●5●

756 78 13
                                    

Başım döndüğü için koşamasam da olabildiğince hızlıca Aylin'in bahsettiği parka gittiğimde onu banklardan birinde otururken buldum. Elleri başının iki yanındaydı ve hafifçe öne eğilmişti.

Arkasından yavaşça yaklaştım ve seslendim ama pek tepki vermedi. Yanına oturduğumdaysa tek bir cümle kurdu.
"Evin yolunu bilmiyorum. "

O kadar masumdu ki... Hâlâ onunla tanıştığımdaki Aylin'di. Hâlâ o ürkek kız çocuğuydu. Ona zarar vermek istediğim en son şeydi.

Sarhoştu. Tahmin ettiğimden daha sarhoştu. Bilmediği bir şehirde gecenin bu saatinde kaldığı evin yolunu tabii ki bulamazdı.

Elimi omzuna koydum ama tedirgindim. Bana sinirli olmasından korkuyordum. Buna hakkı vardı. Birlikte bir halt yemiştik ve suçun çoğu bendeydi. Üstelik sanki suç onunmuş gibi davranmıştım.

Ama kızgın değildi. Muhtemelen bu konu üzerine düşünecek kadar ayık da değildi.

Bana dönüp hüzünlü bakışlarını benimkilerle birleştirdi. Derin bir nefes aldım,

"Bu gece bende kal."

Dediğimi biraz düşündükten sonra olmaz anlamında kafasını salladı.

"Lütfen.", onu bu halde bırakmak bir seçenek değildi. Teyzesinde kalıyordu ama o evin nerede olduğunu da bilmiyordum zaten.

O sırada Aylin midesini tutup kasılmaya başladı, alkol ona yaramamıştı.

"Kusacağım galiba", boğulur gibi konuştu. Aceleyle onu bir ağacın altına götürdüm ve o çıkarırken saçlarını geriye çektim. İşi bittiğinde cebimdeki temiz peçeteyi ona uzattım.

"Çok utanıyorum Devrim."

O an istemsizce kıkırdadım. Bu haliyle bile sevimliydi, her zamanki gibi. Bu kadında asla kurtulamayacağım bir büyü vardı.

"9 yaşındayken seni araba tutmuştu, hatırladın mı? En azından bu sefer üstüme kusmadın."

Bu sefer o da gülmesine engel olamadı. Böyle bir durumda bile ciddi kalamamıştık.

"İyi gününde de kötü gününde de yanındayım. Bunu sakın aklından çıkarma Aylin."

Otobüsün camından dışarıyı ve arada da omzumda uyuyakalan Aylin'i izleyerek eve döndüm.

Cemre'ye durumu açıklayabilirdim. Aylin benim çocukluk arkadaşımdı. Bir geceliğine bizde kalmasını sorun etmezdi Cemre. Ama bu gece yaşananları, işte onları nasıl açıklarım hiç bilmiyordum.

Anahtarı çevirip kapıyı açtığımda, salondaki koltuklardan birinde uyuyakalmış Cemre'yi gördüm. Onu görmek içimdeki vicdan azabını harlıyordu.

Aylin'i kolundan tutup yatağıma yatırdım. Yatak örtümü Aylin'in üzerine çektim. Bedeni örtünün altında kıvrılırken yüzüne dökülen saçlarını kulağının arkasına aldım.

-İyi geceler, Devrim.
-İyi geceler, Aylin.

Sonra salona geçip Cemre'nin koltukta uyuyakalan bedenini bir battaniyeyle örttüm. Değil onu öpmek, ona bakmak bile vicdan azabımı artırıyordu. Bu yüzden tek yapabildiğim titreyen başparmağımla onun yanağını okşamak oldu.
Eğilip, fısıldadım.

-İyi geceler, Cemre.

Bense kendime de bir battaniye alıp boş kalan ikili koltuğa uzandım ve bu geceyi düşündüm. Geçmişimi ve şimdiyi düşündüm. Düşünmekten kendimi alamadım bir türlü, uyuyamadım. Şimdi hayatımdan çıkarmaya asla cesaret edemeyeceğim iki kadın da melekler gibi uyuyorlardı.
Tahminimce bir saatten fazla geçti, tam uyuyakalıyordum ki, yaklaşan ayak sesleri beni kendime getirdi. Gelen Aylin'di. Gözlerimi tekrar kapayıp uyuyor numarası yaptım. Neden bilmem, uyanık olduğumu görmesini istememiştim.

Sessizce yanıma kıvrıldı. Boşta kalan kolumu kendi beline doladı. Beni uyandırmamaya çalışıyordu bunları yaparken. Bense hiç tepki vermedim. Anlamlandıramadım içinde bulunduğum durumu. Sadece gözlerimi tekrar kapattım. Sanki hiçbir şeyi fark etmemiş gibi. Sadece öylece uzandık; bedenlerimiz uyum içinde, çenem onun boynunda, ellerimiz kenetli.

Aylin'in kokusuyla, çok geçmeden uyuyakaldım.

Uyandığımda yanım boştu. Keskin bir baş ağrısıyla birlikte yerimden doğrulup mutfağa yöneldim. Cemre ocağın başındaydı, Aylin'se buzdolabından kahvaltılıkları çıkarıyordu. Bense bu görüntü karşısında utandım, çok ama çok utandım.

Sessiz bir "Günaydın" döküldü dudaklarımdan. İki güzel yüz bana döndü ve karşılık verdi.

O anda dün gece aklıma geldi, Aylin'le birlikte uyumamız. Acaba Cemre bizi görmüş müydü? Görseydi böyle davranır mıydı? Tüm bu fikirleri kafamdan atmak için kahvaltılıklara gömüldüm.

Sonra; Aylin meselesini daha fazla düşünmemek ve Cemre'yle yüzleşmemi mümkün olduğunca ertelemek için yapmam gereken en mantıklı şeyi yaptım, odama kapanıp ders çalıştım bütün gün.

Uzun zaman sonra kafamı kaldırıp pencereye bakmayı akıl ettiğimde hava çoktan kararmıştı. Çok geçmedi, kapımda bir tıklama duydum. Kapının aralığından başını uzatan Cemre'ydi.

"Fasulye yaptım. Yiyecek misin?"

Uzun zaman insan iletişiminden uzak kaldığımdan mıdır bilmem, bu basit soruda bile afalladım.

"Devrim, iyi misin? Bütün gün şu odaya kapattın kendini."

"Ee, iyiyim. Finaller yaklaşıyor ya, o yüzden.", parmaklarımı alnımda gezindirdim.

"Devrim, iyi değilsin. Anlatmak istediğin bir şey var mı?", Cemre kapının pervazına yaslandı.

Sessizliğimi korudum ancak fazla sürmeden Cemre tekrar konuştu.

"Dün gece sizi gördüm."

Merhaba. Yine geç gelen bir bölümdü, biliyorum. Özür dilerim. Hayatım bu aralar yoğun ve aklımdakileri uzun zamandır kelimelere dökemiyordum. Sonunda bunu az çok başardığımı düşünüyorum. İyi okumalar.

Kağıttan Uçak | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin