Selam! Cidden neden oy vermiyorsunuz? Okuyorsunuz ama oy vermiyorsunuz. O yıldıza basmak çok mu zor sizin için? Yada o yıldıza basınca çok mu şey kaybediyorsunuz? Ne olur sanki bir oy verseniz? İstediğim sadece oy çok mu şey sizin için? Neyse bu bölümde de oy vermeyecekseniz cidden artık yazmayı bırakacağım gerçi çok tınlamazsınız ama neyse.
HooMin
Annemin mezarına gelmiştim. Elimde bir çiçek buketi ile. Bunlar annemin en sevdiği çiçeklerdi. Menekşe. Mezarın üzerinde birikmiş otları koparttım ve çiçek buketini mezarın toprak olan kısmına koydum."Annem, nasılsın? Beni merak etme ben iyiyim."
Gözlerim doldu.
"Bir yıl oldu anne. Sensiz tam 12 ay 52 hafta 365 gün oldu. Seni özledim anne."
Gözyaşlarım yanaklarımdan yavaşça süzülmeye başladı.
"Seni istiyorum anne. Mezar taşına değil, sana sarılmak istiyorum. Bu imkansız değil mi? Sana sarılmak için benim senin yanına gelmem gerek. Ve sanırım bu o kadar uzun sürmeyecek."
Biraz daha orda durduktan sonra okula gittim.
Okul çıkışı eşyalarımı topladım ve sınıftan çıktım. Okul binasından çıkmıştım ki adımı duymamla sesin geldiği yere döndüm.
"Hey! HooMin!"
Jimin ne alaka? Durdum ve yanıma gelmesini bekledim.
"Ne oldu?"
"Şey kafeye gidelim mi? Otururuz biraz hm?"
"İşim var."
"Hadi ama lütfen."
"Jimin işim var dedim sana."
"HooMin alt tarafı bir kahve içicez."
"Rahat bırakmayacaksın değil mi?"Başını 'evet' anlamında salladı. Bıkkınlıkla bir nefes verdim.
"İyi. Ama bak sadece kahve içerim."
"Tamam tamam."Bir kafeye gelmiştik. Jimin ikimize kahve söylemişti.
"Eee nasılsın?"
"İyi, sen?"
"İyi."Kafenin kapısı açıldı ve tanıdık bir ses Jimin'e seslendi.
"Jimin hyung?"
"Gelsene Kook."Kook? Hassiktir!
Yanımıza geldi ve tam karşıma oturdu Jimin sağolsun.
"Tek olucaz sanıyordum hyung?"
"Ne olacak Kook? Bir şey olmaz özelimiz var sanki "
"Yani yok da neyse."Bir süre sonra kahveler geldi onlar kendi aralarında konuşuyorlardı ben ise sadece kahvemi içiyordum.
"Şey ben bir lavaboya gidiyim."
Jimin. Sakın Jimin. Yalnız bırakma bizi.
Ama tabii ki bu içten savaşımı Jimin duymadı ve kalkıp lavaboya gitti. Bir süre Kook'la bakıştık. Gözlerini kaçıran ilk taraf ben oldum. Başımı eğdim. Bir süre sessizlik oldu."HooMin?"
Başımı kaldırdım ve sevdiğim o kahrevengi gözlere baktım.
"E-efendim?"
"Nasılsın?"
"İyi."
"Sevindim."Hafif bir şekilde gülümsedim.
"Şey o gün iki ay önceki gün o defteri ben buldum ve yaptırabildiğim kadar düzenlettirdim."
Yanında ki karton poşetten defteri çıkarttı.
"O gün için özür dilerim."
Gözlerimi kocaman açtım. Cidden özür dilemişti. Jeon JungKook benden özür dilemişti.
Defteri önüme itti. Defteri alıp içine baktım. Tıpkısının aynısıydı bu. Gözlerim doldu."J-jungKook."
Gözlerimde ki birikmiş yaşları serbest bıraktım.
"Hey, neden ağlıyorsun? Ağlama."
Oturduğu sandalyeden kalktı ve yanımda ki sandalyeye oturdu daha sonra beni kolları arasına aldı. Korkarak sarılmasına karşılık verdim. Çünkü şu an sarılmaya ve ağlamaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki.
Başımı omzuna yasladım ve hıçkırıklarımı bıraktım.JungKook
Jimin hyung ile iddiaya girmiştik. İddia eğer ben kazanırsam Jimin hyung tam 1 ay boyunca istediğimi yapacaktı ama eğer O kazanırsa ben O'nun istediklerini yapacaktım. İddianın nedeni mi? HooMin ile sevgili olmam.Omuzumda ağlarken yavaşça saçlarını okşadım. Sanırım bu O'nu rahatlatmıştı ki en azından biraz da olsa ağlaması durulmuştu.
"Daha iyi misin?"
Biraz çekildim ve yüzüne baktım. Gözleri kızarmış, dudakları ise daha da kızarmıştı ve aşırı tatlı duruyordu.
"Teşekkür ederim."
Dedi kısılmış olan sesiyle.
"Bu gün birisine sarılıp ağlamaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki."
"Bu gün bir şey mi oldu?"Başını eğdi.
"HooMin, güzelim bir şey mi oldu?"
"Bu gün annemin ölüm yıldönümü."Ve bir hıçkırık daha.
Bayadır kafede oturuyorduk Jimin hyung gitmişti yani gitmemişti dışarıda arabadan bizi izliyordu. Çünkü birazdan yapacaktım teklifimi.
"Şey HooMin?"
"Hm?"
"Sana bir şey demek istiyorum."
"Dinliyorum."
"Ben... Yani nasıl başlasam bilemedim. Benim seni görünce kalbim hızlanıyor yani nasıl desem? Midemde kelebekler uçuşuyor, elim ayağım birbirine giriyor. Ve sanırım ben bu duyguyu daha önce hiç kimse de tatmamıştım."Bana şaşırmış gözlerle bakıyordu.
"Bu duygu ne?"
Susuyordu.
"Ah tamam ben senden duymak istemiştim ama ben söylesem de olur. Ben sana aşık oldum HooMin."
Şaşırmış gözleri kocaman açılırken devam ettim.
"Benim sevgilim olur musun?"
Kocaman olan gözleri biraz daha açıldı.
"Cevap vermeyecek misin?"
"Ş-şey bu çok a-ani o-oldu."
"HooMin evet veya hayır orta da yada kararsız birşey istemiyorum net bir cevap istiyorum."Bir süre başını eğip düşündü.
"Tamam ben sanırım seni-"
"Denemek istiyorum."Dedi, sözümü keserken. Bana bakıp gülümsedi.
"Gerçekten mi?"
"Hm hm."Diyerek beni onayladı. Kocaman gülümsedim. İddiayı ben kazandım ehehe.
Oy oy oy oy oy oy oy oy oy oy oy oy oy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MR. BAD BOY (TAMAMLANDI)
Fiksi Penggemar"Senden nefret ediyorum Jeon JungKook!" Dedi kız, kısık olan sesiyle. ----------------------------------- Bağırıp çağırmak, haykırırcasına ağlamak istiyordu yada belki de küçük bir çocuk misali annesine sarılıp ağlamakdı isteği, ama yapamazdı. Anne...