...
Sessizliğimi korudum ancak fazla sürmeden Cemre tekrar konuştu."Dün gece sizi gördüm."
...İçimden bir parçanın kopup düştüğünü hissettim sanki. Midem kasıldı.
Halihazırda saplandığım pişmanlık ve utanç çukuruna iyice battım.
Hayır, buna daha fazla dayanamazdım. Her şeyi anlatacaktım, sonra ne olursa olacaktı. Çünkü, belki kötü biriydim ama birini aldatıp ardından yalanlar söylemeyi midem kaldıracak kadar kötü değildim. Üstelik, köşeye sıkışmıştım.
Bunları düşündüğüm bir saniyenin ardından yüzümü zar zor Cemre'ye çevirdim. O sırada gözlerimin ıslandığının farkında bile değildim.
"Cemre, sana anlatmam gereken şeyler var."
O sırada Cemre'nin güzel yüzünden onlarca duygunun geçtiğine şahit oldum. En sonunda yüzüne yerleşen tedirginlikle birlikte bir adım geri çekildi.
"Lütfen Devrim, lütfen... Düşündüğüm şeyi söyleme. Ben- Ben düşündüm ki belki arkadaşça uzanmıştınız koltukta, endişelenmem gereken bir şey yoktur-", kelimeler ağzından hızlı hızlı dökülüyordu.
"Cemre...", sözü nasıl toparlayacağımı bilmesem bile onun lafını kestim, çünkü onun iyimserliği ve sevgisine layık olmadığımı tekrar tekrar hatırlatıyordu.
"Cemre, biz dün gece sarhoş olduk ve onu öptüm. Suç benimdi."
Cemre bir şeyler söylemek için ağzını aralasa da hiçbir söz sarf edemeden tekrar kapattı.
"Kendimde değildim Cemre. Çok ama çok üzgünüm. O kadar utanıyorum ki...", derin bir nefes aldım, " Bu seni sevdiğim gerçeğini değiştirmiyor, inan bana."
Cemre, çattığı kaşlarıyla hiç olmadığı kadar kafası karışmış görünüyordu.
Benimse akıttığım gözyaşlarıyla yüzüm sırılsıklam olmuştu bile.
Sonsuzluk gibi hissettiren sessizlikten sonra ağzını açtı.
"Keşke bu kadar kolay olsaydı, Devrim."
Ayakta durmakta zorlandığını fark ettim. Boştaki sandalyeye çöküverdi.
"Keşke sarhoş halinle karşına çıkan rastgele bir kızı öpmüş olsaydın. O zaman sadece beni sevdiğine ve bir saniyelik bir aptallık yaptığına inanabilirdim. Sen Aylin'i öptün. Hayatındaki en önemli insanlardan birini, geçmişini. Dün gece sizi sarılıp yatarken gördüğümde uykulu halinle bile yüzünde kocaman bir gülümseme vardı."
Duyduklarımın sarsıntısıyla konuşmaya çalıştım.
"Ama ben seninle olmak istiyorum. Aylin'le değil."
"Mesele bu değil, Devrim. Beni seviyor olabilirsin ama bu Aylin'i sevmediğin anlamına gelmez. Benimle olmak isteyebilirsin ama bu Aylin'i aştığın anlamına gelmez. Her şey senin kararına bağlı değil, anla şunu."
Cemre'nin titreyen sesi bedenime bıçak gibi saplanırken tek kelime dahi edemedim.
"Kaç yıllık arkadaşlığımız, yedi aylık ilişkimiz... Onun bir günlük ziyaretiyle hepsini sildin attın. Bizim evimizde onunla sarılıp uyudun, Devrim! Kusura bakma, senin aklın Aylin'deyken ben bu ilişkinin yükünü tek başıma sırtlayamam."
Yüzümü ellerimin arasına gömdüm, onun yüzüne bakacak onurum kalmamıştı.
Uzun sessizliği keskin sözleriyle yardı,
"Bu evde duramam ben. Onuruma yediremem. Selen'de kalırım bir süre. Sonra başka bir yer bulurum."Ellerimin arasına gömdüğüm yüzümü hemen doğrulttum, "Ayrılıyor musun benden?"
Elâ gözleri, gözlerimi delip geçti, "Sen ne istediğine karar vermeden bu ilişki yürümez. Bir süre görüşmeyelim."
Gözyaşlarım sel olmuştu şimdi. Hıçkırıklarımın arasında "Gitme..." deyişim bir fısıltıdan fazla yükselemedi.
***
Gece çöktüğünde Cemre yanına tek bir bavul alıp alelacele çıkmıştı bile. "Bu gece kal," demiştim ona "yarın sabah gidersin." Dinlemedi. Kalan eşyaları almaya ne zaman gelirdi, kim bilir.
Böyle bitmemeliydi.
Sigara üstüne sigara yaktım. Dolaptaki yarım şişe şarabı hızlı hızlı içtim. Sanki acıyı dindirebilirmiş gibi. Balkona çıktım, bu gece hava çok güzeldi. Güneş doğana kadar etrafı izledim, çünkü gözüme bir damla uyku girmedi. Cemre'yi düşündüm. Yine de aklım sürekli Aylin'e gitti. Bir zamanlar internette gördüğüm aptal yazı çıkmadı aklımdan: " Eğer aynı anda iki kişiyi sevdiğini düşünüyorsan ikincisini seç. Çünkü birincisini sevseydin ikinciye tutulmazdın zaten."
Peki ikisini de elinden kaçıracak kadar aptalsa insan, ikisi için de acı çeker mi?
***
O gece Devrim gibi, ne Aylin'in ne de Cemre'nin gözüne uyku girdi. İstanbul'un farklı semtlerinde, farklı evlerde, farklı yataklarda dönüp durdular. Geçmişleriyle, şimdileriyle hesaplaşmaları hiç bitmedi. Yine de hepsi, birbirlerinden habersiz, aynı gündoğumunu izlediler.
***
Merhaba. Sondaki üçüncü kişi ağzından anlatım hoşunuza gitti mi? Benim için ani bir karardı. Geç kalan bölüm için tekrar özür dilerim. Gerçi alışmışsınızdır belki bölümlerin geç gelmesine. Sizi seviyorum. Görüşmek üzere. Bu arada finale az kaldı galiba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıttan Uçak | gxg
Teen FictionBeş yaşındaydım. Annemin özenerek giydirdiği elbisemin kum ve tozla kaplanmasına aldırış etmeden kumdan kalemi tamamlıyordum. Onu ilk defa o parkta gördüm. Küçük ellerimle, yerde bulduğum bir kağıt parçasını - o zamanki becerimle başarabildiğim kad...