/10\

463 56 28
                                    

|Final|

•••

Çok sevmek ya da çok sevilmek, ikisi de insanın bu hayatta en çok isteği şeylerin başında gelen şeylerdendi. Aşk da, değer gördüğün ve bunu hissettiğin insanın yanında olmak, onun sevgisinden beslenmek ve aynı şekilde karşılık vermekti bir nevi. Sevdiğin kadar sevilmezdin belki ama yine de sevmeye devam ederdin.
Namjoon ve Taehyung ise bunları iliklerine kadar hissedebilme imkanı yaşamışlardı.

Namjoon annesini öldürdüğü için gözaltına alınıp, yeterince delil bulunamadığı için serbest kalan babasının yanında büyümüştü. Annesizdi, ki bu kimsesiz olmaya eşdeğerdi. Küçük yaşta kötü alışkanlıklar edinmesi de kaçınılmaz olmuştu babasının yanında.

Taehyung ise iyi bir ailenin evladıydı, güzelce okulunu okuyor, arkadaşlarıyla vakit geçiriyordu. En büyük derdi oyuncaklarının eksilişiydi.

Hayatları birbirinden tamamen farklı iki kişiydi onlar fakat tanrı onları birbirine bağlamıştı işte. Onları birbirine yazmıştı. Birbirlerini ilk gördükleri andan itibaren aynı ritimle atan kalpleri asla bundan şikayet etmemişti.

Namjoon babasını, o küçüklüğünden kalma ve annesinin ölüsünün çıktığı evde terkedip kaçmıştı. Taehyung ise Namjoon gibi biriyle olmak istediği için onu reddeden ebeveynlerini, okulunu, güzel bir hayatı geride bırakıp kaçmıştı.

İkisi de kar yağan küçük bir çocuk parkında buluşmuş ve ellerini kenetlemişlerdi. O günden sonra da birbirlerini hiç bırakmamışlardı zaten. Yıllarını birbirlerine adamışlardı.

Namjoon'un her uyuşturucu krizinde ona sıkıca sarılan Taehyung, aynı şekilde elini tutmuştu hep. Namjoon'un göz bebeklerindeki pişmanlığı her defasında iliklerine kadar hissetmiş ve kendinden çok sevdiği adamın üzülmemesi için çok zor da olsa her şey yolunda rolü yapmıştı.
Vücudunda oluşan morluklar dışında iyiydi zaten. Fiziksel hasarı önemsediği söylenemezdi Namjoon onu böylesine derin severken.
Ama Namjoon için bu öyle değildi, en sevdiğine zarar verdikçe kendi kalbini kendi kırmıştı Taehyung yerine.

Birlikte mutluydular, en azından Taehyung'a göre böyleydi. Oysa ki Namjoon'un her gece ondan habersizce kendini ölüme hazırladığından bihaberdi. Onun iyileşeceğinden o kadar emindi ki hayaller kurmaya devam etmişti Taehyung.

Namjoon'u ölü bir şekilde bulduğunda başından aşağı dökülen kaynar sular canını yakmamıştı. Asıl canını yakan, er ya da geç böyle bir görüntü ile zaten karşılaşacağını bildiğini söyleyen iç sesiydi. Ve o Namjoon'a tüm suçu atarak, içindeki her şeyden haberdar olduğu halde bir şeyler yapmayan tarafı susturmuştu.

Amacı Namjoon ile birlikte ölmek olmuştu.

Yola çıkmış ve Namjoon'u aramıştı.

Ve şu anda yerde uzanmış onu ısıtmaya çalışan ve beklenmedik şekilde uysallaşan kurdun yanağına sürtünen burnunu hissediyor, kalbindeki ağırlığa ve uyuşan bedenine rağmen gülümsüyordu.

O kurdun gerçekten Namjoon olup olmadığını hiç birimiz bilemezdik. Onun Namjoon olduğuna inanıp sonsuza dek birlikte olacaklarına ya da Taehyung'un yaşadığı pişmanlık ile psikolojik olarak çöktüğü ve dedesinin anlattığı kıytırık bir efsaneye inanıp önüne gelen sıradan bir kurdun Namjoon olduğuna inanmış olduğuna dair tamamen karar sizde.

Ancak Namjoon'un babasından gizlice çaldığı ve arka bahçede kendini öldürdüğü silahı erzak çantasına yerleştiren ve tek amacı Namjoon ile sonsuza dek yaşamak olan Taehyung, silahına uzanırken ve üzerindeki kurdu usul usul okşarken bu efsaneye inandığı gözler önünde acı bir gerçekti.

Ormanın sessizliğinde iki el silah sesi duyuldu.
Taehyung hiç acımadan yüzündeki gülümseme ile kurdu ve sonra da kendisini vururken huzurlu hissediyordu. Namjoon'un tersine tamamen huzurlu hissediyordu. Çünkü onun geride bıraktığı bir ruh eşi değil, onu bekleyen bir sevgilisi vardı.

Hayat bir nefeslik zambaktı,
Taehyung ve Namjoon ise bu nefesi birbirlerini koklayarak harcamıştı.

|son|




Dediğim gibi, isterseniz efsanenin gerçekliğine inanıp sonlarını mutlu hayal edin, isterseniz de zavallı Taehyung'un son çırpınışları olarak düşünün, karar sizin.
Doğruyu söylemek gerekirse bana göre ikincisi. Zor zamanlar geçiren sevgilisinin aslında ölüme çok yakın olduğunun farkında olduğu halde her şeyin iyi olduğuna ve olacağına inanarak sevgilisini ölüme daha da yaklaştırdığını farkedemedi, sonra da sızlayan vicdanını susturmak için Namjoon'u kendisini bir başına bırakıp gittiği için suçlamaya başladı.
Ben böyle düşünüyorum, ve ikisine de kızmıyorum.

Umarım beğenmişsinizdir.

Medyaya ilham aldığım fmv'yi koydum. Bence izlemelisiniz, oldukça güzel.

Okuyan gözlerinize sağlık diyorum.

Ve şey son olarak, evet bu fici yüz kere söylediğim RjsjjvjBts 'e ithaf ediyorum. 💜

[✓] Lilium ¦ Vmon ¦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin