Hiçbir zaman sırrını çözemeyeceğimiz bağlar vardı bu hayatta. Görünmeyen iplerden ilmek ilmek örülür, insanların arasında köprüler yapar, hiç beklenmedik o anları itina ile seçer, biz fark etmeden kuruluverirdi oracığa.
Bazen çok çabalardık bağ kurmak için. Aylarca, yıllarca uğraşır didinirdik de, yine de bağ kurabileceğimiz kişilere ulaşamazdık. Bazen ise bağ kurmayı bırakın yanından geçmeye tenezzül etmeyeceğiniz insanlar, bu tavrınızın hata olduğunu yüzünüze vururcasına sizinle öyle bağlar kurarlardı ki feleğimiz şaşardı.
Hem de zerre izin almadan.
Basit merhabalarla kurulan ilişkiler çoğu kez uzun sürmezdi. İki el sıkışma, belki iki zoraki muhabbetin ötesi kocaman bir boşluktu. Zaten İmkansız gibi bir şeydi herkesle bağ kurmak. Hayatım boyunca herkesle arkadaş olan popüler tipleri asla anlayamayacaktım .
Birde kendinizi tanıdığınız andan itibaren hayatınızda yere edenler vardı. Aile dediğiniz, hayatı tanırken, sosyal dünyayla iletişime ilk geçtiğiniz andan itibaren yanınızda olanlar.Dünyayı onların gözünden görürdünüz ilk başta, her dedikleri düşündükleriniz oluverirdi.Sonra zamanla büyürdünüz ve ergenlik denilen o yetişkinliğe geçiş döneminde hayata bakış açınız farklılaştıkça sürtüşmeler de başlardı. Siz onlardan farklı düşündükçe ya da onlara ters hareket ettikçe ipler gerilir ve canınızı yakmaya başlardı.
Ailemle tam olarak bu noktadaydık. Çekişmelerimiz gün geçtikçe artıyordu ve hastalığım yetmezmiş gibi birde onların söylentilerini çekiyordum.
Bayan Lee öyle bir nokta da Jimin'i hayatıma sokmuştu ki şu sıralar bana ilaç gibi geldiğini itiraf etmeliyim.
Jiminle ilişkimiz hayatımda gördüğüm en tuhaf başlangıçlardan birine sahipti. Onu kaldırımda beklerken gördüğüm o an , o çocukla arkadaş olacaksın deseler kıçımla gülerdim herhalde.
Aramızda her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki hızına yetişemiyordum. Onu görmemle başlayan hikaye, olumsuzluklarla doluyken nasıl birden böyle bir U dönüşü yapabilmişti? Kimse ile iletişime geçmeyen iki kişiyken nasıl olmuştu da birden arkadaş olabilmiştik ve birbirimizin yanında olma sözleri verebiliyorduk?
Anlamıyorum ve sanırım anlayamayacağım da.
Okul çıkışlarında haftanın 3 günü yaptığımız gibi yine dans dersine gelmiştik ve ben dans boyu bunları düşündüğümden yaptığıma odaklanamamıştım.
Bay Jung zaten bolca –sayemizde- zorlanırken bir de bu günkü halim üstüne gelince iyice çıldırmaya yüz tutmuş, sonunda erken paydos verip gitmişti.
Jiminle tuhaf başlayan ilişkimiz aynı tuhaflığıyla ilerliyordu. Çoğu yönden zıttık. En basitinden dans ezberleyiş biçimimiz taban tabana zıttı. Ben adım saymadan dans edemezken Jimin adımları duyduğunda eli ayağına dolanıyor, ben saymadığımda ise kafam karışıyordu. Aslına bakarsanız Bay Jung'u deli eden nokta tam olarak burasıydı.
"Bir ki üç dört"
"Yeter Taehyung ben pes ediyorum. " Nefeslerini düzene sokamadığından öksürdü."Bay Jung da gitti zaten."
Böyle demesini bekliyormuşçasına kendimi aynanın önüne attım. Onun gibi nefes nefeseydim ve saçlarım terden alnıma yapışmıştı. Acilen duş almalıydım.
"Tae bu gün sende bir şeyler var." Dedi yanıma otururken. Adımı bu şekilde kısaltmaya başlamıştı ve bu nedensizce hoşuma gidiyordu.
YOU ARE READING
Combination - Vmin
Fiksi PenggemarFena bi kombinasyon sayılmazdık aslında. #disleksi #obsesifkompulsifbozukluğu