10th floor

891 77 7
                                    

/peluş ördek/

Geniş asansör içinde bulunduğumuz tuhaf duruma inat, yavaşça aşağı iniyor.

Hala düzene girmeyen nefeslerimi bir kez daha kontrol etmeye çalışıyorum. Güçlükle konuşuyorum.

"Ayrılalı 1 saat bile olmadı. Beni öpemezsin, Hood. "

Gözlerini deviriyor ve bu inanılmaz sevimli hareketine istemsizce gülümsüyorum.

Tıpkı o günkü gibi.

→←→←→←

"Hey, Michael! Partide görüşüyoruz değil mi?"

Her ne kadar en iyi arkadaşım olsada okuldaki en sürtükvari kız olan Carrie, dudaklarını yalayarak Michael Clifford'a seslendi.

Michael, şu her hafta saçını boyayan ve grup tişörtleriyle ciddi düşünen çocuktu.

Aslına bakarsanız iyi bir çocuktu. Carrie ile ne işi olduğunu o an için çok merak ettim. Ardından bunun çok da zor bir soru olmadığını anladım.

17 yaşında bir erkekseniz ve penisiniz yerli yerindeyse, eh Carri'den hoşlanmamanız için pek bir sebep yoktu doğrusu.

Michael ona sırıttı ve etrafta birilerinin olmadığını teyit edip, en iyi arkadaşımın poposunu sıktı.

Tamam, bu iğrençti.

Carrie hafiçe inledi, ardından yeni fark ediyormuşçasına Michael'ın yanındaki çocuğa bakıp, sırıttı.

"Ve şu Asyalı arkadaşın da geliyor, değil mi?"

Carrie'nin insanlara olan saçma davranışlarından artık utanmamam gerektiğini biliyordum fakat insanları böylesine rahatsız etmesi ve küçük görmesi pek de tahammül edilebilecek bir şey değildi.

Çocuk gözlerini devirip, bıkkın bir sesle cavap verdi. Sanki bir kağıttan ezbere konuşuyordu. "Adım Calum ve ben Asyalı değilim."

Ona bakıp istemsizce gülümsedim ve o an için ne kadar ilginç gözüktüğünü fark ettim. Hey, hadi ama esmerler benim tipim bile değildi.

Siyah ve kabarık saçları tıpkı Simon amcamı andırıyordu. Bu düşünceyle yüzümü buruşturdum ve saçlarını es geçmeye çalıştım.

Dolgun ve kırmızı dudakları kızları dahi kıskandıracak biçimde kusursuzdu. Ama bu seksi dudaklar, hayatımda gördüğüm en masum gözlere eklenince- Zeus aşkına.

O an onu çekici ve yakışıklı bulmamıştım veya seks için aranacaklar listemdeki ilk isim değildi ama anlam veremediğim bir yumuşaklık vardı onda.

Ona sarılmak istiyordum. Minik bir kızın otomottan kazandığı peluş ördeğe sarıldığı gibi.

Tüylü ve yumuşacık bir ördeğe.

Oysa o an bilmiyordum; geceleri bu çocuk için peluş ördeğime sarılıp, minik bir kız gibi sessizce ağlayacağımı.

elevator | hood *on hold*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin