Çok zaman olmadı vazgeçeli. Hayat saten bir yorgan haline gelmişti benim için. Yaşamak güzel, fakat ben hayatı yönlendiremiyordum bir türlü; üzerimden kayıp gidiyordu. Ona sımsıkı sarılmam lazımdı fakat ben başaramıyordum bunu ve ömür boyu da yapamayacağıma kani olmuştum.
Zaman acımasızca kum saatindeki kumları üzerime döküyordu. Eğer bir defa gelmişsem hayata bu muydu yaşayacağım.Hayatımın doruk noktasını hatırlıyorum. Bütün şartların lehime geliştiği gün o gündü. O gün, hayatımın ay tutulması, galaksimdeki kuyruklu yıldızın kuyruğunu kaydırması gibi bir şeydi benim için. Düğün gecesine herhalde en az hazırlanan kişi bendim. O gün benim günümdü. Fakat ertesi gün için aynı şeyi söyleyemem. Ertesi gün hayatla ilgili şüphelerimin geri geldiği gündü.
Üniversitede dersten çıkışta Sanem yanıma geldi ve her zamanki alaycı gamzeli gülümsemesini kullanarak :
- Bu akşam hiç kimseye randevu verme bebiş, benimlesin.
- Siktir git Sanem hafta içi takılamayacağımı biliyorsun.
- Babanı ben ikna ederim merak etme senle kardeşimi takas edeceğim.
- Babam kıvırcığa dayanamaz, akşam karakolda biter.
- Merak etme glutensiz şeker, kıvırcığı tembihlerim ben. Baban ne derse o.
- Bu durumda kıvırcığın ağzından ses çıkarmaması ve sakarlık yapmaması lazım. Bu da Bülent Ersoy'un namuslu bir erkek olması gibi bir durum yani.
- Bebiş yokuş yapma bana, eldeki malzeme bu. Tamam kabul ediyorum : Kardeşim çok konuşan ve aynı zamanda sakar bir mahluk. Bugüne kadar bana şikayet etmeyen kız arkadaşı olmadı. Ama napalım yani, bütün iyi genler bende toplanmış.
- Sende mi? Sanem bugün bir iltifat mı aldın ya da biri sana güzel mi baktı doğru söyle.
- Nerden bildin?
- Aptal sarışın! 2 tane soru sordum sana.
- Bak bebiş ben iltifat aldığımda kıçım kalkmaz taam mı?
- Kalkmış kalkacağı kadar.
- Gül yüzlüm gel be bu akşam kırma beni.
- Nereye kız?
- Kuzenimin düğünü var bu akşam. Ben de en sevdiğim arkadaş jokeri olarak seni seçtim. Kır düğünü kız, çicekli böcekli.
- Tamam demiyorum, dükkana varınca iş durumuna bakıp arayım seni olur mu? İş azsa belki kıvırcığa gerek bile kalmaz.
- Kız çok naz yaptın. İyi tipler gelir. Benim kuzende çevre vardır bakarsın sana da bir prens denk gelir ha?
- Benim de babam avukat olsa harika bir ekolojim olurdu. Şımarık kuzenini tutmam ama senin hatırına bakacağım. İlk defa saç baş yapmadan bir düğüne gitmiş olacağım. Neyse vakit kaybetmeyelim o zaman, ben dükkana geçince ararım seni, ona göre yollarsın kıvırcığı.
- Tamam canımın içi. Ben de Rıfo'ya gidip pasta cila yaptırayım kendime. Bak akşam benim seçtiğime sulanmak yok ha, baştan söyleyeyim.
- Alemsin sen, ha bu arada düğün nerede?
- Sazlı Bahçe'de sizin dükkana yaķın bir tanem, ben sana konum atarım.Aķşamın içerisinde yorgunluğumu götürüyordum dükkana. Kafam allak bullak olmuştu derslerden sonra. Otobüste sevdiğim müzik bile beni motive etmedi. İndikten sonra adımlarım hızlandı. Düğüne 2 saat vardı. Dükkana ne kadar çabuk varırsam o kadar iyiydi. Dükkanın sokağına dönmeden mavi rüzgar, güzel bir koku sunmuştu bana. Bu annemin kokusuydu. Bir süreliğine annem aklıma gelmişti. Az yaşadı annem, çabuk uçtu göklere. Onun için, ne zaman annemi hatırlasam, hızlı bir şekilde onu kafamdan atmaya çalışıyorum. Çünkü birkaç defa o girdabın içine girmiştim. Fakat bu sefer kolay atamamıştım onu. Babamın sesiyle dünyaya döndüm.
- Belgin, nerdesin be kızım? Müşteriler isyanda, hiçbirinin yüzü gülmüyor.
- Tamam baba ne yapabilirim, anca gelebildim. Ders çıkışında Sanem'le lafladık biraz. Onu da mı yapmayayım?
- Tamam kızım bir de senin tribini çekmeyeyim. Soğanları keser misin? Eee dersler nasıl gidiyor?
- Daha yeni başladık. Fakat üniversite hiç hayal ettiğim gibi bir yer değilmiş.
- Kızım vazgeçeceksen peşin peşin söyle. Ben de hiç uğraşmayayım, ateşiydi, malzemesiydi, çöpüydü, tribiydi. 2 emekli maaşı kardeşinin okul masrafları ile bizimkilere yeter de artar bile, gül gibi geçiniriz. Ben de yaşadığımı bilirim.
- Baba, bu büfenin sana da iyi geldiğini görüyorum. Önceki gibi değilsin, alkolden uzaksın, boş boş oturmuyorsun. Hem 3 ay geçmesine rağmen bereketi de iyi.
- İyi çok şüķür de. Kızım zorluk olmadan güzellik olmaz, sen de sabret biraz. O kadar çalıştın üniversite için hemen vazgeçme.
- Haklısın galiba. Soğanlar tamam. Baba sana bir şey soracağım.
- Sor kızım. Domatesler dolapta. Evet seni dinliyorum.
- Şey bu akşam Sanem'in kuzeninin düğünü varmış. Kır düğünü olacakmış Sazlı Bahçe'de. Sanem beni de davet etti, gidebilir miyim?
- Kızım burası ne olacak? Akşam daha kalabalık oluyor, gündüz bir şekilde idare ediyorum da, akşam tek kişi yetiştiremem işleri.
- Onu da düşündük biz. Sanem'in kardeşi yardıma gelecek sana.
- Vallahi pes, korkulur sizden. Olmuşsunuz siz.
- Tamam mı baba?
- Peki oldu kızım çok geç kalma olur mu?
- Kalmam o zaman Sanem'i arıyorum kıvırcığı göndersin.
- Kızım biz çiğ köfteci değil tostçuyuz biliyorsun de mi? Kıvırcık kullanmıyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kitap
AdventureHayaller bittiğinde siyah kitap başlar. Kurallar farklıdır, insanlar aynıdır; fakat insanların bu kitapta geçen süreleri farklıdır.