Bugün stajımın 2.haftası başlıyor.Saat 6:50 ve geceden kalma şehrin ışıkları kısım kısım kendini belli ediyor.Bu aylarda havanın nasıl olacağını kestiremiyorum.Sanırım şemsiyemi de almak hiçte fena olmayacaktır...
Otelden çıkıp beni bekleyen taksiye biniyorum.Sabahın bu saatlerinde şehir çok sessiz.Ama izlemesi hoş.Normalde hiç ışıklara takılmadan geçtiğim caddede ilk defa kırmızı ışığa yakalandım.Bu istemsizce tuhaf hissettiriyor.Sanki bugün farklı bir şey olacakmış hissine varıyorum.
Sonunda şirkete vardım.Ama önce herzamankinden iki şekerli kahvemi almak için şirketin hemen karşısındaki kafeden kahvemi almaya gidiyorum.İçeri girecekken kafenin önündeki bankların birinde bir bayanın uyuduğunu gördüm.İnsan doğasının gereği neden orada yattığını merak etsemde işe geç kalacağımı farkedip kahve almak için içeri giriyorum.
Kahvemden bir yudum alıp kafeden çıkarken gözüm yine o bayana takılıyor.Saate bakıyorum.7:17.Yaklaşık on dakikam var. Bayana doğru yaklaşıp yanına varınca hafifçe omzundan silkip uyandırmaya çalışıyorum.Arkası dönük olduğu için yavaşça bana doğru dönüyor.Hafif gözleri aralık bana bakıyor.Bir dakika.Bu,bu o kız!..
E:Sen!?Sonunda karşılaştık.
Korkmuş ve sitemkâr bir şekilde yüzünü ekşitip ayağa kalktı,yine kaçmaya yelteniyor.Sıkıca kolundan tutup,kaçmasını engelliyorum.
E:Bu sefer hayır.İzin vermeyeceğim.Sorularımın cevabını vermeden burdan gidemezsin.Aksi taktirde emniyet müdürlüğü buraya çokta uzak değil bilmeni isterim.
M:T-tamam gitmiyorum.O gün için özür dilerim,yapmamam gereken birşeydi.Ama başka çarem yoktu.
Başını eğmiş mahcup bir şekilde karşımda duruyordu.
E:O gece..Bir cinayet yaşandı.Sen neden kaçıyordun,kimden kaçıyordun dahada önemlisi sen kimsin?
Başka çaresi kalmadığını anlamış olacakki pes etmiş bir şekilde konuşmaya başladı;
M:A-adım Mina...Mina Soylu.O gün kaçıyordum çünkü..Ç-çünkü..
Gözleri dolmaya başlamıştı ama neden,ne oldu o gece?
E:Çünkü ne?
M:Çünkü o gece öldürülen kişi benim annemdi!!Kaçmasaydım sıra bana gelecekti!B-ben o gece annemi kaybettim!..
Karşımda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.Cidden o gece ölen annesimiydi.Kendimi kötü hissediyordum.Ne kadar aptalca davranmıştım.Hala sessizce ağlamaya devam ediyor,yüzünü benden gizlemeye çalışıyordu.O an yapacağım en son şeyi belki de hiç yapmayacağım şeyi,düşünmeden teselli amaçlı sarılmıştım birden.Sakinleşmesi için tereddütte kalsamda yavaşça saçını okşadım.Gitgide ağlaması diniyordu.Sanırım işe yaramıştı.Bir an yaptığım şeyden rahatsız olabileceğini düşünüp aniden geri çekildim.
E:B-ben özür dilerim.O gece ile böyle bir bağıntın olabileceğini düşünememiştim.Bağışla.
M:S-sorun yok.Önünde sonunda beni bulacak ve sorduğun soruların cevaplarını vermem kaçınılmaz olacaktı.Artık gidebilirmiyim.
E:Tabiki,yalnız neden polise gitmiyorsun,güvende olmadığın apaçık.
M:Biliyorum ama polise gitmem bir işe yaramayacak aksine beni dahada tehlikeye atacaktır.Şuan saklanmam en akla yatkın olan bence.
E:Haklısın ama sürekli saklanamazsın.
M:Bu beni ilgilendiren bir şey izninizle artık gitmem gerek.
Der demez harekete geçmişti.
E:Dur.
Tekrar kolundan tutmuştum.Duraksamış bana bakıyordu soran gözlerle.Çantamdan bir kart çıkartıp ona uzattım.
E:Belki yardıma ihtiyacın olursa diye.Bir şey söylemek istediğin zaman,yani sen bilirsin,sende dursun.
Karta bakar,bir süre sonra bana dönüp;
M:İyi günler.
Deyip gitmeye başlamıştı.Umarım başına kötü bir şey gelmez.Ben neden bunu düşünüyorduki?Ah olamaz!Saat kaç oldu?!7:48 mi,geç kaldım!Elimdeki kahveyi umursamadan tek nefeste şirkete girmiştim.Ürkünç bir sakinlik sinmişti her yere.Fırtına öncesi sessizlik gibi.Kimseye farkettirmeden yerime geçmeye çalışırken aslında tüm gözlerin üzerimde olduğunu anlamıştım.Yalancı bir gülümseme ile hepsine baş selamı verip yerime oturdum.Oturmam farkedilmiş olacakki masamdaki telefonda dakikasında çalmaya başlamıştı.Patron olduğunu adım gibi biliyordum.Telefonu açmamla birlikte o soğuk sesin;
-"Emir Bey odama bekleniyorsunuz."
demesi bir olmuştu.Ardından kapatınca fırtınanın başladığını anlamıştım.Ah o kırmızı ışık..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur Taneleri
RomanceO gözler..Yine çıkmıştı karşısına.Aklında söylecek binlerce şey var iken o sadece susuyordu.. (Hikaye başta 3.kişi ağzından başlamış olsada sonralardan diyaloglara yer verilecektir.Umarım ilginize ortak olabilirim.)