4. Bölüm

195 12 2
                                    

O anda sanki herşey durmuştu.Benim hıçkırıklarım artarken sınıfın sessizliğini bozuyordum.En sinir bozucu şeyse heyecanlanınca hep böyle oluyordu.En önemli ve ciddi anlarda hep hıçkırık tutuyordu.*Tanrım neden ben?* diye düşünürken cocuk kendinden emin ve sinirli adımlarla çantasını sıraya atarak Gi Shin ile aramızdakisıraya oturdu.Ve bende uzun uğraşlar sonu hıçkırığımı geçirmiştim Çocugu inceliyordum.Simsiyah saçları,upuzun boyu, beyaz ve pürüzsüz bir teni vardı.Etkilenmemek mumkundeğildi.Onu incelerken tum konsantrasyonum dağılmış ve dersi kaçırmıştım.Bu yuzden incelemeye devam ettim.Acaba ismi ne olabilirdi?

*Eunji? hayır o kadar basit birşey olamazdı gerçi anlamı hayatında oldukça başarılı demekti ama olamazdı.Dak-Ho? IIII hayııırr.*Derken 15 dakikayı öldürdüğümü zilin çalmasıyla anladım.Tam ayağı kalktım kapıya doğru yonelmiştim ki onunla aynı anda kalktıgımızı farkettım.İkimizde kapının önünde duruyorduk.kapıdan ikimiz geçebilirdik ama ben sanki yere çivilenmiş şekilde duruyordum.Biranda onun yuzune baktım.Kolumdan tuttu ve bana baktı.O anda buz kesip titrediğimi hissettim."Burada kız olmadığına göre?" diyerek yandanseksi bir gülüş atarak kolumdan beni geri çekti ve kapıyı sert şekilde açarak koridora çıktı.

Bense öylece kalakalmıştım.Onun koridora çıkmasıyla "Young Soo oppa!!" diyerek 3 kız koşturdu.Demek adı young soo ydu.Daima zengin demekti.Tam ona göre bir addı.Kızların yüzüne bile bakmadan ilerledi.Kızlarsa kuyruk gibi peşinden gidiyordu.Yaşadığım olayın etkisinden çıkmaya çalışırken hala aynı yerde dikildiğimi farkettim ki arkadan birinin iktirmesiyle irkildim. Çarpan Gi Shin di.Arkasına bakmadan ilerledi ve young soo ile aynı yöne gitti.*Tanrım neden tüm manyaklar beni buluyor? Okulun ilk gününden bu kadar kötü olmak zorunda mı?Doğru dürüst bir arkadaş bile edinemedim.* diye düşünüp başım önümde ilerlerken birinin ismimi bağırmasıyla irkildim.”SaeJin! Park SaeJin!”Duyar duymaz başımı kaldırıp arkama döndüm.Bir kız el sallayarak ve koşarak bana doğru geldi ve tam önümde durdu.”SaeJin’sin dimi?” dedi 32 diş gülerek.Kısa süreli onu inceliyordum.*Dalgalı ve siyah saçları vardı.Çok tatlı bir sempatik gülüşe sahipti.Son anda bana sorduğu soru aklıma geldi.Acaba adımı nerden biliyordu?Şuan bir manyağı daha kaldıramazdım.*Sadece “Adımı nerden biliyorsun?” diyebildim kedi miyavlaması gibi kısık bir sesle.

Gülerek bana baktı ve “Tabiki öğretmenimizden,sana okulu tanıtmamı istedi.Ben zaten gelip tanışacaktım.” Dedi ve sımsıcak gülüşü ile yüzü iyice aydınlandı.*Sanırım düzgün birini buldum.* diye düşünürken tekrar araya girdi. “Ben Kyung Soon.Sanırım yemekhaneye gitmeye çalışıyorsun.Hadi beraber gidelim.” Diyip koluma girerek beni  sürükledi.

Gerçekten iyi birine benziyordu yada ben öyle inanmak istiyordum.Biraz uzun bir yoldan sonra yemekhaneye gelmiştik.Gidip bişiler alıp boş olan bir yere oturduk.Biribirimize kendimizden bahsediyor gülüp eğleniyorduk ki Young soo’nın burda olduğunu fark ettim.Tam karşımızdaki masada oturuyordu.Yanındada 3 kuyruk vardı tabi.Ben usulca yemeğimi yerken o sırada Gi Shin elinde tabağıyla ayakta duruyordu.Ağzıma koca pirinç dolu kaşığı atacaktım ki bağırma sesiyle irkildim. “Kapa çeneni!” bu Gi Shin’in sesiydi.Biranda bakışlarımı o tarafa çevirmiştim.Gi shin bir erkekle kavga ediyordu.Ağzım açık elimde pirinç dolu kaşık ve eğilmiş komik bir görüntüyle onlara bakıyordum ki o sırada aniden Young soo’nun ayağa kalkıp Gi Shin’e doğru yurudugunu fark ettim.

*Nasıl yani bu neydi şimdi?!*

Arkadaşım, Bir Aşık !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin