"nocturne"

59 8 0
                                    

    pencereden vuran soğuk hava, titretiyordu genç adamı. çift kişilik yatağın öbür yanı boştu ve ağlamaktan şişen gözlerini aralayamıyordu, zira bir ışık hüzmesi düşseydi ay gözlerine, salınıverirdi yıldızlar elmacıklarına. yutuyordu hıçkırıklarını ve uyanık tutuyordu kendisini sınırsız rüzgar ile. duyuyordu sesini dans eden perdelerinin. umursamadı. kendisine izin verdi bir müddet etrafında olan biteni görmeye, ay gözlerini aralamaya. sanki pusuda bekliyormuşçasına bir yıldız kaydı elmacıklarından galaksi dudaklara. 

    narin elini bastırdı ağzına ve bir hıçkırığını daha feda etmek istemedi. titriyordu ama soğuktan değildi bu titreme. içi üşüyordu, yatağın öbür tarafı üşüyordu ve elleri yalnızca özleminden titriyordu.

    dalıp gitmişken kendi yıldızlarına, sesini duydu anahtar şıngırtısının. umut papatyaları çiçek açtı göğsünün sol yanından. yalpalayarak koşuyor ve atlayarak iniyordu evin merdivenlerini. sese ulaştığında ise dizlerinin yerle bütünleştiğine tanık oldu. kim taehyung tüm yaralarıyla, tüm acılarıyla ve tüm kaybetmişlikleriyle karşısında dikiliyordu. yerdeki adama doğru birkaç adım atarak arayı kapattı ve kollarını doladı ince bele. hafızasında çanlar çalan kokusu kelebeklerin kanat çırpmasına sebep oldu. "ah, sevgili jung hoseok..." diye fısıldadı sanki ismi söylenen en güzel şarkıymışçasına. 

    hıçkırıklarını artık tutmaya özen göstermiyordu jung, sıcaklığın kollarındaydı.. ay gözlerinden akan yıldızları güneş adamın saçlarına karışırken kendini unuttu. ismini, nerede olduklarını ve kim olduğunu. sadece o'nu biliyordu. 

    sıcaklığı aldı ay gözlüsünü kucağına. o yıldızların kaymasını engellemeyi, onları yerlerine çakmayı çok iyi bilirdi. duvar piyanosunun üzerine oturttu dünyadan sakındığını. kendisi tabureye oturdu ve gittiğinden beri kapağı kaldırılmamış olduğundan tuşlarını toz katmanları kaplayan piyanosunda çalmaya başladı bir sonat. özrünü böyle dilerdi o, gider ve geldiğinde ay için dizelerdi notalarını. 

      yorgunluktan şişmiş gözleri kapanmaya başlayan adamı görünce ölçünün yarısında kesti bestesini. yerinden kalktı ve kollarının arasına alarak yataklarına götürdü onu. yatağa bıraktığında pencereyi kapattı ve fındık burunlu sevdiğinin burnunun ucuna bir kelebek öpücüğü bıraktı. ay sevgilisinin nefeslerinin düzene girdiğini fark edince uyuma kararına karşı gelemedi. burnunu boynuna gömdü o'nun. papatyaların yaprakları yeniden canlanıyordu şimdi. ve gece şarkıları susmuştu.

sterne und mond' vhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin