junguwu: şey, tamam sakin ol bu kadar sinirleneceğini düşünmemiştim
wongyi: görüşürüz.
junguwu: görüşürüz...
—
Yukhei titrek bir nefes çekip telefonunu yanındaki komidinin üzerine bırakırken, eş zamanlı olarak ayağa kalktı. fazla büyük olmayan hastane odasının diğer ucuna doğru ilerledi. halsiz hissediyordu, her an düşüp bayılabilirdi. aynadaki yansımasına dikti gözlerini. günden güne çöken bedenini izledi. her zaman zayıf bir çocuk olmuştu ama bu kadarı... cidden fazlaydı. elmacık kemikleri olabildiğince içer göçmüş, göz altları her zamankinden daha fazla morarmıştı. son iki haftası, tam anlamıyla berbat geçmişti. cehennemi yaşadığını hissediyordu. başı sürekli olarak ağrıyordu ve sanki bu ağrı geçen her bir gün ikiye katlanıyordu. her zamankinden çok çok daha fazla kusar hale gelmişti, hareket etmeye mecali yoktu, kemiklerinin sızladığını hissediyordu. dört-beş hafta öncesini düşündü. Jungwoo ile ilk tanıştığı zamanı. o zaman da durumunun kötü gittiğini biliyordu ancak kısa sürede bu hale geleceğini tahmin edememişti.
bir eli hafifçe havalandı, başının hemen üstünü örten bandanaya çıktı. düğümünü yavaşça çözdü ve kalbinin acıyla kıvrandığını hissetti. o saçlarını çok seven, her gün özenle şekil veren çocuğun saçları artık yoktu.
'sen de kendininkileri benim istediğim renge boyatacaksan, neden olmasın :)'
yüzü istemsizce buruştu ve bir damla göz yaşı süzüldü sol yanağından. Jungwoo'ya kızarak haksızlık ettiğini biliyordu. sonuç olarak çocuk kendisinin beyin tümörüyle savaşan, saçları asla ama asla olmayan, ölmek üzere olan birisi olduğunu nereden bilebilirdi ki?
ölmek üzere olan...
iki hafta önce, büyük olanı ilk gördüğünde hissettikleri geldi aklına. onu daha önce hiç görmemiş olmasına rağmen tanımadığı bu çocuk kalp ritminin bozulmasına ve aptal aptal sırıtmaya başlamasına neden olmuştu. daha sonra farketmişti bunun aşk olduğunu. her ne kadar uzak ve imkansız olsalar da, sevmişti ve bu duyguyu ve yeni tatmaya başlamışken bu kadar erken kaybedecek olması ayrıca acı veriyordu.
yutkundu. en azından denedi. ardından titreyen vücudunu tekrar yatağa yönlendirdi. gözlerini kapattı, ve uykunun kendini kolları arasına çekmesine izin verdi.
——————
ilk defa böyle uzun bir bölüm yazdım kitapta. biraz duygusal oldu, heyecanlı ayrıca~~
yorum yapıp düşüncelerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum :')