Canım ben Kerem Sayer'im.

892 25 0
                                    

Aksel

Barın önünde Zeynep ile buluşuyoruz. Zeynep kapıdaki görevlinin kulağına bir şeyler söylüyor ve adam gülümseyerek bizi içeriye alıyor. Zeynep'e ne olduğunu sorduğumda bana bizim okuldan bir kızın burada şarkı söylediğini söylüyor. Ardından bizim için ayrılan masamıza gidip diğerlerini beklemeye başlıyoruz. Zeynep bu sırada gruptakilerle ilgili kısa bir bilgilendirme yapıyor. Bu sırada yanımıza uzun boylu bir çocuk geliyor. Direkt Zeynep'in yanına gidince bu çocuğun Barış olduğunu anlıyorum.

Daha sonra kumral bir kız geliyor. Elini uzatıyor ve en içten gülümsemesiyle "melis ben."diyor. Melis in sesinden sonra etraftakileri duymuyorum, sadece o ses yankılanıyor beynimde. Ben hayatımda böyle güzel gülen, güldüğünde böyle güzel olan bir kız görmedim.

Daha sonra sevgilisi geliyor yanına, Kerem Sayer. Kerem gelince Zeynep "ben Dilan'a bakacağım diyerek uzaklaşıyor. Bir sorun olduğunu farketsemde umursamıyorum. Aklım hala Meliste. Bu sırada Kerem farkettirmeden yanımızdan ayrılıyor, Melis ise umursamıyor ve Dilan'ı dinlemeye devam ediyor.

Kerem

Zeynep ikidir benden kaçıyor.Bu beni rahatsız ediyor doğrusu. Mekanda gezinirken Zeynep'i okuldan biriyle konuşurken görüyorum.

Levent mi ?!?! Gerçekten mi Zeynep?

Sinirli bi şekilde yanlarına gidiyorum ve Zeynep'i çekiştirerek dışarıya çıkartıyorum. Zeynep bu hareketime baya bi sinirlenmiş gibi dursa da benim umrumda değil, pişman mıyım? Hayır.

"Ne yapıyorsun sen ya ? Kafayı mı yedin sen gerizekalı?"

"Levent le ne işin vardı?"

"Sanane ya sanane. Sen kimsin ki beni rezil ediyorsun? "

"Canım ben Kerem Sayer'im. Ne istersem onu yaparım ve kimse beni sorgulayamaz.Sen bile."

"Ah canım sendeki bu egoyu napcaz peki? :):)"

"Çok konuşma ve cevap ver Zeynep.Levent ile ne işin vardı ve benden neden kaçıyorsun?"

"İlki seni ilgilendirmez ve ikincisi senden kaçtığım falan yok."

"O zaman bunu yapmamın bir sakıncası yok?"

"ney... "

Zeynep

Allahım..

Kerem..

Beni..

Öptü..

Kendimi geri çekmediğimi farkediyorum. Hızlıca ittirip formalite icabı tokat atıyorum. Ya canı acımış mıdır acaba? Of zeynep offf. Olayın yanlışlığını bildiğim için mutlu olduğumu belli etmeden bağırmaya başlıyorum.

" Ya sen ne yaptığının farkında mısın bay kas yığını? "

"Evet,Pişman değilim. "

"Peki Melis?"

"Bak Melis'i çok seviyorum ama ona baktığımda sana baktığımda ki gibi içimin titrememesi benim suçum mu? "

"Kerem bunu kimseye yapamayız tamam mı? Kimseyi üzmeye hakkımız yok bizim. Ben Melis'e bunu yapamam."

"Ben yaparım Zeynep.Ben böyleyim işte, eğer birisini seversem geri kalan insanlar umurumda olmaz.Valla Zeynepçim kusura bakma ama ben seni seviyorum.Ve hala burda durup beni dinlediğine göre sende benden hoşlanmışsın güzelim."

"Ya sen bi s..."

"Sözüm bitmedi Zeynep.Bak daha yeni yeni tanıyoruz birbirimizi. O yüzden sana gel evimin kadını çocuklarımın anası ol demiyorum. Şimdilik ;) Ama bana bir şans vermelisin, en azından beraber vakit geçirmeliyiz. Ne dersin?"

Gözlerimin dolduğunu görmemesi için başımı eğiyorum. Hayır duygulandığım veya onu sevdiğim için dolmadı gözlerim. Bir gün içinde çok fazla duygu değişimi yaşadım, ve ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. O yüzden cılız bir sesle "içeri girsek? "diyorum. Başıyla beni onaylıyor.

Barış

Melis bütün dikkatini Dilan'a vermiş etrafa hastası olduğum gülücüklerini yolluyor.

İmkansız inanmaaaam

Yalvarırım dayanmaaam

Can bu yıkık,

Kırık dökük

Yapma olmaaz

Evet Melis çare yoksa senin yüzünden.

Zeynep dikkatimi çekiyor, düşüncelere dalmış bizim cadı yine. Bu sırada Levent yanımıza geliyor. "Vaay kaptan" diyerek sarılıyor bana. Gülümsüyorum. Levent girdiği her ortamı yumuşatmasını çok iyi bilir. Fakat bu sefer başarılı olamamış gibi. Kerem iyice kasılmaya başlıyor. Levent Zeyneb'in yanına gidip dans etmek istiyor, benim tanıdığım Zeynep bırak dans etmeyi üstüne küfürler edip çocuğu teklifine pişman ederdi. Ama O sadece masaya doğru ibne gülüşü atıyor ve neden olmasın diyerek dans pistine ilerliyor. Hemen ardından Kerem de Melis'i kaldırıyor, Melis başta istemese de Kerem'in ısrarlarına dayanamayıp gönülsüzce dans pistine ilerliyor.

Bunun üstüne tabiki art arda 6 shot yuvarlıyorum. Alıştım bu duruma. Kerem Melis'i alır, ben içkileri.

Mekandan çıkıyoruz, Melis'i eve götürmeyi teklif etsem de o dilanlara gideceğini söylüyor, Zeynep kimseyi beklemeden taksiye atlıyor ve Kerem de benim bir işim vardı deyip ayrılıyor. Akselle vedalaşıp taksiye biniyorum. Akselse mekanda kalmayı tercih ediyor.

Dilan

"Melis keşke önceden söyleseydin bize geleceğini, yani sorun olduğundan değilde evi toparlardım."

"Zaten yarım saatliğine geldim ben. Annem sette babamın nerde olduğunu bile bilmiyorum, kavga ettiklerinden beri eve gelmedi. O evde yalnız kalamam."

"Tamam tamam otur azıcık dedikodu keyfi yaparız."

En çok merak ettiğim şeyi sorarak başlıyorum. Keremden ne zaman ayrılacağını. Oysa her zamanki gibi henüz değil diyerek geçiştiriyor beni. Sevip sevmediğini sorduğumda sevmiyorum diyor fakat bir türlü ayrılamıyor. Ben bu kızı anlayamıyorum. Geçerli bir bahane bulamamış öyle diyor. Ulan sevmemekten daha geçerli bir bahane mi olur. Sonra ona yeni sevgilimi anlatıyorum, benim bile artık uzun bir ilişki istediğimi duyunca şaşırıyor fakat çok mutlu oluyor. O bile sıkılmış haftada bir sevgili değiştirmemden. Aradığım şeyi Ömer'de bulduğumu umuyorum. Fakat Melis'e Ömer'den bahsetmiyorum, ne tepki vereceğini kestiremediğimden.

Melis'in annesi söylediği gibi tam yarım saat sonra geliyor. Bu kadının dakikliğine hastayım.

Melis gittiğindeyse evde adeta ölüm sessizliği oluyor. Sessizlikten her zaman korkmuşumdur. Derin bir iç çekiyorum. Sigaramı alıp bahçeye iniyorum. Kocaman bir bahçe, bomboş. Annem yine geceyi dışarıda geçirecek demek ki. İçimi uçsuz bucaksız bir yalnızlık hissi kaplıyor, elim telefona gidiyor bir an. Kimseyi arayamam,kimseyi arayıp çok yalnızım kurtarın beni diyemem. Kimseye beni biraz sever misiniz diyemem. Güçsüz olamam. Sol yanımın acıdığını hissediyorum, acıdan uyuşuyor. Bahçede ağlayarak uyuyakalıyorum.

Yerdeki YıldızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin