6. Bölüm

497 31 1
                                    

Yeni bölüm;

Arabayı kullanırken Justin'le hiç göz teması kurmamış olduğumuzu farketmemle birlikte kafamı ona çevirdim.

Bakışlarını yakaladığımda hafif tebessümümle birlikte yanaklarımın yandığını hissediyordum.

Bu nasıl olabilirdi ki? Justin Bieber beni nasıl sevebilirdi?

Eve gittiğinde lenslerini çıkartıp, koca gözlüklerini takan ve bütün gününü yazı yazarak veya tumblr'da takılarak geçiren bir kızım, topuklu ayakkabıları ve gece elbiseleri üstünden çıkmayan kızlardan değil.

Justin'in ağzından kendi ismimi duymamla kafamı ona çevirdim.

Gözlerim Justin ve yol arasında gidip geliyordu. İki parmağı yanağımı okşadı.

Dokunuşu, çok yumuşaktı. İyi hissettiriyordu. Ona baktığımda gülümsüyordu. Gülümsemesine sıcak bir tebessümle karşılık verdim.

"Gerçekten gülümsemek sana yakışıyor." kelimeler dudaklarından dökülürken tebessüm halindeki şekillerinden ödün vermiyordu.

Tekrar gülümsedim. Söyleyecek bir şey bulamamıştım ve bu anlar gerçekten lanet getirilesi anlar listesinde birinci sıraya yerleşmesi zorunlu anlardı.

O sırada telefonumdan ses geldi. Belli ki mesaj gelmişti. Tek elimi direksiyondan çekip telefonumu cebimden çıkardım.

Yaptıklarına dikkat et küçük bayan, nerede ve nasıl yakalanacağını kimse bilemez değil mi? Tabii ki Benim dışımda. ;) -LB

Mesajı okuduğum an gözlerim büyüdü. Korku ve merakın yüzümden okunduğuna eminim.

"Ne oldu Angela bir sorun mu var?"

Ona şuan neler olduğunu söyleyemezdim.

"H-hiç yok bir şey." diye geçiştirdim. Israr edecekmiş gibi görünmüyordu.

Justin'in evinin önüne geldiğimizde arabayı garaja olabildiğince düzgün bir şekilde park ettim.

"Eve gitmek için arabanı ödünç alabilir miyim? Diye bir soru sorsam." diyip kıkırdadım ve soru sorarcasına yanıp sönen gözlerimi ona çevirip devam ettim "Yani o kadar yakın mıyız?"

Tereddütte kalmış olsa da en sonunda cevapladı "T-tabi olur." cevabına karşılık olarak gülümsedim.

Arabadan inmeden hafif el salladım ve güldüm.

Eve doğru sürüyordum.

Evin önüne geldiğimde paspasın önünde olan not dikkatimi çekti. Elime aldığımda

İş seyehatindeyim, ne kadar süreceğini bilmiyorum fakat ben yokken eve iyi bak. Seni seviyorum. -Annen

Konuyu anlamıştım fakat sorun şu ki bu annemin el yazısı değildi. Umursamadan kağıdı buruşturup bahçeye fırlattım.

Arabaya döndüm. Kafam karışıktı. Nereye gittiğim ve ne yaptığım hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Justin'i aradım. İki kez çaldıktan sonra uykulu bir ses beni karşıladı "A-angela?"

"N'aber Justin?" dedim heyecanlı bir ses tonuyla "İyiyim de noldu bu saatte?" dedi kadife sesinin mükemmelliği kanıtlanırcasına.

"Hem neredesin sen?" diye devam ettirdi. Beni merak etmesi beni gülümsetmişti.

"Annem iş gezisine gitmiş evde yalnız kalmak istemedim hatta eve girmek istemedim seni alsam biraz gezinsek olur mu?"

"Olur." dedi uzatarak. Yamuk gülümseyişi sesine bile yansımıştı.

"Tamam geliyorum o zaman." diyip telefonu kapattım.

Bir kaç dakika sonra Justin'in evinin önüne gelmiştim.

Geldiğimi belirten bir mesaj attım.

Bir kaç dakika sonra Justin geldi.

Arabaya bindiğinde mükemmel kokusu arabaya yayıldı. Tamam, evet. Mükemmel kokuyordu.

Klasik bir yanaktan öpme faslından sonra. Bir dakika? Ne? Onu öptüm mü şimdi. Bu oldukça garipti.

Öylesine sürüyordum arabayı. Dalmıştım. O mesaj.. Evin önünde annem tarafından yazıldığını belirten fakat annemin el yazısıyla uzaktan yakından ilgisi olmadığı bariz belli olan not.. Hepsi kafamı kurcalıyordu.

Arabayı durdurdum ve "Hadi sahile inelim." dedim. Nedenini bilmiyorum fakat onunla sahilde olmak hoşuma gidiyordu. Beni rahatlatıyordu.

Sabah olmak üzereydi. Güneş yavaş yavaş doğuyordu. Ben ise denize dalmıştım ta ki iki el belime dolaşıncaya kadar.

Bu koku..

Elbette Justin'in kokusuydu. Arkama döndüm. Rahatsız olmamıştım fakat gerçekten bu normal değildi ellerini gülümseyerek belimden çektim.

Sırtını sıvazlayıp gülümsedim. Yüzünde hafif buruk bir gülümseme belirdi.

"Hadi gidelim." dedim. "Tamam olur." dedi ve arabaya doğru ilerledik.

Ondan beklenmedik bir şekilde kapımı açtı. Arabaya bindim ve onun da binmesini bekledikten sonra arabayı çalıştırdım.

Justin'in evine gidene kadar hiç konuşmadık. Evin önüne geldiğimizde arabayı durdurdum.

Sessizlik ortamı ele geçirdiğinde Justin bana doğru döndü. Yan gözle ona bakıyordum.

"Hadi normal bir şekilde bak bana kendini saklamana gerek yok." diyip kıkırdadı.

Kızardığımı hissedebiliyordum. Utangaçlık sularında boğulmak yerine ona dönmeyi tercih ettim.

Sadece boş boş bir birimize bakıyorduk.

Her saniye bir az daha yaklaşıyordu ve filmlerde gördüğüm kadarıyla bunun sonu iyiye gitmiyordu. Ya da gidiyor muydu? Ah, ne saçmalıyorum? Niye duramıyorum lanet olsun.

Sıcak nefesini dudaklarımda hissettiğim saniye gözlerim istemsizce kapandı. Ve tam o sırada mesaj sesi bu anı bozdu.

İkimiz de kendimize geldikten sonra telefona baktım.

Ange.. Ange.. Ange.. Yazık sana ufaklık!:( -LB

-----------------------------------------

Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir, yorumlarınız ve desteğiniz benim için çok önemli. Bölüm ve hikaye hakkındaki görüşlerinizi belirtirseniz çok sevinirim. Diğer bölümde görüşmek üzere! Ayrıca benimle kişisel olarak konuşmak isterseniz istediğiniz zaman wattpad'den mesaj atabilirsiniz. Sizleri seviyorum!

ConfusionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin