Son günlerde "en iyi arkadaş listemde" zirveyi kimseye kaptırmayan sigaramdan bir tane daha yakıyorum. Son bir tane daha. Ama kendimi kandırmam pek mümkün olmuyor. Biliyorum ki, son değil.
Sıcak ve yoğun dumanı, kasvetli New York akşamına üflüyorum ve ağzıma gelen nikotin tadının beni tatmin etmesini umuyorum.
Ama etmiyor.
Onun dudaklarından sonra hiçbir madde ve hiçbir tat beni tamamlamıyor.
Şimdiden verdiğim kararın bokluk derecesi yüzüme çarpıyor. Şu an düşününce onu geride bırakmak pek iyi bir plan gibi gözükmüyor doğrusu.
Bulunduğum çatının kapısından çıkıyorum ve asansörü çağırıyorum. Parlak metal tuşa değen parmak uçlarım nedensizce dikkatimi çekiyor. Uzun ve ince parmaklarımı inceliyorum ve Tanrı'nın bunları bana neden bahşettiğini düşünüyorum.
Belki de her gördüğümde onu hatırlamam ve ona ne kadar minnet duymamla ilgili bir ton şeyi aklımdan geçirmek için.
Şey, seni hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim Tanrı'm. Yalnızca şu lanet olasıca çocukla ve onun saçmalıklarıyla o kadar meşguldüm ki.
Asansör kapısı yavaşça açılıyor ve ben görmeyi en son beklediğim kişiye bakıyorum.
Tamı tamına 28 dakika önce ayrıldığım eski sevgilime.
Calum Hood'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elevator | hood *on hold*
Fanfiction4 yıllık bir ilişki, 10 kata nasıl sığdırılabilir ki? ©narcissistsoul