4. BÖLÜM

282K 13.5K 4.4K
                                    

Elinde tuttuğu tül perdenin ucuyla Yağız'ın kafasına vuran Can, "Derisinden perde yapıp tiyatro oynattığımın beyinsizi, bırak şu perdenin ucunu!" diye söylendi. Onun yüzünden ceza yemiş olmamız yetmezmiş gibi tülleri başına örtüp "Yüz görümlüğümü vermezseniz bu perdeyi bırakmam," diye anlamsız şakalar yaparak işimizi engelleyen Yağız kaşınmanın sözlük anlamını yazıyordu.

Dün gece Yağız'a uyup müdüre tülden takım elbise diktirerek odasında yedek olarak tuttuğu takım elbiseleriyle değiştirmiştik. Daha doğrusu Yağız tarafından bunu yapmaya zorlandık. Asıl bardağı taşıran damla takım elbiseleri değiştirmemiz değil, renkli renkli kumaşlara dikilen tüllü takım elbiselerle dolu dolabın fotoğrafını çekip, bu fotoğrafları kampın sitesinde müdürün adıyla "Dolabımda ne var?" başlığı altında paylaşmamız oldu.

Klasik Youtube içeriklerinden özenilmiş bu başlığı ve fotoğrafları gören müdürün verdiği ceza ise tüm odaların tül perdelerini yıkayıp asmamız oldu. Sadece takım elbiseleri taşımasına yardım ettiğim için ceza almak biraz canımı sıksa da ucuz atlattığımızı düşündüğümden sesimi çıkarmadım.

"Merak etmeyin bunun intikamını alacağım. Müdürün çayına çamaşır deterjanı atıp midesini yıkamayı düşünüyorum," diyen Yağız'a doğru öyle bir bakış attım ki, "Neyse, durumumuz o kadar da kötü değil. En azından odaların camı küçük," diye toparlamak zorunda kaldı.

Can, elimizde kalan son tülü de taktıktan sonra yenilerini almak için çamaşırhaneye gittik. Biz üçümüz kirli perdeleri çıkarıp onların yerine temizleri asmakla görevliydik. Abim, Mete ve Seda ise perdeleri yıkamakla görevlendirilmişti. Pantolonunun paçalarını dizlerine kadar sıvayan Mete'yi çamaşır leğenindeki tülleri çiğnerken görünce bir gülme krizi daha tuttu beni. Abim arkadaşlarıyla ilgili her türlü absürtlüğe hazır olmam gerektiği konusunda önceden uyarmıştı ama İngiltere'de naylon leğende perde çitilemek benim bile sınırımı aşıyordu.

Önce bana, sonra da müdürün bizi izlediğini bildiği çamaşırhanedeki kameraya ters bir bakış gönderen Mete, "Çamaşır makinelerini kullanmayalım diye tüm makinelere kilit vurmuş. Bu denli detaylı bir ceza sistemini onca işinin arasında nasıl oluşturuyor hayret ediyorum," dedi.

"Ben dün akşam odasına gidip bilgisayarını karıştırdım. "Öldürmeyen ama süründüren cezalar" diye Google araması yapmış."

Cezanın biri bitmeden diğerini almak için uğraşıyordu Yağız.

"Kullanıcı adını "Klavyemdem elini çek Yağız!" yapmış. Geçen gün "Senden nefret ediyorum Yağız!" yapmıştı. Demek ki artık benden nefret etmiyor."

Kurutma makinesinden çıkardığım tülleri gelişigüzel katlayıp kucağıma koyan abim, "Bak hala konuşuyor!" diyerek Yağız'ı tersledi. "Bu iş bitince makinenin içine seni atıp kanını kurutacağım."

Aramızda ceza almayan tek kişi olan Başak kilitli makinelerden birinin üstünde bağdaş kurmuş bizi izliyordu. "Bence bu müdür ceza bahanesiyle kampın bütün işlerini size yaptırıyor," dedi.

"Naylon leğeni nereden buldu ben asıl onu merak ediyorum. Türkiye'den gelirken, "Dur ben bavula bir de leğen atayım, belki çocuklara ceza veririm. En olmadı içine girer yıkanırım," mı dedi acaba?"

"Boş ver müdürü Seda, gel biraz da sen çiğne şu perdeleri. Çamaşır suyunda durmaktan ayaklarımın rengi açıldı," diyen Mete tek ayağını bize göstermek için havaya kaldırınca köpüklü suyun içinde kalan ayağıyla dengesini sağlayamadı ve leğenin üstüne kapaklandı. Böylece gecenin kapanışı Mete için olmasa da bizim için keyifli olmuştu.
----------------
Birbirine yapıştığını düşündüğüm gözlerimi açmaya çalışarak kalabalığı takip ettim. Perde yıkayıp asmakla geçen bir gecenin sabahına yeni bir etkinlik koyarak bizi erkenden uyandıran Müdür Bey'i diğerlerinin neden sevmediğini anlamaya başlamıştım. Brick Lane Market denilen, Londra'nın pazarı diyebileceğimiz bir yerde satış danışmanlığı yapacağımız bu etkinlikte işim zor gibi duruyordu. Müdür Bey en çok satış yapan gruba ödül verileceğini, ürünlerdeki fiyat farkından dolayı yiyecek, kıyafet gibi kategorilere ayırdıklarını ve her kategorinin kendi arasında yarışacağını da söyledikten sonra ekiplere ayrılmamızı istedi.

Türk'ün Londra'yla İmtihanı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin