İçimdeki hareketlerini kesmezken elleri durmuyor, sarı saçlarımı kavrıyordu. Havaya kalkmış sırtımdan destek almaya çalıştım ve inlerken kafamı geriye attım. "Daha hızlı ol!" dedim isyankar bir sesle, hiçbir şey yetmiyordu artık.
Kalçalarıma değen toplarının çıkardığı ses yükseldi, doğal olarak inlemelerimizin desibeli de tavan yapmıştı. Sırtımdaki soğuk eli zihnimi gerçek ana bağlayan tek parçaydı. Her vuruşuyla kendimi biraz daha kaybediyor, o anı hissetmeye yaklaşıyordum. Altımdaki yumuşak yatak gözümün önündeydi ama ne hissediyor ne de orada olduğunu biliyordum.
Gözlerimi kapattım ve elim sert penisimi buldu, otomatik olarak. Aptal herif, o kadar zevkin içinde beni çekmeyi akıl bile edememişti. Parmaklarımı aletimin etrafına sıkıca sardım ve üstümde inleyen dev bedenin hızına uyumlu olmaya çalışarak elimi hareket ettirmeye başladım. Önce en yukarıdan en aşağıya kadar gittim sonra bölgelere odaklandım. Hassas ucuyla oynarken neredeyse dünyanın kaydığını hissetmiştim. Aynı anda hem deliğinize girilmesi hem de penisinizin çekilmesi çok farklı bir duyguydu. Birini becerirken içinize biri giriyormuş gibiydi.
"Bir insan nasıl bu kadar iyi hissettirebilir?" diye sordu hırıltılı bir sesle. Alaycı gülümsemem dudaklarıma yerleşirken defalarca kez duyduğum kelimelerden artık etkilenmediğimi fark ettim. Ben, Byun Baekhyun, herkesin rüyalarındaki seks meleğiydim. Eğilip omzumu öptüğünde kendimi ona bırakmanın iyi bir fikir olacağına karar verdim.
Penisi, içimdeki hareketlerini iyice hızlandırdı. Zevkten aklım döndüğü için elim, kalınlığımda donakalmıştı. Ağzımı açıp hiç bitmeyen inlemelerimin dışarı çıkmasına izin verdim, kafamı mümkünmüş gibi daha da kaldırdım ve sırtım iyice gerilirken gözlerim yukarı kaydı. Neredeyse midemde hissediyordum onu; tüm vücudumu hareket ettiren gel gitleri en derin noktalarıma işliyordu.
"Siktir!" Boşaldığında ben de gelmiştim. İnlemeler durmuş, hızlı nefes alış verişler başlamıştı bu sefer de. İkimiz de birkaç saniye öyle durma ihtiyacı hissettik.
Boşalmak öyle bir duyguydu ki... Daha önce bu eşsiz cevheri hiç parmaklarının arasına almamış birine güzelliğini tarif etmek imkansızdı. Bütün beyninizi uyuşturuyor, vücudunuzu her hisse karşı savunmasız hale getiriyordu. Hissetmeniz gereken her şeyi bedeniniz tadıyordu. Rahatlamayla gözlerinizi kaydırıyor, çığlık atma isteğinizi artırıyordu insanı kendine bağımlı eden tatlı his. Ruhunuz sanki penisinize bağlanmıştı ve dışarı akıttığınız her damla da içinizdeki, sizi ezen karanlıklardı. O karanlıklardan kurtulmak ve ruhumu mutlu etmek için yapmayacağım şey yoktu.
İçimdeki beden sonunda deliğimi rahat bıraktı ama aynısını vücudum için yapmamıştı. Yüz üstü uzandığım yatakta kalkmama izin vermeyerek kendini, sırtıma doğru bıraktı. Birden üstüme binen ağırlığıyla boşalma sonrası mayışma birleşince ne hissedeceğimi bilemedim.
Ensemde dudaklarını hissettiğimde içimdeki Baekhyun çığlık atıyordu. Evet, gitme zamanı gelmişti de çatmıştı. "Çok güzelsin," diye fısıldadı, yumuşak bir sesle. Yine midem bulanıyordu.
"Gitmem gerek..."
Üstümdeki bedenden bir iç çekme sesi duyuldu fakat yine de doğrularak yatağın diğer tarafına kaydı ve açtı. Yüzüne bakmadan hızla ayağa kalktım. İşim bitmişti, kalmak için bir sebep yoktu. Onun da bunun farkında olduğunu biliyordum.
Ben giyinirken beni izledi. Ah, adı neydi bu adamın ya? "Sevgilin var mı?" diye sordu.
Kazağımı hızla üstüme geçirdim ve boxerımı ararken beni izlemesinden gocunmadım. "Var," dedim kısaca. İstemsiz olarak doğruyu söylemiştim ama bu, doğru sayılır mıydı ki? Irene hangi derecede sevgilimdi? Karşımda, yatakta yatan, sadece zevklerim için kullandığım adamdan ne kadar farklıydı? Irene bir yoldu sadece. Sonunun Sehun'a çıkacağını umut ederek yürümeye başladığım bir yol. Ne yazık ki bir türlü bitmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moth - ChanBaek ✔
FanficSeks bağımlısı Byun Baekhyun'un yeni amacı, üniversitesindeki asistan Park Chanyeol'ü yatağa atmak ama en yeni kurbanı olarak seçtiği Chanyeol'ün, kendisinden de karanlık tarafları olduğundan bihaber. × × × Bir kez gülümser ve Düşmüşsündür içine, Iş...