Bölüm 1

2.5K 201 66
                                    

Yıl 2200 Nisan ayının 27 si yani günlerden çarşamba. 3 dünya savaşı çıkmıştı. Türkiye de savaşa katılmıştı. Kuzey ve güney kore ittifakı ile Rusya Amerika ittifakı savaşıyorlardı. Savaş yavaş yavaş bitmek üzereydi. Amerika ve Rusya kazanmak üzereydiler. Bunu kabul edemeyen Türk kore ittifakı pusuya düşürme çabaları yapmayı planladılar. Donald Trump ve Vladimir putin zafer kutlaması için bir parti hazırlıyorlardı. Tabi Türk sniperları onların gelmesini bekliyorlardı. Bu sırada ana karakterimiz bora bunların hiçbirinde yoktu. O bir sniper olabilirdi ama silah teknolojisi ile daha çok ilgileniyordu. Sniperları daha da elverişli şekilde geliştiriyordu. Laboratuvarında yeni bir sniper yapıyordu. Elektrik enerjisini gama ışınına dönüştürüp kurşun ve barut kullanmaktan vazgeçirmek için. Yeni silahı hazırdı. Sadece şarj olması gerekiyordu. Bu silahın tek sıkıntısıydı. Silahın yüksek bir gücü vardı ama şarjının dolması büyük bir sorundu ama bora buna da bir çözüm araştırıyordu. Mermi olarak kullanılan enerjiyi bir kutuya depolamaya ve içinde en az 5 ışın atan bir depolama kutusu yapıyordu. Bu kısa süreli bir çözümdü. Gene de kutuların dolması silaha doldurmaktan daha uzun sürüyordu. 1 ışın mermisinin dolması bir gün sürüyordu. Silahı ve mermilerini doldurmuştu. Şimdi ise savunma sırası gelmişti. Ona da daha önce yaptığı elektronik zırhı taktı. Bu zırh ona gelen gücü geri yansıtma ya da emerek kendini şarj etmeye dayalı bir sisteme dayanıyor. Zırhını direk üstüne taktı ve kapıya doğru kendisini hizaladı. Dışarı doğru yavaş adımlarla kapıya doğru gidiyordu. O sırada kapıdan geçti ve etraf karardı. Kapı arkasına kapandı ve ortadan kayboldu. Bora ne olduğunu anlayamamıştı. Etrafı kapkaranlık bir şekilde idi. Yanında ki gama sniperdan az bir ışık etrafı aydınlatıyordu. Etrafına her yere bakıyordu ama etraf simsiyahtı. O sırada siyahlar içinden beyaz bir küre yavaş yavaş ona doğru yaklaştı.

'Merhaba insanoğlu. Ben farklı bir gezenin tanrısı olan Aurayım. Senden gezegenimdeki savaşı bitirmeni ve gezegenimi geliştirmeni istiyorum. Eğer kabul edersen buna karşılık 3 dilek hakkı veriyorum. Ne dersin?'

Bora ilk başta şaşırmıştı. Bir tanrı ondan bir şey istiyordu. Tanrı demek yanlış olabilir. Tanrıça demeliydi ama sonra düşündü. Tanrılarda cinsiyet var mıydı ki? Bora bir bilim insanıydı. Bu yüzden yeni keşifler yapması oldukça işine yarardı. Kim bilir belki icatlarında bir çağ açabilirdi.

"Tanrıça teklifinizi kabul ediyorum. Üç dileğime gelirsek silahım elektrik enerjisi ile çalışıyor bu silahımı o dünyaya götürmeyi ve bu elektrik enerjisinde bir şeyler yapılmasını istiyorum. Ayrıca zırhımı da"

Tanrıça bir süre sustu. Bora bu kadar şeyin fazla olduğunu düşündü. Sanırım daha küçük şeyler istemeliydi.

'Silahını ve zırhını götürmeni dilekten saymıyorum. Onu götürmene izin veririm ama sen yeniden doğucaksın. Silahı ruh silahın olarak oluşturabilirim. Elektrikle çalışıyor dedin değil mi? Bu da hiç sorun değil sana 10 seviye elektrik elementini bahşedebilirim. Kaldı geriye 2 dilek hakkın.'

Bora şaşırmıştı. Element derken büyülerin olduğu bir diyara mı geçiş yapıyordu. Bu onu daha da heyecanlaştırmıştı. Sonra ilerde işine yarayacak şeyler düşünmeye başlamıştı. 2 dilek hakkı kalmıştı. Sonra aklına bir şey daha geldi.

"Sizin kendi gezegeninizdeki bütün bilgileri istiyorum. Teknoloji, tarih, coğrafya yani kısacası bütün bilgiler."

Tanrıça bir süre daha düşündü. Sonra konuşmasına devam etti.

"Üzgünüm ama bunu gerçekleştiremem. Ben baş tanrıça Ana element tanrıçasıyım. Çoğu şeye yetkim var ama bilgiye gelince bilgi tanrısı buna izin vermiyor ama üzülmene gerek yok sana hızlı öğrenme yeteneği verebilirim. Bu sayede kitapları okumadan sadece dokunduğun kitabı direk ezberleyebilirsin.'

Nişancı And Lucifer (Durduruldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin