Bölüm 19

964 145 41
                                    

1 yıldır bu hapisin içindeyim. Her gün intikam ateşi ile yanıp duruyorum. Sevdiğim kadını elimden aldıkları için elf ırkından nefret ediyorum. 1 yıl içinde ne mi oldu? Hemen açıklayayım. 1 yıldır o iğrenç prensesin bana bakışlarından, bana eziyet etmesinden sıkıldım. Tek yanımda olan Ka vardı. Afrodit bile beni terk etmişti. Aramız demek ki o kadar iyi değilmiş.

"Tanrılardan biri bile yardım etmiyor!"

Bağırmam yüzünden uyuyan Ka uyanmıştı. Gözlerini elleri ile avuşturduktan sonra bana baktı.

"Tanrılar bize yardım etmez çocuk. Bizim gibi işe yaramaz insanları ne yapsınlar. Onlar için bazen kurban, bazen de materyaliz. Tanrılar inananları sayesinde güçlüler. O yüzden uzun süre önce inanmayı bıraktım."

Ka doğru söylüyordu. Kısa bir süre önce istatistiklerimi kontrol ettiğimde farkettiğimde kutsamalarım gitmişti.

Ayrıca birkaç yeteneğimde gitmişti. Hızlı öğrenme ve depolamayı artık kullanamıyordum. Tanrılar dan bir tek Değerlendirme kalmıştı ki o da zaten farklı dünyadan gelenlere özgü bir yetenekmiş.

"Ka burda bir yıldır senleyim ama bana neden hapse atıldığını hiç söylemedin."

O sırada Ka ufak demir parmaklıklardan dışarı baktı.

"Sadece zamanı bekliyordum çocuk. Sanırım zamanı da geldi. Ben aslında düşmüş bir şeytan lorduyum. Gücüm artık yok denecek derecede az. Normal bir insan ile karşılaştırılabilir. Buraya uzun zaman önce geldim. 1000 yıldır buradayım. Komutanlarımdan biri gücümü kıskandığı için benim kendi ordumla birlikte beni yok etmeye çalıştılar. Elflerde fırsattan istifade intikam almak için bana saldırıp rehin aldılar. İdam etmeye çalıştılar ama ben ölümsüzüm o yüzden de beni buraya attılar. Ben sadece halkını bile koruyamayan işe yaramaz düşmüş bir lordum. "

İlk başta inanmamıştım ama gözleri hiç yalan söylüyor gibi durmuyordu.

" Burdan çıkarsak ne yapmayı düşünüyorsun? "

O anda bir yıl boyunca Ka'nın ilk defa güldüğünü gördüm.

" Çocuk hayallerle yaşamak güzel bir şeydir ama onlara bağlı kalıp hayatını yürütemezsin. Tabi senin düşüncende normal karşılanabilir. Her mahkum hapishaneden çıkmayı hayal eder ama acı gerçek elbet bir gün gelir."

Ka sözünü bitirdiğinde akşama kadar konuşmadık. Sonra yataklarımıza geçtik ve uyuduk.

Gözlerimi açtığımda karanlık bir yerdeydim. Etrafımda hiçbir şey yoktu. O sırada etraftaki karanlıktan daha karanlık bir gölge çıktı. Bu Hiçlik tanrısı Anydi.

" Evlat uzun süredir görüşmüyoruz."

Any gördüğüm anda ağzımdan kan kusasım geldi.

"S-sen ne yüzle buraya geliyorsun! Beni bırakıp gittikten sonra... Beni nasıl bırakırsın. Sana güvenmiştim."

O sırada yere çöktüm ve gözyaşlarım akmaya başladı.

"Üzgünüm Barnaby. Böyle olsun istemedim. Tanrılar toplandılar ve bir karar verdiler. Senin artık bir suç işlediğin için tanrıların kutsamasına layık olmadığını gördüler ve... "

Bütün kan beynime sıçramıştı. Sözünü kestim.

"Suç mu? Suç mu işlemişim ben! Orda olanları görmediniz mi? Sevdiğim kadına iftira atıldı! Hatta öldürüldü! Bu bir suç mu?"

Any derin bir nefes alop verdi.

"Barnaby sana bir sorum var. Sevdiğin kadının öldüğünü kendi gözlerinle gördün mü?"

O anda gözlerim açıldı. Duyduklarımı anlamıyordum.

"Sen ne demek istiyorsun?"

Gözlerimin içine baktı. O gözleri sanki beni boşluğa çekiyormuş gibi hissettim.

"Julia ölmedi Barnaby. Tam aksine o da bu planın bir parçası. Seni uyarmak istedim ama diğer tanrılar beni engelledi. Buraya gelerek çok büyük bir risk alıyorum. Biz tanrılar için bir kural vardır. 'asla insan dünyasına karışma.' Yani beni anlaman gerekiyor Barnaby."

O sırada beynimden bir darbe almıştım. Bu duyduklarım gerçek olamazdı.

" O zaman bu hapishanede kalmamım amacı ne? Ben neden burdayım? Bunca kinim ve nefretim boşuna mıydı? "

Any'nin suratına baktığımda öfke gördüm.

" Hayır Barnaby boşuna değildi. Şimdi kuralları bozarak sana 'Özümseme' yeteneğini veriyorum. Hemde tam gücü ile. Senden isteğim şu. Sana bunu verdiğimde ben yok olmuş olucam. Çünkü tanrıların bile üstündeki bir gücü yok sayıyorum. Senden istediğim intikamını al. Herkesten. Tanrılardan, elflerden sana yanlış yapan herkesten. Yeni tanrı ol! Hatta bir orcilum ol! Git Barnaby! Git! "

O sırada ayağı kalkmıştım. Any'nin son sözleri kulağımda çınlıyordu hala. Orcilum da neydi?

" Hey Barnaby sorun ne kabus mu gördün?"

O sırada Ka bana endişeli gözlerle bakıyordu.

" Hey lanet köpekler! Bir uyutmadınız insanı. Umarım cezasına hazırsınızdır."

O sırada bir gardiyan bize doğru elinde bir kırbaç ile geliyordu. Demir parmaklıkların arkasından Ka'ya vurmaya başladı.

"Özür dileriz efendim. Size uyandırmak istemedik. Lütfen bizi bağışlayın. "

Gardiyanın yüzünde iğrenç bir gülümseme vardı.

" Siz iğrenç köpekler nasıl yalvaracağını biliyorsunuz ama nasıl davranacağınızı bilmiyorsunuz. Sizi biraz eğitime sokmak gerekiyor. Hmm. Sanırım bu değnek işimi görür. Bunu kıçına girerken seyretmeyi iple çekiyorum. Hahahahaha!"

Gardiyan ne olduğunu bile anlamadan üzerine atlamıştım. Şaşkın yüz ifadesi ile bana bakıyordu.

"S-sen hücreden nasıl çıktın."

Ona bakışlarım bir şeytanı andırıyor olsa gerek çünkü korktuğu her halinden belliydi.

"Onu bunu bırakta asıl bu değnek senin kıçına girerse nasıl tepki verirsin?"

O sırada şaşkın yaz ifadesinden acı dolu ifadesine çok hızlıca bir geçiş yapmıştı. Evet, gerçekten de değneği kıçına sokmuştum.

"Seni köpek! İntikamımı alıcam!"

Onu acıyan gözlerle bakıp güldüm.

"Sanırım o biraz mümkün değil."

Ka bana şaşkın gözlerle bakıyordu.

"Barnaby. Gardiyan nerede?"

Ka'ya umursamaz bir bakış attım.

"Bilmem? Sence nerde?"

Özümseme lv1000

Ka'nın demir çubuklarını da özümsedikten sonra onu yavaşça ayağa kaldırdım.

"Ka intikam partisine hazır mısın?"

Ka'nın o gözlerindeki şeytanilik beni bile etkilemişti. Adamın gözleri şeytan lordu olduğunu her halinden anlatıyordu. Üstünü silkeledikten sonra bana baktı.

"Hadi şu partiyi başlatalım."

Bu bölüm biraz kısa çünkü yazar yorgun. Hayattan bezmiş. 6 tane 1 var karnesinde. Ölümle burun buruna. Cuma günü ölmeyi bekliyor. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.





Nişancı And Lucifer (Durduruldu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin