Efus ne zamandan beridir birilerinin onu uzaktan uzağa izlediğini düşünüyordu yada neredeyse üç yıldır Yeraltı Zindanlarında kapana kısıldığından paranoyaklaşarak, delirdiğini.
Bu ikilemde onu huzursuz ediyordu.
Hayır zaten insanlar arasında ne zamandan beri devam eden genel huzursuzluk en sonunda gün yüzüne çıkmaya başlamışken birde üstüne üstlük istilacıların kendi aralarında ki kutuplaşma da cabasıydı.
Yani zaten genel bir huzursuzluk varken bunun üstüne bir de içsel huzursuzluk....
"Hayır bunu derhal bertaraf etmeliyim" diye kendine telkinler yapıyordu. Kendi kendine yaptığı bu telkinlerin sonunda başarılı olacağını umuyordu.
Sürekli olarak "beklediğin bu fırsat bu değil miydi, öyleyse neden yeni tasalar ediniyorsun" kendi kendine psikolojik seanslar yapıyordu.
Askeri ve sivil personel içinde süregelen huzursuzluk artık kutuplaşmaya dönmüştü. Aslında hepsi durumdan şikayetçiydi ama son tahlilde bazıları yine de sisteme sadık kalmak gerektiğine inanıyordu, aksi halde kaos olacağından ve sonsuza kadar Falkir'de bir nevi hapis hayatı yaşayacaklarından endişeleniyorlardı.
Tam aksi yönde düşünenler ise çıkacak kargaşanın taleplerini fazlasıyla karşılayacağını düşünüyordu.
Onlara göre nede olsa Falkir bereketli bir gezegendi. Dünyada ki kodomanlar cevher akışındaki bir aksama durumunda kontrol ettikleri kolonilerde ellerinde tuttukları psikolojik üstünlüğü kaybedeceklerini bildiklerinden istedikleri her türlü tavizi alacaklarına inanıyorlardı.
Askeri personel içinde ki en ılımlılar bile biliyorlardı k; bazı siviller gibi yapamazlar; bu yaşanan kutuplaşmalar da tarafsız kalamazlardı. Aslında yönetimden yani güçlüden yana olanlar bile biliyorlardı ki, diğerlerinin talepleri haklıydı ve onlarda aslında aynı şeyi istiyorlardı:
"Toplamda otuz günlüğüne de olsa senede iki defa dünyaya giderek ailelerinin ve sevdiklerinin yanında olmak; onlarla biraz zaman geçirmek ve görev süreleri dolduğu zaman Falkirden ayrılmak ve bir süre kendi gezegenlerinde görev almak."
Yeraltı Zindanlarında da durum farklı değildi.
Kutuplaşma her yerdeydi ve aşağıda ki durum yukarıyla aynıydı. Uzun süredir var olan gerginlik nedense son günlerde hat safhaya ulaşmıştı. Efus yukarıda bir şeylerin yaşandığını düşünüyordu. Falkir'de tatsız bir şeyler yaşanmış olmalıydı.
Askeri personel arasında ki zıtlaşma onları da etkiliyordu, başta sağlık ve gıda olmak üzere sağlayacaklarına söz verdikleri her türlü hizmet aksıyor yada bazen hiç verilemiyordu. Zindan mahkumu yerliler durumun yukarıyla aynı olduğunu hissedebiliyorlardı. Bu Yeraltı Zindanlarına has bir gelişme olamazdı.
Efus bunu yukarıyla temas kurabilmek için harika bir fırsat olduğunun farkındaydı ve bu fırsatı kullanmak için onların yönetim sistemlerinde ki aksamaları zihninde listelemeye başladı. Listeyi tamamladığında Merlik'e ulaşmak için kullanabileceği büyük resmin tamamlanacağına inancı tamdı.
Efus'un üç büyük hedefi (Amacı) vardı :
Merlik'e ulaşmak (Nihayetinde Kavuşmak)
Yeraltı Zindanlarında isyan başlatmak.
Ve en sonunda zaferi elde etmek.
Yada bunları denerken uğrunda ölmek.
Efus'un öncelikli hedefi Ütğm. Yıldırım'a ulaşmaktı ve aslında en başından beri bunu yapabilirdi fakat o zamanda gereksiz yere risk almış olurdu. Çünkü General Ütğm Yıldırımı yakın takibe almış olacağını düşünüyordu. Ve böyle bir durumda General onu tanıyabilir ve orada, o ayrıcalıklı gurubun içinde ne işi olduğunu merak edebilirdi.Çünkü konu Generalin en hassas noktasıydı. O yüzden Kraliçeyi sözde kurtarma girişiminde yaptığı gibi pervasızca hedefin önüne atılmayacak tam aksine hedefin etrafından dolaşarak onu kendine çekecekti.
Çünkü General Ramor bölgesine ayrılan ek gelir çarkında bir aksama; bir sıkıntı olduğunu öğrenir öğrenmez konuya derhal müdahale edecek ve Yüzb. Fox'u neler olduğunu araştırması için uyaracaktı, zira çarkın başına onu koymuştu. Ne var ki Yüzb. Fox gelir çarkı meselesine hayli mesafeliydi ve işte bu yüzden Ütğm. Yıldırımı görevlendirecekti ne de olsa onun yardımcısıydı.
Beklediği an bu andı ve genel huzursuzluk ona yukarısıyla hayır aslında Merlik ile temasa geçebilmesi için harika bir zemin hazırlayabilirdi.
Sonu ne olursa olsun onu bir kez daha görmesi gerekiyordu. Her şeyin sonunda eğer ölmesi gerekiyorsa onun kollarında ölmek en büyük dileğiydi. Merlik'e son bir kez daha bakacak ve son nefesini öyle verecekti.
Ama bunları düşünmek için henüz erkendi, Efus hala ilk günkü gibi zafere inanıyordu. Zihninde bir plan yaptı ve planının kısa sürede sonuç vereceğine ikna oldu. Bunun üstüne keyifle düşündü ki : Uygun şartlar altında Yeraltı Zindanlarında bile yukarıyla bağlantı kurulabilirdi.
Ütğm. Yıldırıma ulaşmak için yaptığı planı bunu beraber görev yaptığı arkadaşlarına anlattı. Efus'a göre bu bir fırsattı ve zamanında değerlendirilmeliydi.
Efus'un planı basit ve risksizdi. Yapacakları yegane eylem istilacı askerlerin kendi aralarında ki kutuplaşmadan dolayı yaşanan aksaklıkların direkt olarak gelir çarkını etkilemesini sağlamak olacaktı.
Dünyaya akan cevher akışında ise bir aksama yaşanmayacak; tüm akış günlük rutininde devam edecekti.
İstilacıların gezegenine gidecek cevher akışında asla bir aksama olamaması hayati derecede mühimdi.
O yüzden cevher akışında ki mahkumlar gerekirse yüklemeyi kendi elleriyle yapacaklardı.
Peki o zaman nasıl Generalin dikkatini çekeceklerdi :
"Gelir çarkı için ayrılacak olan her türlü kıymetli madenin ve fosil sıvının direk Dünyaya gönderilmesini sağlayacaklardı"
İnsanlar gelir çarkına gidecek cevherleri vs. tek tek elleriyle ayırmıyorlardı ki, bunun için gelişmiş bir sistemleri vardı ve ayırma işini makineler vasıtasıyla hallediyorlardı. Her cevher için belirli bir oran sisteme işlenmeden sistem dışına aktarılarak başka bir bölge de toplanıyor ve o bölgede işleniyordu.
Neyse ki bu sistemin kontrolünü yapan asker ve sivillerin çoğu isyankar tayfadandılar ve isyankar olanlar suçu sisteme sadık olanlara atacak ve onların isyan etmek için fırsat kollayanlardan olduklarını söyleyeceklerdi. Tabi ki karşı tarafta tam aksini savunacağı için iş içinden çıkılmaz bir hal alacak ve en sonun da General olaya müdahale etmek zorunda kalacaktı.
Ve işte tam o grilikte Ütğm. Yıldırıma ulaşacaktı, onun vasıtasıyla da Vekil Kraliçeye Yani Merlik'e
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyalı İstilası (Kısım 2) Dudar'ın Yetimleri
FantasyEn büyük korkuların olduğu yerde umut da yeşerebilir. Maskelerinin ardına saklananlar, maskeleri düştüğü zaman; umutsuzluğun dehlizlerinde de kaybolabilirler yada özgürlüğe de kanat açabilirlerdi. Peki şimdi ne olacak ; Merlik 'in körlemesine uçuşu...