Bir süredir gizlendikleri yüksek ağaçlarla kaplı dağlık bölgeden çıkıp başkente gitmeye karar verdiğinde yoldaşları uyarmıştı Derleni.
Bu "merak yolculuğu" onun için çok kötü bir şekilde de bitebilirdi.
Yolda ona kurulmuş nice tuzaklar bile olabilirdi. Ayrıca uçarak gitmesi neredeyse imkansızdı çünkü haklarında vur emri çıkartılmıştı bu yüzden yolun çok büyük bir kısmını yürüyerek kat etmek zorundaydı.
Zira General onları suçlamış ve Sivil işgal komitesi görüldükleri yerde vurulmalarını emretmişti. Tutuklama emri yerine vur emri çıkartılması için General komiteye epey dil dökmüş yada tam tersi baskı yapmış olmalıydı. Yoksa sorguda Kraliçe Admina'nın sırra kadem basmasıyla bir ilgilerinin olmadığı açığa çıkardı.Kraliçenin General marifetiyle ortadan kaybolduğunu komitedekiler de biliyor olmalıydılar. Aksini düşünmek mantıksızlık olurdu. Biliyorlardı ama oralı olmuyorlardı kaldı ki Vekil Kraliçe de istilacılarla yaptığı işbirlikleri açısından aslını aratmıyordu.
Ve zaten merak yolculuğuna bu yüzden çıkmıştı. Vekil Kraliçe kimler için vekaleten üstlendiği makamda iyi işler çıkartıyordu. İstilacılar için mi yoksa Ramor halkı için mi yada sadece kendisi yahut Yeraltı Zindanlarını boylayan sevgilisi için mi ?
Bazı yoldaşlarından duyduklarına göre:
General, onların ilk girişiminin Yüzbaşı Fox tarafından başarısızlığa uğratıldığını ama Kraliçenin dönüşü esnasında Ram denizi kıyısında ki Amora sarayının kör noktalarından birisinde, büyük olasılıkla da saray mahzenlerini kaçış tünellerine bağlayan karmaşık ve gizlenmenin daha kolay olduğu bölgede saklanmış olabileceklerini ve Kraliçeyi daha sarayın katlarına çıkmadan ele geçirmiş olabileceklerini belirtmişti.
Ve bu olaydan en az onlar kadar işgal komitesine bağlı çalışan sivil denetçilerin de sorumlu olduklarını da bildirmişti.
Çünkü sarayda gözetlenemeyen pek çok kör nokta vardı, bu kişiler ya işlerini savsaklamışlar yada art niyetli yerlilerden rüşvet almış ve bilinçli olarak çok sayıda kör noktalar bırakmışlardı.
Ve General ne pahasına olursa olsun Kraliçeyi geri getireceğine ve bunu yapanların en ağır bedeli ödeyeceğine yemin etmişti.
Bunları ilk duyduğunda "palavranın daniskası" demişti ama durumum vahametinin de farkındaydı.
Ama yine de bu zorlu durumlarının hiç bir şekilde pes ettikleri anlamına gelmediğini, mücadelelerin daha yeni başladığını aktarmıştı yoldaşlarına.
Efus, yeraltı zindanlarında ki köleleri örgütlese de örgütleyemese de hatta ölmüş bile olsa mücadeleleri bitmemişti.
Perlegu, Yüzbaşı saraya baskın yapar yapmaz sinsice sıvışmıştı oradan ama bu yine de onun tam bir hain olduğunun göstergesi sayılmazdı. Ona göre bunu zaman ve Perlegu'nun eylemleri gösterecekti.
Ancak Perlegu'nun tahmin ettiğinden kat be kat fazla destekçisi ve takipçisi vardı. Akıllıca davranarak onları kendinden uzakta tutmuş; bir tür haberleşme ağı kurmuştu. Perlegu bu zor şartlarda kendine göre iyi bir iş çıkarmıştı.
Ağırlıklı olarak gammazlama üzerine kuruluydu ama olsun, yine de iyi işti.
Ama öte yandan o mecburen yada nedeni bilinmez kendi rızasıyla ikili oynayan bir dönekti.
Zamanında elde ettiği sözde başarılı saldırıları, ses getiren baskınlarının aslında istilacıların yönlendirmesiyle gerçekleşen eylemler oldukları o kadar aşikardı ki. Kanatsızlar onu fazlasıyla cilalamış ve isyana özenenlerin önüne bir idol olarak koymuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyalı İstilası (Kısım 2) Dudar'ın Yetimleri
FantasíaEn büyük korkuların olduğu yerde umut da yeşerebilir. Maskelerinin ardına saklananlar, maskeleri düştüğü zaman; umutsuzluğun dehlizlerinde de kaybolabilirler yada özgürlüğe de kanat açabilirlerdi. Peki şimdi ne olacak ; Merlik 'in körlemesine uçuşu...