-6-

45 11 8
                                    

Hayatta gelgitler olur ama sadece gitmek kalır...

Evin içince kasvet ve hüzün kol geziyordu. Henüz elli ikisindeki bu adam için artık önemli kararlar verme zamanıydı. Kızı ve oğluna acı çektirmemek ve bu dünyadan sessizce gitmek...Bu büyük villada şimdi kimsecikler yoktu. Ne eşi ne kızı ve oğlu. . . Kızı Şirin ve oğlu Zafer, kendi işlerindeydiler. Ama eşi onu sonsuza kadar bırakıp gitmişti.
Elindeki hapı ve bir bardak suyu geri mutfağa bıraktı. Doktorunun kanser tedavisi için verdiği ilaçları artık içmeyecekti. Üstündeki mavi geceliği ve siyah terliğiyle evin üst katına çıktı. Kızı ve oğluna yakalandığı kan kanserinden ve bırakmak istediği mirasından yazacağı bu iki mektupla söylemeye karar verdi. Yatak odasındaki kitaplığın yanındaki masasına oturdu ve yazmaya başladı. Ancak sonra vazgeçti. Cebindeki çakmakla kağıtları yakıp düşünceleriyle beraber açık duran pencereden savurdu. Hiç söylemese daha iyiydi belki de...
Hasta adam, kendi kendine söylendi:
"Siz şimdi bilmeyeceksiniz. Hayır, bilmeyeceksiniz," dedi. Telefonunu aldı. Tekrar aşağıya inerek koltuğa oturdu. Sekreterini aradı:
"Tüm mal varlığımın bir çıktısını istiyorum liste halinde yarın,"dedi bitkin çıkıyordu sesi.
"Direk bana ulaştır .Ben sadece yarın ofise bir iki saatliğine uğrayıp geri gideceğim. Bu arada bu olanlardan çocukların haberi olmasın sakın."
Karşı taraftan güven verici bir cevap gelmişti.
İnce sesli sekreteri,"Anladım Ömer Bey, siz merak etmeyin. İstediğiniz işlerin hepsi bende," diye cevap verdi.
Adam, bir iç çekti sadece ardından tek kelime etmeden telefonu sekreterinin yüzüne kapattı.

                                            ×××

KARANLIĞIN MELODİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin