12. Dikkatliydi ve bu, ilk defa hoşuma gitmemişti.

3.2K 178 60
                                    

"Tuhaf birisin." Ağzından çıkan sözlerle yemekten başımı kaldırıp ona baktım. Bunu fark etmek çok da zor olmamalıydı sanki, ha? "Sana bir silah doğrulttum, üstüne senin gibileri vurmak istediğimi söyledim, evimin her tarafında kanlı bıçaklar var ve sen, hala burada kalmayı tercih ediyorsun." Beklentili gözleri benimkilerle buluşurken duraksadı. "Neredeyse bu kadar etkileyici olduğum için kendimle gurur duyacağım."

Kıkırdadım. "Duymalısın," dedim kısaca çünkü söylediklerine verecek mantıklı bir cevabım yoktu. Bir penis uğruna canımı o pis evde bırakmaya razı gelmişti, en az ruhum kadar rezil olan bedenim.

"Kanın kime ait olduğunu sormayacak mısın?" Ağzıma attığım rameni yutmaya çalışırken tuhaf bir ses çıkardım, anlaşılan bir miktar boğulmak üzereydim. Aslında komik bir görüntüydü ama Chanyeol gülmek yerine bana bir peçete uzatmakla yetindi.

Uzattığı peçeteyi hızlıca alıp ağzımı sildim. "Sanırım kimin olduğunu az çok tahmin edebiliyorum." Gözlerindeki ifade dalgınlaşırken rameninin arasından bir parça eti yere attı. Kedi, attığı parçayı anında yakalayıp nefessiz bir şekilde yedi. "Böyle pis yaşamaya devam edersen ölürsün," dedim, parkenin her yerine dağılan ramen sosuna bakarak.

Dudaklarının arasından belli belirsiz bir "Keşke," sözü duyulduğunda ona döndüm. Dışarıdan görüldüğünden çok daha depresifti. Kendini kesen, ölmeyi arzulayan, asla gülmeyen, sadece çirkin kedisini seven, öfke sorunları olan herifin tekiydi ve bunlarla yaşamak onu zerre rahatsız etmiyordu anlaşılan.

Bir süre sessizce yemeğimizi yedik ama Chanyeol'ün bana huzur vermeye niyeti yok gibiydi. Her hareketimi tartan, meraklı gözlerini yeniden vücuduma çevirdi. "Ne düşünüyorsun?" diye sordu. Ses tonu, cevabımı belki de ilk defa umursadığını işaret ediyordu.

Dürüst olmamam gereken durumlardan sadece başka biriydi bu da. Dudaklarımı yaladım. "Evinin temizliğe ihtiyacı olduğunu."

Gözlerini kıstı. "Yine yalan." Beyninin içinde bir yalan dedektörü falan mı vardı bu adamın? Yoksa yalan söylerken çok belli olan bir alışkanlığım vardı da haberim mi yoktu? "Bana yalan söylenmesinden nefret ederim, Baekhyun."

"Ben de kendilerini kesen psikopatlardan nefret ederim ama hayat bazen istemediğimiz şeyleri karşımıza çıkarıyor işte." Sözler ağzımdan döküldüğü anda hiçbirini söylememiş olmayı diledim. Karşımdaki adam dengesiz biriydi ve bir adım sonra yapacağı tehlikeli eylemleri tahmin etmek imkansızdı.

"Bunu söylemen ironik," dedi, neredeyse tepkisiz bir şekilde. Az önce ona söylediğim şeylere takılmamış gibiydi. "Çünkü bilirsin, kendilerini kesen psikopatlar, kendilerini kesen seks bağımlılarını metrelerce öteden tanıyabilirler." Elim yersiz bir refleksle üstümdeki kazağın yenine gitti ve onu çekiştirerek bileğimi örtmeye çalıştı. Dikkatliydi ve bu, ilk defa hoşuma gitmemişti. "Sanırım yaralarının sebebi geçen gün ağlamanla aynı?" Soru sorar bir tonda söylemişti. Cevap vermedim. "Kyungsoo'yla bir alakası var mı?"

Kyungsoo'nun adını duymamla kalbime bir acı saplanması bir oldu. Onunla nasıl alakası olmazdı ki? "Var," dedim kısaca ama kimseye anlatacak kadar güçlü hissetmiyordum kendimi.

"Aranızdaki ilişki ne?" İç çektim. İnsanlar bu kadar meraklı olmak zorunda mıydı?

"Neden kendini kesiyorsun?"

"Sorularıma soruyla karşılık verme." Gözlerinden ani bir öfke dalgası geçti. Gerçekten de hızlı sinirleniyordu. "İstemiyorsan anlatmak zorunda değilsin." Kısaca kafamı salladım; istemiyordum ve anlatmayacaktım da.

"Kedin çok sinsi," dediğimde gözlerini devirdi. "Bana sürekli tıslıyor ve pis pis bakıyor." Mutlu bir şekilde önündeki kedi mamasını yiyen kediye baktığımda hemen tüylerini kabartıp sinirli bir ses çıkardı. "Bak, gördün mü?" dedim Chanyeol'e onu işaret ederek.

Moth - ChanBaek ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin