Öncelikle küçük bir uyarıda bulunmak istiyorum, önceki bölümlerde de Hoseok ve ailesinin içinde bulunduğu durumu dile getirmiştim lakin bu bölümün içinde olaylara biraz daha ayrıntılı olarak tanık olacağız. Gönül isterdi ki bu tip olaylardan çok uzak yaşayalım ama televizyon haberlerinin bile her gününü dolduran, hepimizin kanını donduran bu olayları duyuyor, görüyor ve yaşıyoruz. Yazabildiğimin en azını kullanıp dozunu ayarlayarak yazmaya çalıştım. Hikayenin devamı için anlatılması gerekiyordu, bir hatam, bir kusurum olmuşsa affınıza sığınıyorum. İyi okumalar, sizi seviyoruz. (Yazar burada kendisini ve Yoyo'yu kastediyor.)
*Aurora - Runaway
Üzerine yattığı kolum ağrımış, biraz da uyuşmaya başlamıştı. Ne olursa olsun gönlüm kıpırdamaya razı gelmemişti, uyusundu benim güzel dostum. Siyah saçları aldığı sıcak duştan sonra kabarmış, yastığın ve kolumun etrafına düzenli aralıklarla yayılmıştı. Ağlayarak dalmıştı uykuya. Rüyasında iç çekiyor, bazen de kısa kısa inlemeler bırakıyordu odanın içine.
Ablamın verdiği ilaç sadece ağrı kesici olmasa gerekti zira uyuyamayacağından neredeyse emindim.
Annem ve babam karakola gitmiş, ablam ise Dawon ve Hoseok'a duş aldırdıktan sonra hepimizi yatırmıştı. Dawon, ablamın odasında, Hoho ise benim kollarımdaydı.
Gözümü kapattığım an Hoseok'un olayı anlatışı kafamın içinde tekrar tekrar oynatılıyor ve canımdan can eksiltiyordu...
Küçük beden hıçkırıklar arasında konuşmaya başladı. Kolları sarıldığı Yoongi'den ayrılmış, dizlerini kendine çekmiş ve koltukta doğrularak arkasına yaslanmıştı. Gözleri kardeşini buldu. Uzanıp küçük kızın kahverengi saçlarını okşadı ağlamaya devam ederken, zar zor seçebildiği cümleleri bir bir dizmek için dudaklarını araladı.
"Uyuyacaktık biz, annem Dawon'un saçlarını tarıyordu. Babam yoktu daha, hep geç gelir zaten o..." Bekledi biraz, akan burnunu çekti. Uzanıp bileklerini ıslaklığı durulmayan kızarmış gözlerine yerleştirdi ve ovuşturdu. Hemen ardından kimseyle göz kontağı kurmadan yerdeki halıya odaklanarak konuşmaya devam etti.
"Yumruklanmaya başlandı kapı birden. Anladık yine içki içtiğini, her gün olduğu gibi... Annem odamızda beklememizi söyledi ve içeriye gitti. İçeri girer girmez kavga etmeye başladılar, belirli bir sebep olmasına gerek yoktu onun kavga çıkarması için, bağır çağır sesleri geldi odaya. Aldırmadım ilk başta, diyorum ya bizim sıradan gecemiz bu. Ne yalan söyleyeyim, içimde kötü his vardı, vardı da inanmak istemedim, göz ardı etmek istedim, korkudandır dedim... Sakin kalıp Dawon'ı yatırdım önce." Gözleri iki saniyeliğine küçük kardeşine döndü, ardından tekrar halıya baktı ve devam etti.
"O duymasın diye kulaklıkları taktım ona, masal anlatmam gerekirken hareketli bir parça seçtim içeriden gelen sesleri duymasın diye. Bir cam kırılma sesi geldi sonra, ilerleyip kapının anahtar deliğinden baktım. Seh-" Yutkundu. Ellerini konuşurken durmadan titremeye devam ediyor ve kesik kesik nefesler alıyordu. Yoongi'nin ablası hızlı bir hareketle bir bardak suyu Hoseok'un dudaklarına doğru götürdü ve ona sudan birkaç yudum içirdi. Küçük çocuk, o içtiği birkaç yudum suyun kat kat fazlasını gözlerinden akıtmaya devam ediyordu.
"İtmiş annemi, yorgun bedeni ayakta kalamamış sehpaya doğru düşmüş, meğer onun camıymış kırılan. Ben bakmaya başladığımda kemerini çıkartmıştı, bir eline sardı, sonra kaldırdı kemerini yukarıya... Hızlı hareketlerle vurdu anneme. İzledim hepsini. Ellerimi ağzıma kapattım çığlık atmayayım diye, bilemedim ki ne yapacağımı."