biri. Düşenebiliyor musunuz? Bir arkadaşı bile yok. Herneyse sonra askerler toplandı. Ve Vincent'ın emriyle partiden ayrıldılar. Eminim bilgi almak için kendi üstlerini sıkıştırmaya gitmişlerdir. Tabi biz ezik normaller öylece kalakaldık. Bilgi alamıyorduk, tadımız da kaçmıştı bu yüzden çoğu normal partiden erken ayrıldık. Muhtemelen artık kimse kalmamıştır. Buraya gelene kadar başına kötü bir şeyler geldiğinden emindik, Crystal. Çok korktuk. Peki ya sen, hain hakkında bir şeyler öğrendin mi?"
"Birincisi o hain değil. İkincisi de odasından çıkmadan önce Oswald'a sordum iyileştikten sonra asker adaylığına devam edeceğini söyledi. Ama cezası hakkında bilgi almamız yasak." dedim. Aklıma Oswald'ın sözleri geldi. Bölgemizde gizlilik esastır.
"Nasıl hain değil? Hem onun yanına gittiğinde sana ne söyledi? Of kızım bu sapık falan olmasın senin adını nereden biliyordu?" Mae'in soru yağmuru sezonu açılmıştı. Odada volta atarken sorularını yanıtlamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA
FantasyGözlerimi yavaşça yukarı kaydırdım. Bir çift karanlık... Tek gördüğüm bir çift karanlıktı ve beni içine çekiyordu. O karanlığın içinde kalp atışlarım vardı. Dağılmış ve ufalanmış aklım vardı. Her zerremin titremesine sebep olan o his vardı. Korkuyo...