I - V.Bölüm

5K 345 101
                                    

LYORD KRALLIĞI

Lisiya, 1223

Savaş nihayet sona ermiş, hayatta kalan yiğit savaşçılar ise evlerine dönmüştü. Lisiya kentinde günler süren kutlamalar yerini artık sakinliğe bıraktığında, Catalina en sonunda ailesiyle huzurlu günler geçirebileceği için sevinçliydi.

Yüreği ağzında geçen günleri bir çırpıda unutmuş ve normale dönen hayatına kolaylıkla adapte olmuştu. Kardeşleriyle birlikte masada şen kahkahalar atıyor, güzel yemeklerin tadını çıkarıyor ve ışıltısıyla herkesi büyülüyordu.

Yaş aldıkça güzelliği de katlanarak büyüyen Catalina, herkesin gözlerinin üzerinde olmasına hala alışamamıştı. Boyu uzamış, zaten gür saçları iyice güçlenmiş ve bedeni artık bir kadının bedenine göre şekillenmeye başlamıştı.

Artık yetişkinliğe biraz daha yaklaştığı için sıcak şaraptan içmesine izin veriliyor ve kardeşleriyle yan yana olsa da büyüklere daha yakın bir konumda oturuyordu. Kadehini masanın üzerine koyarken, küçük erkek kardeşinin yanında oturan ablasının tabağından yemekleri çaldığını fark ederek gülümsedi. Sadece kardeşlerinin duyacağı bir ses tonuyla onlara dönerek, "Rafael, kaşığını kendi tabağında kullanmalısın," dedi tatlı bir dille. "Saygısızlık ediyorsun."

Kumral saçlı oğlan hınzır bir gülümsemeyle ablasına baktı. Kardeşleri arasında en küçüğü ve en yaramazıydı. Büyük ablası Catalina ve abisi Arturo'ya yapamadıklarını aralarında sadece iki yaş olan ablasına yapıyor, bazen ona hayatı zehir ediyordu. Sekiz yaşındaydı ve hayat onun gözünde bir oyun alanıydı. Etrafındaki insanlar ise onun oyun arkadaşlarıydı. Bu yüzden yaptıklarında çoğu zaman bir sorun görmüyor ve uyarılara rağmen bildiğini okumaya devam ediyordu.

Rafael ailenin en küçüğü olarak fazla şımartılmıştı. Abisi onun yaşlarındayken bile daha aklı başında ve daha olgundu. Fakat Rafael ne eğitimlerine gereken özeni gösteriyor ne de dadılarının uyarılarını dikkate alıyordu. Tek bildiği tahta kılıcını eline aldığında saatlerce talim yapmaktı. Doğuştan bir yeteneği olduğu çok açıktı. Aralarında üç yaş olan abisinden bile iyi kılıç kullandığı aşikardı. Çoğu zaman bu durum Arturo'nun canını sıksa da kardeşi söz konusu olduğunda düşüncelerini kendine saklıyor ve onu tebrik etmekten geri kalmıyordu.

"Rafael'i uyarman bir işe yaramaz. Onun gözü hep kendisinde olmayanlarda." Margaret gözlerini devirerek yanında oturan kardeşine baktı. Bakışlarıyla bile ona ne kadar kızdığını ve yaptığından ne kadar hoşnut olmadığını belli ediyordu. Fakat bu güzel bir akşam yemeğiydi ve tatsızlık çıkarmaya hiç niyeti yoktu. En kötü ihtimalle ya yerini değiştirecek ya da Rafael'i zorla odasına uğurlayacaktı.

"Seninle hiç eğlenemeyecek miyim?" dedi Rafael, dudak büzerek. Başını önüne eğdi ve ablalarından işittiği azarlar üzerine somurtmaya başladı.

"Bu bir eğlence değil ki!" dedi Margaret, sitemkar bir tavırla. "Bizi öfkelendirmek için elinden geleni yapıyorsun. Büyü artık, Raf."

Konuşmalara kulak kabartan Richard, yanından kalkan bir lordun ardından Rafael'e dönerek gülümsedi. "Neden benim yanıma gelmiyorsun?" Küçük çocuğun sevinçli bakışlarının ardından ona göz kırptı ve yanını işaret etti. Rafael heyecanla yerinden kalkıp ablasının tam karşısında oturan Richard'ın yanına geçti. Hizmetliler masadaki tabakları değiştirirken, Richard'a kocaman bir gülümseme bahşetti.

Prens Richard, çocukluğundan beri onun için çok özeldi. Büyüdüğünde onun gibi olmaksa tek hayaliydi. Bazen onun saç modelini taklit ediyor, yan yana yürürken onun yürüyüşünü kopyalamaya çalışıyordu. Onun kılıç talimlerini hiç kaçırmadan izliyor ve insanlarla olan konuşmalarına dikkat kesiliyordu. Abisi ve ablalarına kıyasla Richard'ın kendisine sonsuz bir sabrı olduğunun da farkındaydı. Bıkmadan her sorusuna cevap veriyor, işi varsa bile ona gün içinde zaman ayırmaya özen gösteriyordu. Richard için de Rafael'in yeri çok ayrıydı. Onu uzun zamandır göremediği kardeşinin yerine koyuyor ve kardeşine duyduğu özlemi Rafael ile bastırmaya çalışıyordu.

GÜNEŞ VE AY'IN DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin