•••
"Seni gerçekten buldum."
Taehyung sızlayan bileğini tek eliyle ovuştururken içinde büyüyen heyecan ve özlemle, karşısındakinin hırlayarak üzerine atlamak üzere olduğunun farkında dahi değildi.Tek istediği ona sarılmak ve güzelim kürkünü okşamaktı. Ona hesap sormayacaktı. Kendini neden öldürüp de beni yalnız bıraktın, demeyecekti. Çektiği acı da, sahip olduğu öfke de artık umrunda değildi, geride kalmıştı. Çünkü şu anda Namjoon tüm ihtişamıyla ve gerçekliğiyle karşısındaydı.
Gözleri kocaman kocaman sevdiğine bakmaya devam ediyorken ona doğru bir adım attı. Avucunu ileri uzatıp ona ulaşmaya çalıştı. Kurdun hırlayarak gerildiğini ve öfkeyle ona baktığını farkettiğinde ise duraksadı.
Yağan kar ikisinin de üzerini örtmeye çabalıyordu, ancak Taehyung'un cayır cayır yanan kalbi onu bu soğuktan koruyan tek şeydi. Namjoon'un ise... onun bir şey hatırladığı söylenemezdi. Bu yüzden soğuktu, doğanın onu olmasını zorladığı şeydi. Vahşi ve duygusuzdu. Ve şu an içinde yalnızca öldürme dürtüsü hakimdi.
Olduğu yerde pençeleriyle karı eşeledi ve Taehyung'un üzerine zıplamak için gerildi.Taehyung ağlayarak ve Namjoon'un ismini sayıklayarak ona küçük bir adım daha attığında çalıların arasındaki kurdun üzerine atladığını gördü. Anında sağ omzuna geçirilen dişlerle büyük bir acı bedenini sararken boğazından büyük bir çığlık serbest kaldı. Tamamen hayatta kalma içgüdüsü ile üzerindeki kurdu tekmelemeye çalıştı.
Bu kesinlikle olmasını beklediği bir şey değildi. Namjoon'un onu tanımayacağını biliyordu ama bu kışta yiyecek bir şey bulamayan aç kurdun üzerine atlayacağını tahmin edememişti.Kan yüzünden koyu renk alan paltosunun üzerindeki kurdun dişlerini geçirdiği deliklerden kan akıyorken eli istemsizce oraya gitmişti. Hissettiği acı sanki baş edemeyecek gibi hissetmesine neden oluyordu ve sağ kolunun çoktan uyuşmaya başladığını hissetti. Tekmeleyip kendinden uzaklaştırdığı kurt sanki hiçbir şey olmamışcasına onu izliyor ve etrafında dönüyordu.
Taehyung Namjoon'un adını çığlık çığlığa haykırırken onu hatırlamasını umdu. Burada tek başına ölmek istemiyordu. Çünkü birlikte ölürlerse bu anlam kazanırdı. Sonsuza kadar birlikte olmalıydılar, zorundaydılar.
Taehyung hissettiği psikolojik acının bunun yanında bir hiç olduğunun farkındaydı, ki zaten buraya ölmek için gelmişti. Ama Namjoon'la birlikte olamamak düşüncesi onu şu an fena halde korkutuyordu.
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu ama sağ tarafı tamamen uyuşmuştu. Uzandığı yerden kafasını uzattığında sağ tarafındaki kırmızıya boyanmış kanı görebiliyordu. Kurdun hala sessizce etrafında dolaştığını farketti. Onu neden öldürmemişti ya da neden çekip gitmemişti Taehyung'un hiçbir fikri yoktu.
Sadece gözlerinin kapanmak üzere olduğunun bilincindeydi artık. Göz kapakları ağır geliyordu ve sıcak gözyaşları şakaklarından aşağı saçlarına karışarak soğuk kara dökülürken tek dilediği başarısız olsa da Namjoon ile bir şekilde bir daha karşılaşmaktı.
Ama tam da gözlerini yumduğu anda yanaklarında ıslak bir dilin gezindiğini ve sıcacık kürkün onu sarmaladığını hissetti.
Sanırım Namjoon... onu tanımıştı.
•••
![](https://img.wattpad.com/cover/165612340-288-k485246.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✓] Lilium ¦ Vmon ¦
FanfictionTamamlandı. "Doğum ve ölüm arasında alınan bir kokulu nefestir zambak..." Taehyung gülümseyerek kafasını Namjoon'un omzuna koydu. "Bana bu yüzden mi zambak diyorsun? Tek nefeslik tüm hayatın ben olduğum için mi?"