Bir süredir Yeraltı Zindanları eski sıkıcılığında ve eski rutininde değildi. Bir süredir istilacı askerler ve orduya bağlı siviller arasında bir zıtlaşma;didişme vardı. Onlara bağlı çalışan ama emirlerini onlardan değil patronlarından alan siviller ise gelişmeleri uzaktan,oldukça uzaktan izlemekle yetiniyorlardı.
Ama son bir kaç gündür her şey çığırından çıkmış gibiydi.
Zindan mahkumlarından kimilerine göre bu tam bir felaketti ve sonsuza kadar burada kalacaklardı ama Efus ve onun gibi düşünenlere göre bu yeni durum ilginçlikler ve yeni fırsatlarla doluydu.
Şimdiye kadar hiç ele geçmemiş fırsatlarla doluydu üstelik.
Vekil Kraliçelik makamını anlayamadığı şekilde de olsa bir biçimde üstlenmiş olan biricik Merlik'i üstelik halkın arasında bir etkinliğe karışmışken istilacılar tarafından saldırıya uğramıştı, üstelik başına silah bile dayanmıştı. Ve olaylar sırasında da genç bir balerin hayatını kaybetmişti. Bu Merlik açısından tam bir felaket olmalıydı.
Onun tanıdığı Merlik kendi sorumluluğuna verilmiş; ona emanet edilmiş bir kişinin başına bir felaket geldiğinde öylece sessizce kalamaz bunun intikamını mutlaka almak için harekete geçerdi.
Bu yaşananlar Merlik'i iyice tetiklemiş olmalıydı.
Peki ya Merlik'i kurtaranlar son tahlilde sisteme sadık kalanlar mıydı yoksa asiler miydi. Bunu bilmiyordu ve göründüğü kadarıyla istilacılar da bilmiyordu ve bu konuda birbirleriyle münakaşa ediyorlardı.
Bildikleri bu kadardı ve herkes kadardı,fısıltı medyasından anca bu kadarını öğrenebilmişti. Fakat bunlar bile başta beraber çalıştıkları arkadaşları olmak üzere ulaşamaya ve ikna etmeye çalıştığı herkes için yeterliydi.
İkna olmuşlardı.
Efus'un anlattıkları doğruydu.
Onlara istilacıların arasında bir çatışmanın hatta iç savaşın çıkmasının an meselesi olduğunu bunun için sadece küçük bir kıvılcıma ihtiyaç olduğunu anlatmaktan bilinde tüy bitmişti.
Artık o önemli isyan liderlerine o değil aksine onlar Efus'a ulaşmaya çalışıyorlardı.
Her ne kadar Merlik olayların tam ortasında kaldıysa da ve onun yanında olamamanın çaresizliği içindeyse de bu yaşanan olay isyan açısından olumlu bir gelişmeydi. Binbaşının öngörüleri haklı çıkmıştı.
Ortamda bir kaos bir fırtınadan önceki sessizlik havası vardı. Belli ki isyancı askerlerin üst makamlara vrecek başka dilekçeleri kalmamıştı.
Parmaklar tetikteydi artık.
Ve bu yaşanacak olan kargaşa onlar için bir fırsat olabilirdi. Nihayetinde kazanamasalar dahi fırsatları değerlendirdiklerinde kaybetmemiş de olabilirlerdi.
Binbaşının dediği gibi bir anlaşma zemini oluşturulabilirdi.
Ve bunun olması için hemen Ütğm. Yıldırıma ulaşmalıydı. Yüzbaşı Fox'u tanımıyordu ama Üsteğmeni tanıyordu. O ve elit takım Merlik'e biz söz vermişlerdi ve onlar sözlerini tutacak kadar onurlu kimselere benziyorlardı.
"Umarım yanılmam"
Efus'a geçiş izni olan denetleyici mahkumlar vasıtasıyla ilk ulaşanlar Fagod'lu Mimli Nafdaf ve mimsiz;içine kapalı ve ürkek Delkor olmuştu. Yaşanan son gelişmeler belki de haklı olarak herkese ve her şeye şüpheyle yaklaşan Nafdaf'ı ikna etmeye yetmişti. Aslında onu en çok ilgilendiren konu Yeraltı Zindanlarında ki tek dostu Delkor'un ruh sağlığı olmalıydı. Çünkü Delkor sadık dostu Nafdaf ile birlikte daha önceki bir isyanda baş rollerde olmuşlar ve isyan başarısız olunca bu Delkor'u yıkmıştı.
