Çarşamba sabahı okula gittim ve hala çoğu kişi -sadece Arda'nın çantası sırasındaydı ama o yoktu- gelmemişti. Ben de Elli Tonu'n ikinci kitabına -Karanlığın Elli Tonu- geçmiştim ve çıkarıp okumaya başladım.
Okudukça içim rahatladı. Ah çünkü Christian ve Anastasia barışmışlardı ve ben de sesli bir şekilde derin bir "oh" çektim.
Bir süre sonra lavaboya gitme ihtiyacı duydum. Kitabımı da yanımda götürmek istesem de aşırıya kaçacağını bildiğim için masamın üzerinde bırakmak zorunda kaldım.
Lavaboya gittiğimde Aylin'i gördüm ve neden bana dik dik bakıyordu. Ah benden ne istiyordu ki ? Arda'yla aramızdaki herşey bitmişti.
Of o aklıma nasıl geldi ? Unutmuştum bile. Neyse zaten sınıfa gittiğimde mecburen görecektim onu. Lavabodan çıktım ve müthiş bit karın ağrısıyla sınıfa doğru yürümeye başladım.
Karnım cidden çok fazla ağrıyordu. Kıvrana kıvrana sınıfa girdiğimde Arda'yı kendi sırasında otururken buldum ve bana bakarken. Yerime oturduğumda yanımdaki asosyal kız daha gelmemişti. Ben kitabımda kaldığım sayfayı açtım ve ah bir not !
Bensu seni ne kadar kırdığımın farkındayım ve kendimi sana affettirmek istiyorum. O pamuk kalbini geri kazanmak istiyorum. Bu yüzden lütfen benimle cumartesi günü Tarkan konserine gel. Saat akşam 6 da seni alırım.
Arda
Notu okurken istemsiz bir şekilde yüzümde bir sırıtma belirdi ve arkamı döndüğümde Arda'nın büyük bir dikkatle beni izlediğini farkettim.
Ardından biraz bakıştık ve kirpiklerimin ardından ona başımı "evet" anlamında salladım. Onunda yüzünde bir sırıtma belirdi ve o anda benim de mutlu olduğumu hissettim. Arda'nın da mutlu olması yüzünden mi yoksa Tarkan konseri yüzünden mi orası meçhul tabii...
Sınıf yavaş yavaş dolmaya başladı. Yanımdaki asosyal kız da gelmişti ve hemen anlamadığım bir nedenden dolayı bana Arda'yı sordu.
"Bensuu yaa Arda'ya baksana ne kadar tatlıı. Bak bunu ilk defa sana söylüyorum çünkü daha önce yanıma kimse oturmamıştı. Ben Arda'ya deliler gibi aşığım." derken son cümlesi sır verir gibi -ki sanıyorum zaten sırdı- çıkmıştı.
Kıza bu durumda ne demeliydim ki diye içimden düşünürken devam etti.
"Ve şeyy...ımm tamam benimle çıkmayacağını biliyorum ama siz ne de olsa yakınsınız. Şeyy...acaba onunla resmi olarak tanışma şansım var mı ?" umutla bakıyordu.
Yani ona hayır diyemezdim ama demeliydim. Her ne kadar Arda'nın bu asosyal kızla çıkmayacağını bilsem de insan kıskanır ya sevdiğini. Tam ağzımı açtım ki derse gelen matematik öğretmenim sayesinde ağzımı kapatmak zorunda kaldım. Diğer teneffüslerde asosyal kızın bu konuyu unuttuğunu varsayarak, Ege'yle takılmaya başladım. Ona kanım çok ısınmıştı. Nedenini düşününce aklıma şu geldi: Ölen ikizimin adı da Ege'ydi.
Beni tek anlayan o ve ah tabi ya twitterdaki Tarkan fanlarıda vardı. İrem, Damla, Özlem, Eda, Ceren, Ebru ve daha nicesi. Fakat onları görme gibi bir şansım olmadığı için hayal kırıklığına uğruyorum genellikle. Çünkü onlar da kız ve beni Ege'den daha iyi -yine de Ege için Allah'a şükrediyorum- anlarlar.
Ah ben cumartesi günü Arda'nın beni konsere götürdüğünü tamamen unutmuştum ve hatırlayınca çok pis bir şekilde -pis kelimesini iyi anlamda genelde 'çok' anlamında kullanırım- sırıttığımın farkındaydım.
Gün o kadar yavaş geçmişti ki bir an ölmek istedim. Konser günü bir türlü gelmek bilmemişti. Günlerden perşembe ! Ah neden günler bu kadar yavaş ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKA AŞKI
Teen FictionKankasına aşık olan bir kız. Acaba ona söyleme cesareti bulacak mı yoksa ömrünün sonuna kadar içindeki bu platonik aşkla mı yaşayacak? Türk filmi klişelerinin hepsini bulabilirsiniz...