- İyi günler.
- Buyrun.
- Bir yarım karışık, bir de sade gazoz.
- Ben hazır olunca size haber vereyim, oturabilirsiniz.
- Siz Belgin'in babası mısınız?
- Evet. Siz nereden biliyorsunuz?
- Ben onun üniversiteden arkadaşıyım.
- Anlamadım.
- Size bahsetmemiştir kesin.
- Belgin bana tüm arkadaşlarından bahseder.
- Ben listede yok muyum? Kusura bakmazsınız size bir fotoğraf göstereyim.Ceketinin iç cebinden çıkardığı fotoğraf dijital teknoloji ile ikisinin bir araya geldiği bir ana aitti. Arkada turuncu güneş, önde ikisi. Profesyonel bir göz, gölgelerden, ışığın yönünden kendisinin resme sonradan montaj edilmiş, yamanmış olduğunu anlardı. Fakat dijital teknolojiden bihaber bir büfeci için bu fotoğraf, onun söylediğini doğruluyordu.
- Gönül isterdi ki bunu Belgin'den öğrenin. Bir baba için yaşanması istenmeyen bir durum olduğunu anlayabiliyorum. Bu yüzden sizin karşınızdayım.
Halil bey, karşısındaki adam geldiğinden beri kendisini derin lacivert suların altında nefessiz kalmış gibi hissediyordu. Bu olaydan kurtulup çabuk su üstüne çıkması lazımdı.
- Sen neyin peşindesin, bas git kardeşim.
- Bakın ben sizi işinizin başınızda rahatsız etmek istemezdim, ama ben sizden izin almaya geldim.
- Haydaa bela mısın kardeşim?
- Bakın direkt konuya gireyim o zaman, akşam için kızınızla grubumuzdan bir arkadaşın düğününe gitmek istiyorum.
- Nedir bu şimdi? Dalga mı geçiyorsun benimle? Ben seni tanımadan nasıl izin vereyim?
- Hassasiyetinizi anlıyorum. Ben doğu kökenliyim, bizde ata önemlidir, onların rızası olmadan bir işe girişilmez. Eminim ki Belgin okuldan geldiğinde benden yine size bahsetmeyecek. Ama bunu bilmek sizin hakkınız ve biz sadece arkadaşız.Halil bey durum karşısında şaşkınlığını gizleyemedi, adeta buz devrindeki gözü seyreyen sincap gibi donakalmıştı. Gözünden sakındığı kızı elinden kayıp gidiyor muydu? Bir şey söylemesi gerekiyordu karşısındaki çocuğa. Aslında o an en çok istediği, sucuk kestiği bıçağı bu çocuk üzerinde denemek ya da herkesin ortasında çocuğu anadan doğma soyup geldiği yere göndermekti. Fakat sonra beyni, ihtimal kapılarını aralamaya başladı : Çocuk büyük ihtimal doğru söylüyordu. İzin vermezse, her halikarda Belgin istediğini yapacak ve bu çocukla düğüne gidecekti. O zaman daha kötü bir durum olacak ve bu çocuk karşısında söylediği sözün bir hükmü kalmayacaktı.
- Akşam gelirsin.
- Nasıl?
- Akşam gelir, gözümün önünde Belgin'e sorarsın, o karar verir seninle gidip gitmeyeceğine.
- Siz önce gitmesine izin verin de, gerisi kolay. Çok teşekkür ederim, bana tahammülünüz için. Böyle tanışmak istemezdim sizinle, kusura bakmayın rahatsız ettiğim için.
Vahit'teki özgüven fazlası Halil bey'i ürkütmüştü. Vahit'in cevabı karşısında Halil bey bir süre sessiz kalıp, onu incelemeyi tercih etti. Çocuk uyanık ve ağzı laf yapan birine benziyordu. Anne-babadan kopuk, kendi kafasına göre hareket eden playboy tipler gibiydi. Bir gün, karşısına elbette kocalık için aday adayları gelecekti, fakat kendisinin oy vermek zorunda kalacağı tip, kesinlikle Vahit'in tipi değildi.
- Hadi kardeşim, ben sana söyleyeceğimi söyledim.
Vahit büfeden uzaklaşırken, Halil bey arkasından bakmadı bile, işine devam etti. Siparişleri hazırlarken, bir yandan kafasında kızının üniversiteden bu yana olan hallerini tarttı. Bu olabilir miydi, mümkün müydü? Bir süre sonra, bunun mümkün olabileceğine kanaat getirdi. Fakat kızının bunu kendisi ile paylaşmamasını hazmedemiyordu. Sanki varlığı anlamsız hale gelmişti. Halil bey yaptığı işi ezbere ve normalden daha hızlı yapmaya başladı. Kafasının içinde dolaşan kurt onu rahat bırakmıyordu. Akşam için kesinlikle kurdun sor dediği o soruyu sormayacaktı kızına. Kızının anlatmasını bekleyecekti. Bu duruma hemen karşı çıkarsa, Belgin daha da uzaklaşırdı ondan. Playboy akşam geldiğinde, onun kızına bakmasına bile tanık olmak istemiyordu. Yeteri kadar süre almıştı hayatında. Bu yüzden onu uzaktan izleyecekti. Bu arada, turuncu güneşin önündeki sahte kahraman akşam gelecekti, kesin gelecekti. Yan dükkandaki komşu haber verecekti ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kitap
AdventureHayaller bittiğinde siyah kitap başlar. Kurallar farklıdır, insanlar aynıdır; fakat insanların bu kitapta geçen süreleri farklıdır.