Onlar istilacıların "ilk Grev" adını verdikleri eylemler zincirinin baş sorumlularıydılar. İsyan bastırıldıktan sonra yapılan sorgulamada hiç bir eylemci onların adını vermemişti. Ama Efus'a görev grev zamanı şimdi değildi hatta belki de hiç grev olmamalıydı. Basit bir hesapla Efus şöyle bir kanıya vardı :
Büyük ihtimalle Falkir gezegenini işgal eden ve gezegenini yönetmekle görevlendirilen asker ve sivil kodomanlar son yaşananları liderlerine anlatmamışlar kendi aralarında gizli tutmuş olmalıydılar. Onlar meseleyi sessizce halletmenin derdine düşmüş olmalıydılar. Eğer öyle olmasaydı buralar yeni yüzlerle dolup taşar ve kendileri dahil herkesi sorguya çekerler ve sert tedbirler alırlardı. Peki onların liderlerinin burada yaşananların farkına varmaması nasıl sağlanırdı. Tabi ki Dünya isimli istilacı gezegenine giden cevherlerin sevkiyatının aksamaması durumunda. Biraz aksama olmuştu görebildiği kadarıyla ama öyle aman aman boyutlarda değildi. Gelir çarkı şu an için ikinci palanda kalabilirdi. Çünkü onların an itibariyle gelir çarkını pek umursayacak durumları yok gibi duruyordu.
Öyleyse Greve şu an için gerek yoktu.
Mesajı ulaştıranlara onlara söylemesi için demişti ki :
"Gizlice örgütleyin bölgenizde ki herkesi ve beklemede kalın. Her şey daha yeni başlıyor. Sakin ve dikkatli adımlarla eşliğinde kademe kademe ilerleyeceğiz. Şu an için sizin ilk adımınız usulca örgütlenmek olacaktır ve daha sonra diğer adımlar da gelecek elbet"
Sakin kalmak paniğe mahal vermeyerek heyecan yaratmamak Zindan mahkumlarının yavaş yavaş yüreklerinde yaşadığı endişeyi silerek onların davaya sıkıca bağlanmasını sağlayacaktı ki bu kendisi içinde geçerliydi.
Ona ulaşan diğer önemli kişilere de benzer mesajları iletmişti. Şimdi ulaşöası gereken iki kişi vardı. Biri Ütğm. Yıldırım ama ondan önce eski Ramor subayı emekli veteran asker Badstoran. Henüz Badstorandan Efus'a iletilmek üzere hiç bir mesaj gelmemişti.
Efus açısından bu düşündürücüydü.
Neden mesaj gelmemişti yoksa insanların arasında bir iç savaş çıkacağına ikna olmamış mıydı, son yaşananlar onun tecrübelerine ve bakış açısına göre iç savaş için yada en azından düşük yoğunlukta da olsa bir iç çatışma için yeterli değil miydi.
O eski bir subaydı tıpkı büyük babası Elfor gibi.
Rütbesini bilmiyordu ama çok tecrübeli olduğunu ve yeraltı zindanlarında ki askerler arasında çok sayıldığını biliyordu. Onun isyana katılması önce Yeraltı Zindanlarındaki ve en sonun da tüm Falkir'de ki tüm askerlerin isyana katılması demek olurdu.
Efus , Badstoran'nın ne düşündüğünü bilmek istiyordu. Eğer onu ikna ederse isyana biliyordu ki Yüksek Uhrevi Konseyde ki sidik kokan zalim bunaklar zaten familya geleneklerinde askerlik mesleği olanları lanetleyemezlerdi. Onlar geleneklerinin gereğini yapıyorlardı nasılsa.
Tabi Merlik o güne dek o kokuşmuşların işini bitirmezse !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyalı İstilası (Kısım 2) Dudar'ın Yetimleri
FantasyEn büyük korkuların olduğu yerde umut da yeşerebilir. Maskelerinin ardına saklananlar, maskeleri düştüğü zaman; umutsuzluğun dehlizlerinde de kaybolabilirler yada özgürlüğe de kanat açabilirlerdi. Peki şimdi ne olacak ; Merlik 'in körlemesine uçuşu...