09

4.6K 507 976
                                    

*Christina Perri - Human


Gözlerimi açar açmaz hissettiğim baş ağrısı dünkü gözyaşlarımın kaçınılmaz bir sürpriziydi. Yatağımda doğrulup önce şakaklarımı, sonra da açılmakta zorluk çeken gözlerimi ovuşturdum. Yaşamak neden bu kadar zor, üstelik 9 yaşında bile? Uyanmak bile acı verici.

Kaç saat uyursam uyuyayım, ne kadar dinlenirsem dinleneyim vücudum sürekli yorgundu. Görünmez olup sırtıma giydirilmiş bir çanta vardı sanki ve o çantanın içi taşlarla doldurulmuştu da her adımımda nefes nefese bırakıyor gibiydi.

Sonucunda Jimin'i görmek olmasa sabahın erken saatinde kalkmayı aklımın ucundan bile geçirmezdim. İçimde nokta kadar minik bir heves varsa bile sebebi Jimin'di. Her şeyde olduğu gibi, hem okula gitmek için hem de yaşamak için tüm heveslerimin bağlandığı yer oydu. Ufacık da olsa, belki de kapkaranlık zihnimde parıldamaya devam eden tek yıldızımdı o. Yanımda değildi belki de ama benim için en güzel yerdeydi; yatağımdan atlamadan önce avucumu kalbimin üzerine yerleştirdim. 

'Günaydın Jimin.'

Başlıyorduk, yeni bir gün, hayatımdan 1 daha eksildi.  

Kahvaltı masasında olduğu gibi hazırlanırken de tek bir cümle bile konuşmadan kollarımı havaya kaldırmış ve annemin kazağımı giydirmesine izin vermiştim.

"Dinlenmelisin."

Kafamı sallamıştım. 'Hep aynı cümleler...'

Adımlarım beni geri geri çekiyor ve zihnim ise evde kalıp gün boyu çizgi film izlemem için beni tavlamaya çalışıyordu. Ayakkabılarımı giymek için eğildiğim an ablamın kokusu burnuma dolmuş ve beni olduğum yerde yeniden doğrultmuştu.

Koridorda bana doğru yaklaşan güzel kıza bakıp yanağımı kapıya dayadım. Giydiği kot eteğin üstüne mavi boğazlı bir kazak geçirmiş ve bir tarafını eteğinin içine sıkıştırmıştı. Ne yazık ki yorum yapabileceğim bir saçları yoktu, evet, ama taktığı nota figürlü kolye ve küçük halka küpeleriyle her zamankinden daha kusursuz bir görünüm kazanmıştı. Bir elimi yüzüme doğru götürüp avuç içimi yüzüme doğru vurmuş ve görüşümü kapatmıştım.

"Çok güzel, Çok güzel... Kıskanmayıp da ne yapacağım ki, o her türlü çok güzel!"

Ablam önce gülmüş, daha sonra da ellerini çeneme yerleştirip kapıdan ayrılmama yardım etmişti. Dizlerini yerdeki krem rengi halının üzerine bırakıp benimle aynı boya gelince uzanıp gömleğimin yakasını kazağımın dışına çıkarmış ve gereğinden fazla sıktığım kravatımı bollaştırmıştı. Elimde tuttuğum mavi şapkamı yavaşça alıp saçlarıma geçirmiş ve iki kulağımdan sarkan iplerini tam çenemin altında bağlamıştı. 

Omuzlarımdan tutup şöyle bir izledi beni. Dünkü gibiydi, dokunsam ağlayacaktı ama tutuyordu kendini sürekli. Ben de ona baktım, gülümsedim zorla. O kadar güçlü ki, karşılık verdi saniyesinde biliyor musunuz? Gülümsedi hemen, güller açtı yüzünde. Gözleri kısıldıkça kısıldı, elmacık kemikleri yukarıya taşındı, narin elleri geldi yüzümü sevdi, sonra da uzandı ve burnuma bir öpücük kondurdu.

"Minik bir velet dışında kimseyle ilgilenmiyorum." Sesi tıpkı bir sırrı açığa çıkarmışçasına fısıltılı çıkmıştı. Göz kırpıp kollarını bedenime sardığında ben de ona yanaşıp ellerimi boynuna doladım ve kıkırdamama engel olamadım. Cümlesi hoşuma gitmişti.

"İnan bana, ben de." diyiverdim, çünkü öyleydi. Ehe.

"Efendim?"

"Hiiç, sence hava soğuk mu?"

angel tent •yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin