24

1.5K 167 37
                                    

Jungwoo içeri küçük adımlarla girdiğinde, Yukhei bir an ciddi anlamda bayılacağını hissetti. ne ara olduğunu bilmiyordu ama saçlarını boyatmıştı büyük olan. alnına düşen gri tutamlarla o kadar tapılası görünüyordu ki, utanmasa ağlardı. bembeyaz teni ve tombul yanakları, uzun ince vücudu, derinliklerinde barındırdığı parıltılarla dikkatlice onu izleyen kahverengi gözleri... bu kadarı bile onun için yeterdi.

o an ölse, dünyanın en mutlu adamı olarak ölmüş olacağına emindi.

Jungwoo da ondan farksızdı. gerginlikten terleyen avuç içlerini çaktırmadan pantolonuna silmeye çalıştı. Yukhei, fotoğraflardakinden çok daha güzeldi. çıkık elmacık kemikleri, esmer teni, dolgun dudakları... hastalık onu yiyip bitirmiş olmasına rağmen mükemmel görünüyordu. ayrıca odaya girer girmez etrafını saran salep kokusunun ondan geldiğine adı kadar emindi.

sarıl bana diye geçirdi içinden Yukhei. adım atsam düşecek gibiyim, sen sarıl...

bir dakika kadar öylece bakıştılar. Yukhei öyle bir şefkatle izliyordu ki onu, Jungwoo gerçekten sevildiğine emin oldu an. titrek bir nefes aldı. bir adım atar gibi oldu ama sonra durdu. hâlâ ne yapması gerektiğinden emin değildi. ama küçük olan daha fazla dayanamadı. haftalarca bilmeden de olsa özlediği o kokuyu ciğerlerine doldurmak, büyüğünü kolları arasına alıp doya doya sevmek istiyordu.

üç büyük adımda yanıma ulaştı, eğilip sol bileğinden tuttuğu gibi kendine çekti. kollarını boynuna sıkıca dolarken gözleri dolmuş, dudakları titriyordu. tatlı bir baharat kokusu doldu burnuna, tüm vücudunun huzurla gevşeyip rahatladığını hissetti. birkaç hafta öncesinde sadece hayal olduğuna inandığı bir şeyi yaşıyordu resmen. her şey bir rüya gibiydi. eğer öyleyse, lütfen hiç bitmesin diye iç geçirdi. gözleri usulca kapandı.

Jungwoo ise olayın şokundan çıkamamıştı hâlâ. kolları yavaşça küçüğün beline dolandı, güç almak istercesine ceketine tutundu. ona çaktırmamaya çalışarak, usulca soludu kokusunu. gözleri boşluğa bakıyordu.

"sen... hayal ettiğimden çok daha güzel kokuyorsun Kim Jungwoo."

ani itiraf karşısında afalladı büyük olan. vücudunda akan kanın yanaklarında toplaştığını hissetti. her utandığında olduğu gibi, en çok burnunun kızardığına emindi. cevap vermek yerine elinin altındaki kumaşa daha sıkı tutundu. küçüğün yüzünü boynuna daha çok gömdüğünü hissetti.

yutkunarak ayrıldı birkaç dakikanın daha sonunda. yine karşı karşıdaydılar, tabii bu sefer daha yakın. kızarmış yanaklarlar ve minik bir burunla karşı karşıya gelen Yukhei kıkırdarken Jungwoo gözlerini kaçırmıştı.

"Ne kadar kalacaksın hyung?"

kısa süreli bir sessizlik...

"sen iyi olana kadar."

"ya hiç olmazsam?"

"o zaman ben de hep seninle kalırım."

——————

bu bölüm kısa duygusaldı yahu :"
uzun zamandır sadece texting yazdığım için uzun bölümlere alışamadım hâlâ ve dolayısıyla yazacak pek bir şey gelmedi aklıma. aklıma çok uzun da yapamıyorum, saçmalıyorum falan sonra. kusura bakmayın o yüzden :(
yine de bir şekilde halletmeye çalıştım.
umarım olmuştur.

bu arada şu haberi vereyim de, iyi mi kötü mü siz karar verin dpdçepşf

final yakındır canımlar :'D

distances || luwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin